İNŞİKÂK SÛRESİ

 

İbnu'd-Durays, Nehhâs, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İnşikâk Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye, İbnu'z-Zübeyr'den aynısını bildirir.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Nesâî ve İbn Merdûye, Ebû Râfi'den bildirir: Ebû Hureyre'nin arkasında yatsı namazını kıldım. Ebû Hureyre namazda İnşikâk Sûresi'ni okurken secdeye gitti. Neden secde ettiğini sorduğumda: "Ebu'l-Kâsım'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında da bu şekilde secde etmiştim. Ölene kadar da bu sûrede secde etmeye devam edeceğim" dedi.

İbn Ebî Şeybe, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında namaz kılarken İnşikâk ile Alak sûrelerinde secde ettik."

Bağavî Mu'cem'de ve Taberânî'nin Safvân b. Assâl'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İnşikâk Sûresi'nde secde etmiştir.

İbn Huzeyme, Rûyânî Müsned'de ve Diyâ el-Makdisî el-Muhtâre'de Büreyde'den bildirir: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle namazında İnşikâk Sûresi ile benzeri sûreleri okurdu."

1

Bkz. Ayet:25

2

Bkz. Ayet:25

3

Bkz. Ayet:25

4

Bkz. Ayet:25

5

Bkz. Ayet:25

6

Bkz. Ayet:25

7

Bkz. Ayet:25

8

Bkz. Ayet:25

9

Bkz. Ayet:25

10

Bkz. Ayet:25

11

Bkz. Ayet:25

12

Bkz. Ayet:25

13

Bkz. Ayet:25

14

Bkz. Ayet:25

15

Bkz. Ayet:25

16

Bkz. Ayet:25

17

Bkz. Ayet:25

18

Bkz. Ayet:25

19

Bkz. Ayet:25

20

Bkz. Ayet:25

21

Bkz. Ayet:25

22

Bkz. Ayet:25

23

Bkz. Ayet:25

24

Bkz. Ayet:25

25

"Gök yarıldığı, Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman; yer uzatılıp dümdüz edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman; Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman! Ey insani Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin, sonunda ona varacaksın. Kitabı kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve ailesinin yanma sevinçle döner. Ama kitabı kendisine arkasından verilen kimse «Mahvoldum» diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer. Çünkü o, ailesi içinde sevinçli idi. Doğrusu o hiçbir zaman dönmeyeceğini sanmıştı. Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu. Andolsun şafağa, geceye ve içinde topladıklarına, dolunay halindeki Ay'aî Şüphesiz sîz hâlden hâle geçeceksiniz. Böyleyken onlar neden iman etmezler? Onlara Kur'ân okunduğu zaman secde etmezler. Aksine kafirler yalanlıyorlar. Halbuki Allah onların gizlediği şeyleri çok iyi bilir. Onlara acı azabı müjdele! Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler bitmez tükenmez bir mükâfat vardır."

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hazret-iAli: "Gök yarıldığı zaman" âyetini açıklarken: "Gök yarılıp galaksiden ayrılır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: "Gök Rabbine boyun eğer ki ona yakışan da budur" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) âyetini açıklarken: "Gök Rabbine boyun eğer ki ona yakışan da budur" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: "Yüce Allah onunla konuşunca gök bunu duyup dinler" demiştir.

Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: "Rabbinin emrini duyup bu emre boyun eğer" demiştir. "Yer uzatılıp dümdüz edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman" âyetini açıklarken: "Kıyamet gününde dümdüz edilir. İçindeki ölüleri çıkarıp onlardan kurtulur" demiştir.

Abd b. Humeyd, Mücâhid'den bunun aynısını bildirir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "İçindekileri atıp boşaldığı zaman" âyetini açıklarken: "İçindeki altından hazineleri çıkardığı zaman, anlamındadır" demiştir.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, Hâkim ve Beyhakî Delâil'de Abdullah b. Amr'dan bildirir: "Kâbe yeryüzünden iki bin yıl önce vardı. "Yer uzatılıp dümdüz edildiği zaman" âyetinde ifade edilen budur. Yeryüzü Kâbe'nin altından başlamak üzere yayılıp uzatılmıştır."

