ŞEMS SÛRESİ

 

İbnu'd-Durays, Nehhâs, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Şems Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye, İbnu'z-Zübeyr'den aynısını bildirir.

Ahmed, Tirmizî ve Nesâî, Büreyde'den bildirir: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazlarında Şems ve benzeri sûreleri okurdu."

Taberânî, İbn Abbâs'tan bildirir: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazlarında Leyl ile Şems sûrelerini okumamı söyledi."

Beyhakî Şuabu'l-îman'da Ukbe b. Âmir'den bildirir: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazlarını Şems ve Duhâ süreleriyle kılmamızı söyledi."

1

Bkz. Ayet:15

2

Bkz. Ayet:15

3

Bkz. Ayet:15

4

Bkz. Ayet:15

5

Bkz. Ayet:15

6

Bkz. Ayet:15

7

Bkz. Ayet:15

8

Bkz. Ayet:15

9

Bkz. Ayet:15

10

Bkz. Ayet:15

11

Bkz. Ayet:15

12

Bkz. Ayet:15

13

Bkz. Ayet:15

14

Bkz. Ayet:15

15

"Güneş'e ve onun aydınlığına, ardından gelmekte olan Ay'a, onu ortaya koyan gündüze, onu bürüyen geceye, göğe ve onu bina edene, yere ve onu yayana, nefse ve onu biçimlendirene sonra da ona kötülüğünü de korunmasını da ilham edene andolsun ki onu arıtan kurtulmuştur. Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir. Semud kavmi azgınlığı yüzünden yalanladı. En azgınları ileri atılmıştı. Allah'ın peygamberi onlara şöyle demişti: «Allah'ın devesini kendi haline bırakın, su içmesine engel olmayın.» Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti. Bunun sonucundan da çekinmedi."

Hâkim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Güneşe ve onun aydınlığına, ardından gelmekte olan Ay'a, onu ortaya koyan gündüze andolsun" âyetlerini açıklarken: "Güneş'e ve ışığına, onun peşinden gelen Ay'a ve aydınlık kıldığı gündüze yemin edilmiştir" demiştir. "Göğe ve onu bina edene, yere ve onu yayana andolsun" âyetini açıklarken: "Göğü bina eden ve yeryüzünü yayan Yüce Allah'tır" demiştir. "Ona kötülüğünü de korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Yüce Allah ona cennetli olmanın da, bedbahtlığın da yollarını ona göstermiştir" demiştir.

"Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Onu kötülüklere gömmek de onu azdırmak, yoldan çıkarmaktır" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ardından gelmekte olan Ay'a andolsun" âyetini açıklarken: "Gündüzün ardından gelen Ay'a andolsun, anlamındadır" demiştir. "Yere ve onu yayana andolsun" âyetini açıklarken: "Yeryüzüne ve içinde yaratılan şeylere andolsun, anlamındadır" demiştir. "Ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Ona itaati de masiyeti de öğretmiştir" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini: "Onun peşinden gelen Ay'a andolsun" şeklinde açıklamıştır.

İbn Ebî Hâtim, Yezîd b. Zî Hamâme'den bildirir: Gece geldiği zaman Yüce Allah: "Yarattıklarımdan büyük biri kullarımı kuşattı" der. Gece korkulacak bir şeydir, ancak onu yaratan kendisinden korkulmaya daha fazla layıktır.

İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Yere ve onu yayana andolsun" âyetini açıklarken: "Yeri yaratan ile onu parçalara ayırana, taksim edene andolsun anlamındadır" demiştir. "Ona kötülüğünü de korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Ona hayrı da, şerri de öğretmiştir" demiştir.

Hâkim'in Saîd b. Cübeyr vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ona kötülüğünü de korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Ona kötülüğünü öğretmiş ve bundan korunmasını emretmiştir" demiştir.

Ahmed, Abd b. Humeyd, Müslim, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, İmrân b. Husayn'dan bildirir: Adamın biri: " Resûlallah! Bugün insanların yapıp ettikleri ve çabasını verdikleri şeyler daha önce kendileri için takdir edilip hükme bağlanmış şeyler midir, yoksa Peygamberlerinin onlara Yüce Allah tarafından getirdiği ve bunlardan sorumlu tutulacakları için yapmaları gereken şeyler midir?" diye sordu. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlar daha önce takdir edilmiş ve hükme bağlanmış şeylerdir" karşılığını verdi. Adam: "Hükme bağlanmışsa o zaman neden böylesi bir çabayı versinler?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) şu karşılığı verdi: "Yüce Allah bir insanı iki yerden (Cennet-Cehennem) hangisi için yaratmışsa o yönde amel etmesini kolaylaştırır. «Nefse ve onu biçimlendirene, sonra da ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun» âyeti da bunu doğrulamaktadır."

