LEYL SURESİ

1

Yemin olsun (güneşi veya karanlığı ile eşyayı) bürüyüp örttüğü zaman geceye,

İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh ve İbn Asâkir, İbn Mes'ûd'dan bildirir: Ebû Bekir, Bilâl'ı' bir giysi ve on ükiyye karşılığında Umeyye b. Halef ile Ubey b. Haleften satın aldı ve Allah rızası için onu azat etti. Bunun üzerine Yüce Allah: "Bürüyüp örttüğü zaman geceye, açılıp ağardığı vakit gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki sizin çalışmalarınız başka başkadır. Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar ve en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız" âyetlerini indirdi. "Sizin çalışmalarınız başka başkadır" âyetinde söz konusu kişiler, Ebû Bekr ve Umeyye ile Ubey'dir. "En güzeli de yalanlarsa" âyetinde söz konusu güzelden kasıt, 'Lâ ilâhe ilallah' sözüdür. "Biz de onu en zora hazırlarız" âyetindeki zor'dan kasıt da Cehennemdir.

Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da İkrime vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar ve en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız" âyetlerini açıklarken şöyle demiştir: "Yüce Allah'ın kendisine ihsan ettiklerinden verip dağıtan, Rabbinden korkan ve yaptığı bağışların yerine Yüce Allah'ın başkasını vereceğine inanan kişiye hayırlı olan şeyleri kolaylaştırırız. Ancak cimri davranıp kendini Allah'a muhtaç hissetmeyen ve yapacağı bağışların yerine Yüce Allah'ın başkasını vereceğine inanmayan kişiye de kötü olan şeyleri kolaylaştırırız."

Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse" âyetlerini açıklarken: "Bu kişi malından Yüce Allah'ın hakkı olan kısmı veren, Allah'ın haram kıldığı şeylerden sakınıp uzak duran ve Yüce Allah'ın kendisine vaad ettiklerine inanan kişidir" demiştir. "Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar ve en güzeli de yalanlarsa" âyetlerini açıklarken: "Bu kişi malından Yüce Allah'ın hakkı olan kısmı vermeyen, kendini Allah'tan müstağnî gören ve Yüce Allah'ın kendisine vaad ettiklerine inanmayan kişidir" demiştir.

2

(Gece karanlığının gitmesi veya güneşin doğuşu ile) açılıp ağardığı zaman gündüze,

3

(Her türden) erkeği ve dişiyi (veya (Hazret-i Âdem ve Havvâ’yı) yaratana yemin olsun ki:

İbn Cerîr, Ebû İshâk'tan bildirir: "Abdullah b. Mes'ûd'un kıraatinde bu sûrenin 3. âyeti:"(Erkeğe ve dişiye andolsun)" şeklindedir."

İbn Cerîr, Katâde'den bildirir: "Bazı kıraatler de bu sûrenin 3. âyeti: " (=Erkeğe ve dişiye andolsun)" şeklindedir."

İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî), sûrenin bu âyetini: (.....) şeklinde okur ve: "Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun" şeklinde açıklardı.

4

Muhakkak çalışma(ları)nız çeşit çeşittir. (Amellerinizin bir kısmı sapıklık, bir kısmı hidâyettir. Dolayısıyla kiminiz mü’min, kiminiz kâfirdir. Kiminiz itâatkâr, kiminiz is­yankârdır. Sizden kiminiz cen­net ile mükâfatlandırılacak, kiminiz cehennem ateşi ile cezalandırılacaktır. Sizler huy ve ahlâk itibariyle de farklı farklısınızdır: Kiminiz merhametli, kiminiz sert, kiminiz sabırlı, kiminiz hiddet­li, kiminiz cömert, kiminiz cimri gibi huylara sahipsiniz.)

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: "Sizin çalışmalarınız başka başkadır" âyetini açıklarken: "Çalışmalardan kasıt, amellerdir" demiştir.

İbn Cerîr, Katâde'den bildirir: "Sizin çalışmalarınız başka başkadır" âyetine kadar edilen yeminler bu söz içindir. İnsanların değişik ameller içinde oldukları ifade edilmiştir."

