4"Senin şanını yüceltmedik mi?" Şâfiî Risâle'de, Abdurrezzâk, Firyâbî, Saîd b. Mansûr, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Delâil'de bildirdiğine göre Mücâhid: "Senin şanını yüceltmedik mi?" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Ben anıldığım zaman sen de benimle birlikte anılacaksın, anlamındadır. Bu da «Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederim» şeklindeki söz (Kelime-i Şahâdet) iledir." Abd b. Humeyd, İbn Cerîr, İbn Ebî Hâtim, Beyhakî ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Katâde: "Senin şanını yüceltmedik mi?" âyetini açıklarken de şöyle demiştir: "Yüce Allah hem dünya, hem de âhirette onun şanını yüceltmiştir. Zira gerek hutbe veren, gerek şehadet getiren, gerek de namaz kılan her bir kişi «Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederim» der." Saîd b. Mansûr, İbnu'l-Münzir ve İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b bu âyeti açıklarken: "Yüce Allah zikredildiği zaman Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onunla birlikte anılır. Bu da «Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederim'»şeklindeki söz iledir." Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Dahhâk: "Senin şanını yüceltmedik mi?" âyetini açıklarken: "Ne zaman ben anılırsam sen de benimle birlikte anılırsın. Benimle birlikte senin de adın anılmadan ne bir hutbe, ne de bir nikah geçerli olur" demiştir. İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Senin şanını yüceltmedik mi?" âyetini açıklarken: "Yüce Allah'ın zikredildiği her yer de Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) de zikredildiğini görmez misin?" demiştir. Beyhakî'nin Sünen'de bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Senin şanını yüceltmedik mi?" âyetini açıklarken: "Yüce Allah zikredildiği zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de zikredilir" demiştir. Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, İbn Hibbân, İbn Merdûye ve Ebû Nuaym'ın Delâil'de Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cebrâil yanıma geldi ve: «Rabbin: "Senin şanını nasıl yücelttiğimi biliyor musun?" diye soruyor» dedi. Ben: «Allah daha iyi bilir» karşılığını verdiğimde, Cebrâil: «Yüce Allah zikredildiği zaman sen de onunla birlikte zikredileceksin» dedi." İbn Ebî Hâtim'in Adiy b. Sâbrt'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Rabbimden bir şey istedim, ancak keşke istemeseydim: «Rabbim! İbrahim'i dost edindin. Mûsa ile de konuştun» dediğimde, Yüce Allah: «Ey Muhammed! Seni yetim bulup barındırmadım mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedim mi? Seni fakir bulup zengin etmedim mi? Göğsünü ferahlatmadım mı? Yükünü hafifletmedim mi? Ne zaman anılsam sen de benimle birlikte anılarak şanını yüceltmedim mi? Seni de dost edinmedim mi?» karşılığını verdi." Ebû Nuaym'ın Delâil'de Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Gökler ile yer hakkında bilmem gerekenleri öğrendikten sonra: «Rabbim! Benden önceki her bir peygambere ikramlarda bulundun. İbrâhim'i dost edindin, Mûsa'yla konuştun. Dağları Davud'un, rüzgar ile şeytanları da Süleyman'ın emrine verdin. İsa'yla ölüleri dirilttin. Bu yönde bana ikramın ne oldu?» dedim. Yüce Allah şu karşılığı verdi: «Ben sana bütün bunlardan daha üstününü verdim. Zira ben ne zaman anılacak olsam sen de benimle birlikte anılacaksın. Kur'ân'ı ümmetinin kalplerine yerleştirdim ki bu şekilde Kur'ân'ı ezberden okuyabilmektedirler. Daha önce hiçbir ümmete böylesi bir ihsan yapılmış değildi. Bunun yanında Arş'ın hazinelerinden birini sana verdim ki o da «Lâ havle velâ kuvvete illâ billahil Aliyyil Azîm (=Güç ve kuvvet ancak Ulu ve Yüce Allah'ındır)» sözüdür." İbn Asâkir'in Kelbî vasıtasıyla Ebû Sâlih'ten bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Senin şanını yüceltmedik mi?" âyetini açıklarken: "Yüce Allah anıldığı zaman sen de birlikte anılırsın" demiştir. |
﴾ 4 ﴿