İbnu'l-Münzir, Taberânî ve İbn Merdûye, İbn Abbâs'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Nefse ve onu biçimlendirene sonra da ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyetlerini okuduğu zaman durur ve: "Allahım! Nefsime takvasını ihsan et. Onun hem velisi, hem de mevlasısın. Onu iyi bir şekilde arındıracak olan da ancak sensin" diye dua ederdi.

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iken: "Ona kötülüğünü de korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini okuduktan sonra: "Allahım! Nefsime takvasını ihsan et ve arındır. Onu en iyi bir şekilde arındıracak olan ancak sensin. Sen onun hem velisi, hem de mevlasısın" diye dua ettiğini işittim.

İbn Ebî Şeybe, Ahmed, Müslim ve Nesâî, Zeyd b. Erkam'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allahım! Nefsime takvasını ihsan et ve onu arındır. Onu en iyi bir şekilde arındıracak olan ancak sensin. Sen onun velisisin" diye dua ederdi.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Güneş'e ve onun aydınlığına, ardından gelmekte olan Ay'a, onu ortaya koyan gündüze, onu bürüyen geceye, göğe ve onu bina edene, yere ve onu yayana andolsun" âyetlerini açıklarken: "Yüce Allah burada Güneş'e ve ışığına, onun peşinden gelen Ay'a, aydınlık kıldığı gündüze, gündüzü kuşatan geceye, bina edilen göğe ki onu bina eden Allah'tır ve yeryüzünü döşeyip yayana yemin etmiştir" demiştir. "Ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Yüce Allah ona cennetlik olmanın da, bedbahtlığın da yollarını göstermiştir" demiştir. "Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Onu kötülüklere gömmek de onu azdırmak ve yoldan çıkarmaktır" demiştir. "Semud kavmi azgınlığı yüzünden yalanladı" âyetini açıklarken: "Semûd kavmi isyan ederek Allah'ın elçisini yalanladı" demiştir. "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken de: "Yüce Allah onları bu şekilde cezalandırmaktan çekinecek değildir" demiştir.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Güneş'e ve onun aydınlığına, ardından gelmekte olan Ay'a, onu ortaya koyan gündüze andolsun" âyetlerini açıklarken: "Yüce Allah, Güneş'e ve ışığına, onun peşinden gelen Ay'a ve aydınlanıp ortaya çıkan gündüze yemin etmiştir" demiştir. "Nefse ve onu biçimlendirene andolsun" âyetini açıklarken de: "Kişiyi tastamam bir şekilde yaratan ve kendisinde eksik bir şeyi bırakmayandır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Güneş'e ve onun aydınlığına andolsun" âyetini açıklarken: "Bundan kasıt gündüzdür" demiştir. "Ardından gelmekte olan Ay'a andolsun" âyetini açıklarken: "Bu, hilalin görüldüğü gecedir. Bu gece Güneş battığı zaman hilal görünür" demiştir. "Onu ortaya koyan gündüze andolsun" âyetini açıklarken: "Gündüzün geceyi kuşatıp aydınlatmasıdır" demiştir. "Onu bürüyen geceye andolsun" âyetini açıklarken: "Gecenin gündüzü kuşatıp aydınlatmasıdır" demiştir. "Göğe ve onu bina edene andolsun" âyetini açıklarken: "Göğü ve onu yaratana andolsun, anlamındadır" demiştir. "Yere ve onu yayana andolsun" âyetini açıklarken: "Yeryüzüne ve onu döşeyene andolsun, anlamındadır" demiştir. "Ona kötülüğünü de korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Yüce Allah nefse günahları da, takvayı da öğretmiştir" demiştir. "Onu arıtan kurtulmuştur" âyetini açıklarken: "İşte buraya kadar edilen yeminler bu cümle içindir. Nefsin arındırılması da hayır olan amellerde bulunup Allah'a itaat ederek temizlenmesidir" demiştir. "Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Onu yoldan çıkarıp günahlara ve kötülüklere bulaştıran ziyandadır, anlamındadır" demiştir. "Semud kavmi azgınlığı yüzünden yalanladı" âyetini açıklarken: "Semud kavmi azgınlıkları ve sapkınlıkları dolayısıyla Allah'ın resülünü yalanladılar" demiştir. "En azgınları ileri atılmıştı" âyetini açıklarken: "Bu kişi Semud kavminden Uhaymir (Kızıl) olarak bilinen kişidir" demiştir. "Allah'ın peygamberi onlara şöyle demişti: Allah'ın devesini kendi haline bırakın, su içmesine engel olmayın" âyetini açıklarken: "Bu deveyi bırakın da Yüce Allah'ın sudan ona verdiği hakkı kullansın, dedi" demiştir. "Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti. Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken de şöyle demiştir: "Bize anlatılana göre Uhaymir (Kızıl) olarak anılan bu kişi kavmin küçüğü büyüğü erkeği ve kadını bu konuda ona biat edip tâbi olmadıkları sürece deveyi kesmeyi kabul etmedi. Bu şekilde bütün kavim devenin kesilmesi olayına karışınca Yüce Allah onlara öfkelenip yerle bir etti. Yüce Allah da bunun sonuçlarından çekinecek değildir."