 

5

(Bundan sonra) kim (köleleri hürriyetine kavuşturmak gibi malını Allah yolunda) verir (infâk eder veya tâat ve ibâdet eder) ve (haramlardan) sakınırsa,

İbn Cerîr ve İbn Asâkir, Âmir b. Abdillah b. ez-Zübeyr'den bildirir: Ebû Bekr, Mekke'de Müslüman olduktan sonra Müslüman olan yaşlı erkek ve kadın köleleri satın alıp azat ederdi. Bir defasında babası: "Evladım! Gördüğüm kadarıyla zayıf ve aciz düşmüş köleleri satın alıp azat ediyorsun. Senin yanında duracak, sana yardım edip koruyacak güçlü kuvvetli olan köleleri satın alıp azat etsen olmaz mı?" deyince, Ebû Bekr: "Babacığım! Ben karşılığını Allah'tan bekleyerek bunu yapıyorum" karşılığını verdi. Ailemden birinin bana anlattığına göre de: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız" âyetleri Ebû Bekr hakkında nazil olmuştur.

Ahmed, Müslim, İbn Hibbân, Taberânî ve İbn Merdûye, Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Surâka b. Mâlik: " Resûlallah! Biz ne için amel ediyoruz? En baştan takdir edilip bize yazılan bir şey için mi? Yoksa amellerimiz sonucunda karşılaşacağımız bir şey için mi?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayırl Daha önce takdir edilip size yazılmış bir şey için amel ediyorsunuz" buyurdu. Surâka: " Resûlallah! Sonuç takdir edilip yazılmışsa neden amel edelim ki?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler amellere devam edin. Her bir kişi ne için yaratılmışsa o yol kendisine kolaylaştırılacaktır" buyurdu ve: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar ve en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız" âyetlerini okudu.

İbn Kâni', İbn Şâhîn ve Abdân, Beşîr b. Ka'b el-Eslemî'den bildirir: Birisi Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: " Resûlallah! Ne için amel ediyoruz?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Daha önce takdir edilip size yazılmış bir şey için amel ediyorsunuz, ama sizler amellere devam edin. Her bir kişi ne için yaratılmışsa o yol kendisine kolaylaştırılacaktır" buyurdu ve: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız" âyetlerini okudu.

6

en güzel kelimeyi, (lâ ilâhe illâllah sözünü veya İslâm dînini yahut cenneti) tasdik eder (doğrular)sa,

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Abdirrahman es-Sülemî: "En güzeli tasdik ederse" âyetini açıklarken: "En güzelini tasdik etmek 'Lâ ilâhe ilallah' sözünü tasdik etmektir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Merdûye ve İbn Asâkir'in Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse" âyetlerinde söz konusu kişi Ebû Bekr'dir. "Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar ve en güzeli de yalanlarsa" âyetlerindeki kişi ise Ebû Süfyân b. Harb'tir.

İbn Cerîr'in değişik kanallardan bildirdiğine göre İbn Abbâs: "En güzeli tasdik ederse" âyetini açıklarken: "Kişinin, bağışladığı malın yerine Yüce Allah'ın başkasını vereceğine inanmasıdır" demiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "En güzeli tasdik ederse" âyetini açıklarken: "En güzelini tasdik etmek 'Lâ ilâhe ilallah' sözünü tasdik etmektir" demiştir. "Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayarsa" âyetini açıklarken: "Yüce Allah kendisini zengin kıldığı halde cimrilik edip zekatı vermeyendir" demiştir.

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: "En güzeli tasdik ederse" âyetini açıklarken: "En güzelinden kasıt Cennettir" demiştir.

7

Biz, (hayrı ve iyilikleri kolay­lıkla işlesin diye) onu, en kolay (şekilde cennete götürecek ve rahata kavuşturacak güzel ahlâk yolun)a hazırlarız.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eşlem: "Biz de onu en kolaya hazırlarız" âyetini açıklarken: "En kolaydan kasıt Cennettir" demiştir.

İbn Cerîr, Ebû Abdirrahman es-Sülemî'den bildirir: "Biz herşeyi bir kadere göre yarattık" âyeti nazil olduğu zaman adamın biri: " Resûlallah! Neden amel ediyoruz? Amellerimizle kazanacağımız bir şey için mi, yoksa bize yazılıp takdir edilmiş bir şey için mi?" diye sordu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Siz amellerinizi yapın. Her kişiye yolu kolaylaştırılacaktır. Kimine kolay olan kolaylaştırılırken, kimine zor olan kolaylaştırılacaktır" buyurdu.