Hâkim, İbn Ömer'den bildirir: Kıyamet gününde yeryüzü bir deri parçası gibi yayılıp açılır. Sonra Yüce Allah, insan, cin, ehli ve vahşi hayvan, ne kadar mahlukat varsa hepsini haşreder. Öylesi bir günde Yüce Allah hayvanlar arasında kısası uygular ve boynuzlu koyun tarafından süsülen boynuzsuz koyun bile ondan hakkını alır. Hayvanlar arasında bu şekilde kısas uygulaması bitip de herkes hakkını diğerinden aldıktan sonra onlara: "Toprak olun!" buyurur. Kafir onların bu durumunu görünce: "Keşke ben de onlar gibi toprak olsaydım" der.

Hâkim'in -ceyyid bir senedle- Câbir'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde yeryüzü bir deri parçası gibi yayılır. Sonrasında her bir insan için yeryüzünde ancak ayaklarının basacağı kadar bir yer bulunacaktır."

Ebu'l Kâsım el-Huttelî ed-Dîbâc'da İbn Ömer'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Gök yarıldığı zaman" âyeti konusunda şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde toprağı yarılıp da mezarından ilk çıkacak kişi ben olacağım. Doğrulup mezarımda oturduğumda yer de benimle birlikte hareket edecektir. Ona: «Neyin var?» diye sorduğumda: «Rabbim, içinıdekileri çıkarıp atmamı ve eskiden olduğu gibi içimde hiçbir şeyin kalmamasını emretti» karşılığını verir. İşte, «Ve içindekileri atıp boşaldığı zaman» âyetinde ifade edilen de budur."

Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman" âyetini açıklarken: "Gök, Rabbinin emrini işitir ve bu emri yerine getirir" demiştir. "İçindekileri atıp boşaldığı zaman'"' âyetini açıklarken: "içinde bulunan hazine, insan, canlı ne kadar şey varsa onları dışarı atıp onlardan kurtulur" demiştir. "Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin..." âyetini açıklarken de: "Bu çabalardan kasıt, Allah için yapılan amellerdir" demiştir.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Dahhâk: "Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin..." âyetini açıklarken: "Bu çabalardan kasıt, Allah için yapılan amellerdir" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin, sonunda ona varacaksın" âyetini açıklarken: "Ey insan! Doğrusu Rabbine karşı iyi olsun kötü olsun bazı amellerde bulunmaktasın ve yaptığın bu amellerle huzuruna çıkacaksın, anlamındadır" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Süddî: "Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin, sonunda ona varacaksın" âyetini açıklarken: "Ey insan! Doğrusu sen Rabbin için amellerde bulunmaktasın ve sonunda da bu amellerinle karşı karşıya geleceksin, anlamındadır" demiştir.

Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Tirmizî, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İncesine kadar hesaba çekilen herkes helak olacaktır!" buyurdu. Kendisine: "Yüce Allah: "Kitabı kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir" buyurmuyor mu?" dediğimde, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "O (hesaba çekilme değil) amellerin arzedilmesidir. İncesine kadar hesaba çekilecek kişi helak olacaktır" karşılığını verdi.

Ahmed, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, Hâkim ve İbn Merdûye, Hazret-i Âişe'den bildirir: Bir defasında Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda: "Allahım! Beni kolay bir hesaba çek" diye dua ettiğini işittim. Namazı bitirince: " Resûlallah!

Kolay hesap da nasıl oluyor?" dediğimde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah'ın, kişinin amel defterine baktığı zaman bazı günahlarını görmezden gelmesidir. Yoksa kişi incesine kadar hesaba çekilirse helak olur" buyurdu.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: "Kolay geçireceği bir hesaba çekilir" âyetini açıklarken: "Kişiye günahları gösterildikten sonra bu günahları bağışlanır" demiştir.

İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir,'in bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: "Kıyamet gününde hesaba çekilenler Cennete sokulur" dedi ve: "Kitabı kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir" âyetlerini okudu. Yine: "Suçlular simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar" âyetini okudu.

Bezzâr, Taberânî M. el-Evsat'ta, İbn Adiy, Beyhakî ve Hâkim'in Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Kendisinde üç hasleti taşıyan kişiyi Yüce Allah kolayca geçireceği bir hesaba çeker ve rahmetiyle onu Cennete sokar. Bu üç haslet de bir şeyleri senden esirgeyen kişiye hiçbir şeyi esirgemeyip vermen, sana haksızlık eden kişiyi bağışlaman ve seninle ilişkisini kesen akrabanı ziyaret etmendir. "

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Ailesinin yanına sevinçle döner" âyetini açıklarken: "Cennette kendisine tahsis edilen ailesinin yanına gider" demiştir. "Ama kitabı kendisine arkasından verilen kimse" âyetini açıklarken de: "Kolu yerinden çıkarılıp sırtına konulduğu için kitabı arkasından verilecektir" demiştir.

