11

"Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!"

Saîd b. Mansûr, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!" âyetini açıklarken: "Rabbinin sana verdiği peygamberliği anlat, anlamındadır" demiştir.

Abd b. Humeyd, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Ebû Nasr es-Siczî'nin el- İbâne'de bildirdiğine göre Mücâhid: "Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!"âyetini açıklarken: "Bu nimetten kasıt Kur'ân'dır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye, Miksam'dan bildirir: Hasan b. Ebî Tâlib ile karşılaştığımda onunla tokalaşıp musafaha yaptım. Bana: "Müminler karşılaştıkları zaman musafaha yaparlar" dedi. Ona: "Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!" âyetinin anlamı nedir?" diye sorduğumda: "Müminin salih bir amelde bulunması halinde bunu ailesine de anlatmasıdır" dedi. Ona: "Hazret-i Mûsa (Kasas Sûresi'nin 28. âyetinde geçen) iki süreden hangisini doldurmuştur? İlkini mi yoksa ikincisini mi?" diye sorduğumda: "İkincisini" karşılığını verdi.

İbn Ebî Hâtim'in başka bir kanaldan bildirdiğine göre Hasan b. Ali: "Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!" âyetini açıklarken: "Kişinin, yaptığı hayırlı amelleri başkalarına anlatmasıdır" demiştir.

İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hasan b. Ali: "Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!" âyetini açıklarken: "Bir hayır elde ettiğin zaman bunu kardeşlerine de anlat" demiştir.

İbn Cerîr, Ebû Nadra'dan bildirir: "Müslümanlar verilen nimetlere şükretmenin yollarından birinin de onu anlatmak olduğunu düşünürlerdi."

Abdullah b. Ahmed Müsned'e zevâidinde, Beyhakî Şuabu'l-îman'da ve Hatîb'in el-Müttefik ve'l-Müfterik'de -zayıf bir senedle- Nu'mân b. Beşîr'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Aza şükretmeyen çoğa da şükredemez. İnsanlara şükretmeyen Allah'a da şükredemez, Allah'ın nimetlerini anlatmak da bir çeşit şükürdür ve bunu yapmamak nankörlüktür. Birlikte de rahmet vardır."

Ebû Dâvud ve Diyâ'nın Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Kime bir nimet verilir de bunu dile getirirse o nimete şükretmiş olur. Ancak gizler de kimseye bundan bahsetmezse nankörlük etmiş olur" buyurmuştur.

Buhârî Edeb'de, Ebû Dâvud, Tirmizî, Ebû Ya'lâ, İbn Hibbân, Beyhakî ve Diyâ'nın Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kime bir bağışta bulunulduysa imkanı varsa bunun karşılığını versin, yoksa da verene teşekkür etsin. Zira teşekkür eden şükür de etmiş olur. Teşekkürü yerine getirmeyen kişi de nankörlük etmiş olur.

Kendisine verilmeyen bir şeyi, kendisinde varmış gibi gösteren kişi de yalandan iki elbise giymiş (çıplak) gibi olur."

Ahmed, Taberânî M. el-Evsat'ta ve Beyhakî'nin Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi kendisine yapılan bir iyiliğe benzeriyle karşılık versin. Veremiyorsa bu iyiliği başkalarına anlatsın. Zira kendisine yapılan iyiliği anlatması halinde ona şükretmiş olur. "

Beyhakî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi kendisine yapılan bir iyiliğe benzeriyle karşılık versin. Veremiyorsa bu iyiliği başkalarına anlatsın. Zira kendisine yapılan iyiliği anlatması halinde ona şükretmiş olur."

Saîd b. Mansûr'un bildirdiğine göre Ömer b. Abdilaziz: "Verilen bir nimeti anlatmak şükürdür" demiştir.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Sizlere verilen nimetleri çokça dile getirin ki onları dile getirip anlatmak da şükürdür" demiştir.

Beyhakî'nin bildirdiğine göre Cüreyrî: "Nimetleri sayıp dile getirmek de şükürdendir" demiştir.

Beyhaki, Yahya b. Saîd'den bildirir: "Denilirdi ki nimetleri sayıp dile getirmek de şükürdendir."

Abdurrezzâk ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Katâde: "Verilen nimete şükretmenin yollarından biri de onu anlatıp dile getirmektir" demiştir.

Beyhaki, Fudayl b. İyâd'dan bildirir: "Denilirdi ki verilen nimete şükretmeni yollarından biri de onu anlatıp dile getirmektir."

Beyhaki, İbn Ebi'l-Havârî'den bildirir: Fudayl b. İyâd ile Süfyân b. Uyeyne bir gece sabaha kadar oturdular ve: "Yüce Allah bizlere şu nimeti verdi. Yüce Allah bizlere şu nimeti ihsan etti" şeklinde verilen nimetleri sayıp durdular.

Taberânî'nin bildirdiğine göre Ebu'l-Esved ed-Düelî ve Zâzân el-Kindî şöyle demişlerdir: Hazret-i Ali'ye: "Bize arkadaşlarını anlat" dediğimizde onların faziletlerinden bahsetti. Ona: "Kendinden bahset" dediğimizde: "Ağır olun! Yüce Allah kişinin kendini temize çıkarmasını yasaklamıştır" karşılığını verdi. Adamın biri: "Yüce Allah: "Yalnızca Rabbinin nimetini anlat!" buyurmuyor mu?" diye sorunca, Hazret-i Ali: "Ben Rabbimin nimetlerini anlatırım. Vallahi bir şey sorduğum zaman bana cevap verilirdi. Susup bir şey sormadığım zamanlarda da benimle söze başlanırdı" dedi.

11 ﴿