8

Fakat kim (malından infâk etme konusunda) cimrilik eder, kendini(Allah’ın emrettiklerinden) müstağni (zengin) görür (O’na ihtiyaç göstermez),

Ahmed, Abd b. Humeyd, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Cerîr ve İbn Merdûye, Ali b. Ebî Tâlib'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bir cenazedeyken bize: "İçinizden hiç kimse yoktur ki Cennetteki veya Cehennemdeki yeri takdir edilmiş olmasın" buyurdu. Biz: " Resûlallah! O halde (işleri oluruna bırakıp) tevekküle mi dayanalım?" dediğimizde ise, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sizler amellere devam edin. Her bir kişi ne için yaratılmışsa o yol kendisine kolaylaştırılacaktır. Saadet ahalisinden olan kişiye onların amelleri kolaylaştırılırken, şekavet ahalisinden olan kişiye de onların amelleri kolaylaştırılır" buyurdu ve: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar ve en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız" âyetlerini okudu.

9

En güzel (kelime olan tevhîd’i veya İslâm dînini yahut cennet)i de yalanlarsa,

10

Biz onu, en zor (ateş yolun)a hazırlarız. (Bu şekilde tâat ve ibâdetler, ona çok zor ve ağır gelir.)

11

O, helâk olduğu (cehennem çukuruna düştüğü) zaman malı kendisine asla fâide vermez.

12

Şüphesiz ki bize düşen, hidâyet(i doğru yolu göstermektir).

Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid: (.....) ifadesini: "Öldüğü zaman" şeklinde açıklamıştır. (.....) ifadesini de: "Alevler saçan ateş" şeklinde açıklamıştır.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Doğruyu göstermek bize aittir" âyetini açıklarken: "Helaller ile haramları, itaatler ile masiyetleri açıklayıp göstermek Allah'a aittir" demiştir.

13

Şübhe yok ki, âhiret de, dünya da bizimdir. (Kim dünyayı bizim rızamıza aykırı ister ve kullanırsa, hata etmiş olur.)

14

İşte ben sizi alevlendikçe alevlenen bir ateşle korkuttum.

Firyâbî, Saîd b. Mansûr, Ferrâ ve Beyhakî'nin Sünen'de -sahih bir senedle- bildirdiğine göre Ubeyd b. Umeyr, "Sizi alevler saçan ateşle uyardım" âyetini: (.....) lafzıyla, iki (.....) ile okumuştur.

15

Ona (ateşe) (sonsuz olarak) ancak en şakî (kâfir) olan girer:

16

(Öyle şakî ki) o, (hakkı veya peygamberleri) yalanlamış, (îmandan ve tâatten) yüz çevirmiştir.

İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Ebû Hureyre: "İstemeyenler dışında hepiniz Cennete gireceksiniz" dedi. Kendisine: "Cennete girmeyi kim istemez ki?" diye sorulunca, Ebû Hureyre: "Ki o yalanlamış ve yüz çevirmişti" âyetini okudu.

Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Taberânî ve İbn Merdûye, Ebû Umâme'den bildirir: Sahibinin elinden kaçıp kurtulmak isteyen huysuz deve gibi Allah'tan kaçan kimseler haricinde Yüce Allah bu ümmetten olan herkesi Cennete sokar. Bu sözüme inanmayanlar da Yüce Allah'ın: "O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer" âyetini okusun. Bu kişi de Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiğini yalanlayıp ondan yüz çeviren kişidir.

Ahmed, İbn Mâce ve İbn Merdûye, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Cehenneme ancak şaki olanlar girer" buyurdu. Ashâb: "Şakî olanlar kimlerdir?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah'a itaat konusunda bir şey yapmayan, ama Allah'a isyan konusunda yapmadığını bırakmayan kişidir" karşılığını verdi.

17

(Hâlbuki şirkten ve günahlardan) sakınan (mü’min) ondan (ateşten) uzaklaştırılacaktır.

İbn Ebî Hâtim, Urve'den bildirir: Ebû Bekr, hepsi de Allah yolunda işkenceye maruz kalan yedi tane köleyi azat etti. Bunlar Bilâl, Âmir b. Fuheyre, Nehdiyye ile kızı, Zinnîre, Ümmü Ubeys ve Mü'mel oğullarının bir cariyesidir. "En çok korunan ise ondan (ateşten) uzak tutulur. O ki Allah yolunda malını verir, temizlenir. Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur. O ancak Yüce Rabbinin rızasını aramak için verir. Ve o hoşnut olacaktır" âyetleri de Ebû Bekr hakkında nazil oldu.