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye: "Ardından gelmekte olan Ay'a andolsun" âyetini açıklarken: "Güneş'in ardından gelen Ay'a andolsun, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre İkrime: "Ardından gelmekte olan Ay'a andolsun" âyetini açıklarken: "Güneş'in ardından gelen Ay'a andolsun, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih: "Yere ve onu yayana andolsun" âyetini açıklarken: "Yeryüzüne ve onu döşeyene andolsun, anlamındadır" demiştir.

İbnu'l-Münzir, Dahhâk'tan bunun aynısını bildirir.

İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Nefse ve onu biçimlendirene andolsun" âyetini açıklarken: "Biçimlendirmeden kasıt, onu dosdoğru ve düzgün bir şekilde yaratmasıdır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Saîd b. Cübeyr: (.....) ifadesini açıklarken: "Onun günahlarını da takvasını da beraberinde, içinde kıldı" demiştir.

Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Allah'a itaati de masiyeti de ona ilham edip bildirmiştir" demiştir.

Abd b. Humeyd ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Ebû Hâzım: "Ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Yüce Allah günahkâr olan nefse bu günahları, takvalı olan nefse de bu takvayı ilham edip bildirmiştir" demiştir.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyetini açıklarken: "Yüce Allah kullarına doğruyu da yanlışı da açıklayıp bildirmiş, her bir nefsi ne için yarattığını ve ne yapması gerektiğini kendisine ilham etmiştir" demiştir.

Deylemî, Enes'ten bildirir: "Ona kötülüğünü de, korunmasını da ilham edene andolsun" âyeti konusunda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Onun günahlarım da takvasını da beraberinde, içinde kıldı" buyurmuştur.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Kelbî: "Onu arıtan kurtulmuştur. Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın arındırdığı nefis kurtulmuş, Yüce Allah'ın azdırdığı nefis de ziyana uğramıştır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Onu arıtan kurtulmuştur. Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Nefsini arındırıp ıslah eden kurtuluşa ermiş, onu günahlara bulaştıran da ziyana uğramıştır" demiştir.

Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Rabî': "Onu arıtan kurtulmuştur. Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Salih amellerle nefsini arındıran kurtuluşa ermiş, kötü amellere bulaştıran da ziyana uğramıştır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) ifadesini: "Onu ziyana uğratan" şeklinde açıklamıştır.

Huşeyş el-İstikâme'de, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onu arıtan kurtulmuştur" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın arındırdığı nefis kurtuluşa ermiştir" demiştir. "Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın kötülüğe bulaştırıp saptırdığı nefis ziyana uğramıştır" demiştir. "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken de: "Yüce Allah yaptığı şeylerin sonuçlarından çekinmez" demiştir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Nefsiyle tuzaklar kuran, sinsilik yapan kişi ziyana uğamıştır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Deylemî, Cüveybir'den, o da Dahhâk'tan, o da İbn Abbâs'tan bildirir: "Onu arıtan kurtulmuştur" âyeti konusunda Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah'ın arındırdığı nefis kurtulmuş, Yüce Allah'ın başarısız kıldığı nefis de ziyana uğramıştır" buyurduğunu işittim.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Semud kavmine gönderilen azabın adı 'Tağvâ' idi. Âyet de: "Semûd kavmi başlarına gelecek olan cezayı yalanlamışlardı" anlamındadır."