İbnu'l-Münzir, Humeyd b. Hilâl'dan bildirir: Bize anlatılana göre kıyamet gününde kişi: "Ef filanın oğlu filan! Hesab vermeye gel!" dîye çağırılır. Ancak kişi o korku içerisinde: "Acaba benden başkası mı çağırılıyor" demeye başlar.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin el-Ba's'da bildirdiğine göre Mücâhid: "Ama kitabı kendisine arkasından verilen kimse" âyetini açıklarken: "Kıyamet gününde sol kolu yerinden çıkarılıp sırtına konulacağı için arkasındaki bu kolla kitabını alacaktır" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: "Feryat figan ederek «Vay halime!» diyecektir" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Çünkü o, ailesi içinde sevinçli idi" âyetini açıklarken: "Dünyada iken ailesi içinde sevinçliydi" demiştir.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Doğrusu o hiçbir zaman dönmeyeceğini sanmıştı" âyetini açıklarken: "Öldükten sonra bir daha diriltilmeyeceğim' sanmıştı" demiştir.

Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd, Katâde'den aynısını bildirir.

İbn Ebî Hâtim'in Dahhâk vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Geri dönmeyeceğini sandı" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini: "Bize dönmeyeceğini sandı" şeklinde açıklamıştır.

Tastî Mesâil'de ve Taberânî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetini sorunca, İbn Abbâs: "Habeşlilerin dilinde Yahûr ifadesi geri dönmek, anlamındadır. Âyet de "Geri dönmeyeceğini sandı" anlamına gelir" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Lebîd'in:

"Kişi kayan bir yıldız ile ışığı gibidir

Parlarken sonradan bir küle döner" dediğini İşitmez misin?"

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre ikrime: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Geri dönmeyeceğini zannetti, anlamındadır. Habeşlilerin, ailesine dönmesi için kişiye: "Hur ilâ ehlike (=Ailene dön)" dediklerini işitmez misin?"

İbn Ebî Şeybe, Avvâm b. Havşeb'ten bildirir: Mücâhid'e şafak ifadesini sorduğumda: "Şafak, Güneş'in ışığıdır" dedi.

Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, İbnu'l-Münzir, Abd b. Humeyd ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Ömer: "Şafak ufuktaki kızıllıktır" demiştir.

Semmûye'in Fevâid'de bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: "Şafak ufuktaki kızıllıktır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Şafak ufuktaki kızıllıktır" demiştir.

Abdurrezzâk ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre: "Şafak ufuktaki beyazlıktır" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Andolsun şafağa" âyetini açıklarken: "Şafaktan kasıt, gündüzün tümüdür" demiştir.

Abd b. Humeyd, İkrime'den aynısını bildirir.

Saîd b. Mansûr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Andolsun geceye ve içinde barınan şeylere" şeklinde açıklamıştır.

Ebû Ubeyd Fadâil'de, İbn Ebî Şeybe, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Andolsun geceye ve içinde topladığı şeylere" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İkrime: "Andolsun geceye ve içinde topladıklarına" âyetini açıklarken: "İçinde topladıklarından kasıt, yılanlar, akrepler ve diğer böceklerdir" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Andolsun geceye ve içinde topladıklarına" âyetini açıklarken: "İçinde topladıklarından kasıt, içinde barındırdığı hayvanlardır" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Andolsun geceye ve içinde topladıklarına" âyetini açıklarken: "İçinde topladıklarından kasıt, gece yapılan şeylerdir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Andolsun dolunay halindeki Ay'a şeklinde açıklamıştır.

Tastî Mesâil'de, İbnu'l-Enbârî el-Vakfu ve'l-İbtidâ'da ve Taberânî'nin bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetini sorunca, İbn Abbâs: "Vesak ifadesinden kasıt, toplanma, bir araya gelmedir" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. İbn Sirma'nın:

"Durmadan bağıran devekuşlanmız var

Bir çoban bulsalar toplanacaklar" dediğini işitmez misin?"

