FECR SURESİ

 

İbnu'd-Durays, Nehhâs Nâsih'de İbn Merdûye ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Fecr Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr: "Fecr Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre Hazret-i Âişe: "Fecr Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

Nesâî, Câbir'den bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Muâz'a (cemaata namaz kıldırırken çok uzatması üzerine) şöyle buyurdu: "Ey Muâzl Fitne mi çıkarmak istiyorsun? A'lâ, Şems, Fecr veya Leyl sûrelerini neden okumuyorsun?"

1

"Andolsun fecre!"

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Abdullah b. ez-Zübeyr: "Andolsun fecre!" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın yeminlerinden biridir" demiştir.

İbn Ebî Şeybe'nin bildirdiğine göre Meymûn b. Mihrân: "Yüce Allah mahlûkatından dilediği şey üzerine yemin eder. Ancak insanlar Allah'tan başka bir şey adına yemin edemezler" demiştir.

Firyâbî, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Hâkim ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Andolsun fecre!" âyetini açıklarken: "Fecr'den kasıt, tan vaktidir" demiştir.

Abd b. Humeyd, Dahhâk'tan bunun aynısını bildirir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: "Andolsun fecre!"âyetini açıklarken: "Fecr'den kasıt sabahtır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: "Andolsun fecre!" âyetini açıklarken: "Fecr'den kasıt, Müzdelife gününün sabahıdır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Andolsun fecre!" âyetini açıklarken: "Burada Fecr'den kasıt, her günün değil sadece kurban kesim gününün sabahıdır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Muhammed b. Ka'b el-Kurazî'den aynısını bildirir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Andolsun fecre!" âyetini açıklarken: "Fecr'den kasıt, sabah namazıdır" demiştir.

Saîd b. Mansûr, Beyhakî Şuabu'l-îman'da ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Andolsun fecre!" âyetini açıklarken: "Fecr'den kasıt, Muharrem ayının ilk gününün sabahıdır ki yıl bu günle başlar" demiştir.

İbn Ebî Şeybe, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce ve Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ramazan orucundan sonra en en değerli oruç, Allah'ın (haram) aylarından biri olan Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra da en değerli namaz gece kılınan namazdır. "

İbn Ebî Şeybe ve Beyhaki, Nu'mân b. Beşîr'den bildirir: Adamın biri Hazret-i Ali'ye geldi ve: "Ey müminlerin emiri! Ramazan ayından sonra hangi ayda oruç tutayım" dedi. Hazret-i Ali şu karşılığı verdi: "Öyle bir şeyi sordun ki zamanında bunu Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) biri sormuştu. Sonrasında ise başka birinin bunu sorduğunu işitmiş değilim. Adamın bu sorusu üzerine o zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Şayet Ramazan ayından sonra başka bir ayı da oruçlu geçirmek istersen Muharrem ayında oruç tut. Zira bu ay da Yüce Allah'ın haram aylarından biridir. Zamanında bir topluluk bu ayda tövbe etmişti. Yüce Allah bu ayda başkalarının da tövbesini kabul edecektir. "

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim ve Beyhaki, İbn Abbâs'tan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye hicret ettiği zaman Yahûdiler Âşûrâ gününde oruç tutuyorlardı. Onlara: "Bu günde neden oruç tutuyorsunuz?" diye sorunca: "Bu büyük günde Yüce Allah, Mûsa'yı kurtarıp Firavun'u denizde boğmuştur. Mûsa şükür olarak bu günde oruç tutardı. Onun için biz de tutuyoruz" dediler. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biz Mûsa peygambere sizden daha yakınız" buyurdu. Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hem kendisi bu günde oruç tuttu, hem de ashâbının bu günde oruç tutmalarını istedi.

Buhârî, Müslim ve Beyhaki, Muavviz b. Afrâ'nın kızı Rubeyyi'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âşûrâ gününde Medine'nin çevresinde ikamet eden Ensârlılara: "Bu günde oruçlu olarak güne başlayan orucunu tamamlasın, oruçlu olmayan da günün kalan kısmını oruçlu geçirsin" şeklinde haber gönderdi. Daha sonrasında bu günde oruç tutar, küçük çocuklarımıza da oruç tuttururduk. Çocuklarımızla mescide gittiğimizde yanımıza sopadan yapılmış oyuncak da götürürdük. Çocuklar yemek için ağlamaya başladıklarında bu oyuncağı ellerine verir iftar saatine kadar oyalardık.

İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Müslim ve Beyhaki, İbn Abbâs'tan bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Âşûrâ günü ile Ramazan ayı dışında diğer günlerden üstün tutarak oruçlu geçirmeye çalıştığı başka bir günü daha bilmiyorum."

İbn Ebi'd-Dünya ve Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ günü ile Ramazan ayı dışında oruç konusunda bir günün diğer bir güne herhangi bir üstünlüğü yoktur" buyurmuştur.

İbn Ebi'd -Dünya ve Beyhaki, Esved b. Yezîd'den bildirir: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Kûfe'de bulunan ashâbı içinde Ali b. Ebî Tâlib ile Ebû Mûsa el- Eş'arî'den daha fazla Âşûrâ gününde oruç tutulmasını söyleyen kimseleri görmedim."

İbn Ebî Şeybe, Müslim ve Beyhaki, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âşûrâ gününde oruç tutunca ashâbının da bu günde oruç tutmalarını söyledi. Ashâb: " Resûlallah! Ama bu günde Yahudiler oruç tutuyor?" dediklerinde, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "O zaman gelecek sene bu orucu (onuncu günde değil de) dokuzuncu günde tutarız" buyurdu. Ancak diğer yıl bu gün gelmeden Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etmişti.

Ahmed, İbn Adiy, Beyhakî Şuabu'l-îman ile Sünen'de ve İbn Cerîr'in İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Âşûrâ günü oruç tutun, ancak bu konuda Yahudilerden farklı olmak için bir gün öncesi veya bir gün sonrasını da tutun."

Beyhakî'nin Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Şayet hayatta kalırsam (gelecek yıl) Âşûrâ günüyle birlikte bir gün önce veya bir gün sonra da oruç tutulmasını emrederdim" buyurmuştur.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Âşûrâ orucu konusunda Yahudilerden farklı davranın ve dokuzuncu gün ile onuncu günü tutun" demiştir.

Beyhaki, Ebû Huzeyfe'den bildirir: Bir yolculukta İbn Şihâb ile birlikteydim. Âşûrâ gününde oruç tutunca kendisine: "Ramazan ayında oruç tutmazken şimdi seferi olmana rağmen Aşûrâ orucunu mu tutuyorsun?" denilince, İbn Şihâb: "Ramazan ayının orucu başka günlerde kaza edilebilir. Ancak Âşûrâ orucu kaçırıldı mı kazası yoktur" karşılığını verdi.

İbn Ebî Şeybe, Ebû Mûsa'dan bildirir: Âşûrâ günü Yahudilerin değer verdiği ve bayram saydığı bir gündür. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bu konuda: "Bu günde oruç tutun" buyurmuştur.

İbn Ebî Şeybe'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ günü peygamberlerin oruç tuttuğu bir gündü. Siz de bu günde oruç tutun" buyurmuştur.

Beyhakî'nin Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ gününde ailesinin nafakasını bol tutan kişinin Yüce Allah tüm yılını bolluk içinde kılar" buyurmuştur.

Beyhakî'nin İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ gününde ailesinin nafakasını bol tutan kişiye Yüce Allah yılın kalan günlerinde bolluk verir" buyurmuştur.

İbn Ebi'd-Dünya ve Beyhakî'nin Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ gününde ailesinin nafakasını bol tutan kişiye Yüce Allah yılın kalan günlerinde bolluk verir" buyurmuştur.

İbn Adiy ve Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ gününde ailesi ve çoluk çocuğunun nafakasını bol tutan kişiye Yüce Allah yılın kalan günlerinde bolluk verir" buyurmuştur.

Beyhakî der ki: "Bu yöndeki rivayetlerin senedleri zayıf olsa da birbirlerine eklendiklerinde daha da sağlamlaşır."

Beyhaki, İbrahim b. Muhammed b. el-Münteşir'den bildirir: "Kişi Âşûrâ gününde çoluk çocuğuna nafakayı bol kıldığı zaman yılın kalan günleri de onlar için bolluk içinde geçer, denilirdi."

Beyhakî'nin İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Âşûrâ gününde ismid taşıyla sürme çeken kişinin bir daha asla gözleri iltihaplanmaz" buyurmuştur.

1 ﴿