Saîd b. Mansûr, Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Abdullah b. Zem'a'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbede Salih'in (aleyhisselam) devesi ile bu deveyi boğazlayanı zikretti. Sonra: "En azgınları ileri atılmıştı" âyetini okudu ve:

"Toplumun içinde Ebû Zem'a gibi katı, kuvvetli ve arkası güçlü bir adam deveyi boğazlamak için ileri atılmıştı" buyurdu.

Ahmed, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim, İbn Merdûye, Ebû Nuaym Delâil'de ve Bağavî, Ammâr b. Yâsir'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-iAli'ye: "İnsanların en azgınının kimler olduğunu söyleyeyim mi?" diye sorunca, Ali: "Tabi ki söyle" dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biri deveyi boğazlayan Semûd kavminden Uhaymir (Kızıl) olarak bilinen kişidir. Diğeri de seni şuradan vurup da şurasını (kanla) ıslatacak kişidir" buyurdu ve önce onun başına sonra da sakalına işaret etti.

Taberânî, İbn Merdûye ve Ebû Nuaym aynısını Suheyb ile Câbir b. Semure'den naklen bildirir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bu Yüce Rabbimizdir. Onlara verdiği bu cezanın sonuçlarından da çekinecek değildir."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken: "Deveyi boğazlayan kişi bunun neticesinden korkmadı" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: (.....) ifadesini: "Onu ziyana uğratan" şeklinde açıklamıştır.

Huşeyş el-İstikâme'de, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onu arıtan kurtulmuştur" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın arındırdığı nefis kurtuluşa ermiştir" demiştir. "Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın kötülüğe bulaştırıp saptırdığı nefis ziyana uğramıştır" demiştir. "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken de: "Yüce Allah yaptığı şeylerin sonuçlarından çekinmez" demiştir.

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir" âyetini açıklarken: "Nefsiyle tuzaklar kuran, sinsilik yapan kişi ziyana uğamıştır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh, İbn Merdûye ve Deylemî, Cüveybir'den, o da Dahhâk'tan, o da İbn Abbâs'tan bildirir: "Onu arıtan kurtulmuştur" âyeti konusunda Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah'ın arındırdığı nefis kurtulmuş, Yüce Allah'ın başarısız kıldığı nefis de ziyana uğramıştır" buyurduğunu işittim.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Semud kavmine gönderilen azabın adı 'Tağvâ' idi. Âyet de: "Semûd kavmi başlarına gelecek olan cezayı yalanlamışlardı" anlamındadır."

Saîd b. Mansûr, Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Merdûye, Abdullah b. Zem'a'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbede Sâlih'in (aleyhisselam) devesi ile bu deveyi boğazlayanı zikretti. Sonra: "En azgınları ileri atılmıştı" âyetini okudu ve:

"Toplumun içinde Ebû Zem'a gibi katı, kuvvetli ve arkası güçlü bir adam deveyi boğazlamak için ileri atılmıştı" buyurdu.

Ahmed, İbn Ebî Hâtim, Taberânî, Hâkim, İbn Merdûye, Ebû Nuaym Delâil'de ve Bağavî, Ammâr b. Yâsir'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-iAli'ye: "İnsanların en azgınının kimler olduğunu söyleyeyim mi?" diye sorunca, Ali: "Tabi ki söyle" dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biri deveyi boğazlayan Semûd kavminden Uhaymir (Kızıl) olarak bilinen kişidir. Diğeri de seni şuradan vurup da şurasını (kanla) ıslatacak kişidir" buyurdu ve önce onun başına sonra da sakalına işaret etti.

Taberânî, İbn Merdûye ve Ebû Nuaym aynısını Suheyb ile Câbir b. Semure'den naklen bildirir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Bu Yüce Rabbimizdir. Onlara verdiği bu cezanın sonuçlarından da çekinecek değildir."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken: "Deveyi boğazlayan kişi bunun neticesinden korkmadı" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Bunun sonucundan da çekinmedi" âyetini açıklarken: "Deveyi boğazlayan kişi bunun akıbetinden çekinmedi" demiştir.

0 ﴿