Hâkim, Âmir b. Abdillah b. ez-Zübeyr'den, o da babasından bildirir: Ebû Kuhâfe oğlu Ebû Bekr'e: "Evladım! Gördüğüm kadarıyla zayıf ve aciz düşmüş köleleri satın alıp azat ediyorsun. Senin yanında duracak, sana yardım edip koruyacak güçlü kuvvetli olan köleleri satın alıp azat etsen olmaz mı?" deyince, Ebû Bekr: "Babacığım! Ben karşılığını Allah'tan bekleyerek bunu yapıyorum" karşılığını verdi. Ailemden birinin bana anlattığına göre de: "Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız... En çok korunan ise ondan (ateşten) uzak tutulur. O ki Allah yolunda malını verir, temizlenir. Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur. O ancak Yüce Rabbinin rızasını aramak için verir. Ayrıca o hoşnut olacaktır" âyetleri de onun hakkında nazil oldu.

18

O ki, (gösteriş olarak değil, sırf) temizlensin diye malını (Allah rızası için hayra, fakirlere) verir.

(Bu ve sonraki âyet-i kerîmeler, Bilâl-i Habeşî “radıyallahü anh”ı para ile esirlikten kurtaran Ebû Bekr es-Sıddîk “radıyallahü anh” hakkında nazil olmuştur. Bk. Râzî, Kurtubî ve Celâleyn.)

19

Onun yanında, hiç kimsenin karşılık verilecek bir nimeti yoktur. (Yaptığı iyilikten dolayı kimseden bir mükâfat beklemez. O, verdiğinikendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil:)

20

O, ancak yüce Rabbinin rızasını kazanmak (için verir).

Ahmed, Hâkim ve Diyâ'nın bildirdiğine göre Ebû Umâme el-Bâhîlî'ye, Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiği en yumuşak ve güzel sözün ne olduğu sorulunca şöyle dedi: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sahibinin elinden kaçıp kurtulmak isteyen huysuz deve gibi Allah'tan kaçan kimseler haricinde Yüce Allah hepinizi Cennete sokar» buyurduğunu işittim."

Ahmed ve Buhârî, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kıyamet gününde, istemeyenler dışında ümmetimin hepsi de Cennete girer" buyurdu. Ashâb: " Resûlallah! Cennete girmeyi kim istemez ki?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bana itaat eden Cennete girer. Bana isyan eden ise Cennete girmek istemiyor demektir" karşılığını verdi.

21

Yakında o (Allah’ın vereceği nimetlerle) mutlaka hoşnut olacaktır.

Bezzâr, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî, İbn Adiy, İbn Merdûye ve İbn Asâkir değişik bir kanaldan Âmir b. Abdillah b. ez-Zübeyr'den, o da babasından bildirir: "Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur. O ancak Yüce Rabbinin rızasını aramak için verir. Üstelik o hoşnut olacaktır" âyetleri de Ebû Bekr hakkında nazil oldu.

İbn Cerîr, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirir: "Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur" âyeti Ebû Bekr hakkında nazil oldu. Zira hiçbir karşılık ve teşekkür beklemeden altı veya yedi köleyi azat etmişti. Bilâl ile Âmir b. Füheyre de bunlardandır."

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "En çok korunan ise ondan (ateşten) uzak tutulur" âyetini açıklarken: "Bu kişi Ebû Bekr'dir" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur" âyetini açıklarken: "O, malını verirken insanlardan bir karşılık veya bir teşekür beklemez. Verdiğini Allah rızası için verir" demiştir.

İbnu'd-Durays, Nehhâs, İbn Merdûye ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Leyl Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir.

İbn Merdûye, İbnu'z-Zübeyr'den aynısını bildirir.

Beyhakî Sünen'de Câbir b. Semure'den bildirir: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarında Leyl Süresi ile benzeri sûreleri okurdu."

Taberânî M. el-Evsat'ta Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere öğle namazını kıldırdığı zaman Şems ile Leyl sûrelerini okudu. Ubey b. Ka'b: " Resûlallah! Bu namazda belirli bir sûreyi okuman mı emredildi?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Hayır! Ama bu namazın uzunluğunun ne kadar olması gerektiğini size göstermek istedim" buyurdu.