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: (.....) âyetini: "Andolsun dolunay halindeki Ay'a şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd, İkrime'den bunun aynısını bildirir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs'a, (.....) âyeti sorulunca şöyle dedi: "Vesak ifadesinden kasıt, toplanma, bir araya gelmedir. Şairin:

"Durmadan bağıran devekuşlanmız var

Bir çoban bulsalar toplanacaklar" dediğini işitmez misin?"

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Dolunay halindeki Ay'a" âyetini açıklarken: "Ayın on üçüncü gecesidir" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattâb: (.....) âyetini: "Hâlden hâle geçeceksiniz" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz" âyetini açıklarken: "Bir durumdan sonra başka duruma düşeceksiniz" demiştir.

Buhârî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Bir hâlden başka bir hâle geçeceksin anlamındadır ki bundan da kasıt Peygamberimizdir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

Ebû Ubeyd el-Kırâât'de, Saîd b. Mansûr, İbn Meni', Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Bir hâlden başka bir hâle geçeceksin anlamındadır ki bundan da kasıt Peygamberimizdir (sallallahü aleyhi ve sellem)" demiştir.

Tayâlisî, Abd b. Humeyd, İbn Ebî Hâtim ve Taberânî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs bu âyeti  (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Ey Muhammed! Semanın bir katını aşıp diğerine geçeceksin, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, Hâkim el-Kunâ'da, Taberânî, İbn Mende Ğarâibu Şu'be'de ve İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Ey Muhammed! Semanın bir katını aşıp diğerine geçeceksin, anlamındadır" demiştir.

Bezzâr'ın bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Ey Muhammed! Bir durumdan sonra başka bir duruma geçeceksin, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Şa'bî bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Ey Muhammed! Semanın bir katını aşıp diğerine geçeceksin, anlamındadır" demiştir.

Abdurrezzâk, Firyâbî, Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim, Hâkim, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin el-Ba's'da bildirdiğine göre İbn Mes'ûd bu âyeti (.....) lafzıyla okumuş ve açıklarken: "Gök önce çatlayacak, sonra yarılacak sonra da kızıla dönecektir" demiştir.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mekhûl: "Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz" âyetini açıklarken: "Her yirmi yılda bir daha önce yapmadığınız yeni bir şey yapacaksınız" demiştir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: "Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Dünyada iken aşağı mertebede olan bir topluluğun âhirette mertebesi yüksek olacaktır. Dünyada iken mertebesi yukarıda olan bir topluluğun ise âhirette mertebesi aşağıda olacaktır."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Kişi dünyada bolluk içindeyken bir bakarsın sıkıntıya düşmüştür. Bazen de kişi sıkıntı içindeyken bir bakarsın bolluk ve refaha kavuşmuştur."

Nuaym b. Hammâd ve Ebû Nuaym'ın Hilye'de bildirdiğine göre Mekhûl: "Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz" âyetini açıklarken: "Her yirmi yılda bir daha önce olmadığınız yeni bir durumda olacaksınız" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye bu âyeti (.....) lafzıyla, "o" harfini fetha ile okumuştur.

Abd b. Humeyd'in Ebû Amr b. el-Alâ vasıtasıyla bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti (.....) lafzıyla, harfini fetha ile okumuştur.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Âsim bu âyeti (.....) lafzıyla, çoğul anlamını verecek şekilde (.....) harfini ötre ile okumuştur.

İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Allah onların gizlediği şeyleri bilir" şeklinde açıklamıştır.

Abdurrezzâk'ın bildirdiğine göre Katâde: "Halbuki Allah onların gizlediği şeyleri çok iyi bilir" âyetini açıklarken: "Kalplerinde gizlediklerini bilir" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) âyetini: "Allah onların gizlediği şeyleri bilir" şeklinde açıklamıştır. (.....) âyetini da: "Onlara hesapsız bir şekilde mükafat vardır" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler için bitmez tükenmez bir mükâfat vardır" âyetini açıklarken: "Onlara verdiği mükafatları başlarına kakmaz" demiştir.

Tastî'nin Mesâil'de bildirdiğine göre Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a: (.....) âyetini sorunca, İbn Abbâs: "Mükafatları eksiksiz bir şekilde verilir, anlamındadır" dedi. Nâfi': "Araplar öylesi bir ifadeyi bilir mi ki?" diye sorunca da İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirler. Züheyr'in:

"Üstünlüğü, hızlı atm yavaş ata üstünlüğü gibidir

Vereceği zaman eksiksiz ve söylemeden verir" dediğini işitmez misin?"

0 ﴿