İbn Ebî Hâtim -zayıf bir senedle- İbn Abbâs'tan bildirir: Bir adamın hurma ağacının dalları çoluk çocuğu olan fakir bir adamın evine sarkıyordu. Bazen hurma ağacının sahibi evine girip de hurma toplamak için bu ağaca çıktığında yan komşusunun evine birkaç hurma tanesi düşer, oradaki fakir çocuklar da düşen bu hurmaları alırlardı. Ancak ağacın sahibi olan adam ağaçtan iner ve çocukların yanına gidip hurmaları ellerinden alırdı. Hurmalar çocukların ağzında olsa dahi parmağını ağızlarına sokup onları çıkarır ve alırdı. Çocukların babası bu durumu Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) şikayet edince, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) adama: "Tamam, git" buyurdu. Sonra o hurma ağacının sahibi olan adamla karşılaşınca ona: "Cennette bir hurma ağacı karşılığında dalları filan kişinin evine sarkmış olan hurma ağacını bana ver" buyurdu. Adam: "Bunu bana veriyorsun, ama benim birçok hurma ağacım var ve içlerinde meyvesini en çok sevdiğim ağaç da bu" karşılığını verdi ve yoluna devam edip gitti.

Onların bu konuşmalarını duyan başka biri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: " Resûlallah! Söz konusu ağacı o adamdan ben (satın) alıp sana verirsem ona teklif ettiğin gibi bana da Cennette bir ağaç verir misin?" diye sordu. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet!" karşılığını verince adam gitti ve o ağacın sahibini bulup ağacı ondan istedi. Hurma ağacının sahibi: "Biliyor musun, Muhammed de Cennette bir ağaç karşılığında bu ağacı benden istedi. Ancak ben: «Bunu bana veriyorsun, ama benim birçok hurma ağacım var ve içlerinde meyvesini en çok sevdiğim ağaç da bu» karşılığını verdim" dedi. Ağacı almak isteyen adam: "Onu satar mısın?" diye sorunca, ağacın sahibi: "Hayır! Ama karşılığında istediğim şey verilirse satarım. İstediğim şeyin verileceğini de zannetmiyorum" dedi. Adam: "Bu ağaç için ne istiyorsun?" diye sorunca, ağacın sahibi: "Kırk hurma ağacı" karşılığını verdi. Adam da: "Çok istedin! Yana yatmış bir ağaca karşılık kırk hurma ağacı mı istiyorsun?" dedi. Az bir sustuktan sonra da: "Tamam! Ben sana kırk tane hurma ağacı veririm" dedi. Ağacın sahibi: "Sözünde ciddi isen birilerini buna şahit kıl" deyince, adam yana yatmış bu ağaca karşılık kırk tane hurma ağacı vereceğine dair birilerini şahit tuttu.

Aradan fazla bir zaman geçmeden ve henüz oradan ayrılmadan ağacın sahibi: "Aramızdaki bu satışı iptal ediyorum, zira henüz birbirimizden ayrılmadık" deyince, adam: "Yana yatmış bir hurma ağacına karşılık kırk hurma ağacı verdiğim zaman da ben aptal değildim!" karşılığını verdi. Ağacın sahibi: "Şayet yana yatmamış dimdik ayakta duran kırk tane hurma ağacı verirsen ancak bu ağacı sana satarım" deyince, adam bir süre susup cevap vermedi. Sonra da: "Tamam, yana yatmamış ve dimdik duran kırk hurma ağacı senindir" dedi. Ağacın sahibi: "Söylediğinde ciddi isen birilerini buna şahit tut" deyince, adam kavminden birilerini bu satışa şahit tuttu. Adam bu şekilde yana yatmamış dimdik ayakta duran kırk hurma ağacını verip o yana yatmış olan hurma ağacını aldıktan sonra Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: " Resûlallah! O ağaç artık benimdir ve onu sana veriyorum" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) de o fakir adamın evine gitti ve: "Bu ağaç artık senin ve ailenindir" buyurdu. Bunun üzerine de Yüce Allah, Leyl Sûresi'ni başından sonuna kadar indirdi.

İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Bana göre Leyl Sûresi cömertlik ve cimrilik hakkında nazil olmuştur" demiştir.

0 ﴿