HÜMEZE SÛRESİ
İbn Merdûye'nin bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Hümeze Sûresi, Mekke'de nazil oldu" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Ömer'e: "Hümeze Sûresi, Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem)ashâbı hakkında mı nazil oldu?" diye sorulunca, İbn Ömer: "Bundan kasıt, bizler değiliz. Kur'ân'ın onda birinde de kastedilenler bizler değiliz" dedi. İbn Ebî Hâtim'in İbn İshâk vasıtasıyla bildirdiğine göre Osman b. Ömer: "Hümeze Sûresi'nin Ubey b. Halef hakkında nazil olduğunu hâlâ duyuyoruz" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Mücâhid, Hümeze Sûresi'ni açıklarken: "Bir kişiye has bir sûre değildir, ama er- Rakkâşî'nin dediğine göre Cemîl b. Âmir hakkında nazil olmuştur" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: "Hümeze Sûresi, Ahnes b. Şerîk hakkında nazil oldu" demiştir. 1Bkz. Ayet:9 2Bkz. Ayet:9 3Bkz. Ayet:9 4Bkz. Ayet:9 5Bkz. Ayet:9 6Bkz. Ayet:9 7Bkz. Ayet:9 8Bkz. Ayet:9 9"Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline! O, malının, kendisini ebedîleştirdiğini sanır. Hayır! Andolsun ki o, Hutâme'ye atılacaktır. Hutame'nin ne olduğunu sen ne bileceksin? O, Allah'ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir. Şüphesiz uzatılmış direkler arasında (bağlı oldukları hâlde) ateş onların üzerine kapatılacaktır." İbn Merdûye ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Râşid b. Sa'd el-Makrâî vasıtasıyla Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İsrâ (Miraç) gecesi semaya çıkarıldığımda derileri ateşten makaslarla kesilen bazı adamlara rastladım. «Bunlar kim?» diye sorduğumda, yanımdaki melek: «Bunlar zina etmek için süslenenlerdir» dedi. Sonra içinden pis bir kokunun geldiği bir kuyuya rastladım. Kuyudan çok yüksek olan sesler geliyordu. «Ey Cebrail! Bunlar kim?» diye sorduğumda, Cebrail: «Bunlar zina etmek için süslenen ve helal olmayan şeyleri yapan kadınlardır» dedi. Daha sonra göğüslerinden asılmış olan erkek ile kadınlara rastladım. «Ey Cebrail! Bunlar kim?» diye sorduğumda, Cebrail şöyle dedi: «Bunlar başkalarını arkadan çekiştiren erkek ile kadınlardır. Zira Yüce Allah: "Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline!"»buyurmuştur." Saîd b. Mansûr, İbn Ebi'd-Dünya Zemmu'l-Ğîbe'de, İbn Cerîr, İbnu'l- Münzir, İbn Ebî Hâtim ve İbn Merdûye'nin değişik kanallardan bildirdiğine göre İbn Abbâs'a: "Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!" âyeti sorulunca: "Bu kişi dedikodu yaparak insanların arasını açan, insanların birliğini bozan ve kardeşleri birbirinden ayıran kişidir" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: "Hümeze, başkalarının ardından konuşan ve onları çekiştiren kişidir. Lümeze ise gıybet eden kişidir" demiştir. Firyâbî, Abd b. Humeyd, İbn Ebi'd-Dünya Zemmu'l-Ğîbe'de, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre Mücâhid bu âyeti açıklarken: "Hümeze, başkalarının ardından konuşan, onları çekiştiren kişidir. Lümeze ise gıybet eden kişidir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Katâde: "Hümeze, insanların gıybetini yapan; Lümeze ise insanların ardından konuşup, onları çekiştiren kişidir" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Ebu'l-Âliye: (.....) âyetini açıklarken: "Hümeze, yüze karşı kişiyle alay etmek, Lümeze ise kişinin ardından konuşup onu çekiştirmektir" demiştir. Abdurrezzâk ve Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Katâde: "Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!" âyetini açıklarken: "Diliyle ve kaş göz işaretleriyle insanlarla yüzlerine karşı alay ederken arkalarından da çekiştirip gıybetlerini yapar" demiştir. Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Hümeze insanlarla göz, mimik ve ellerle alay etmedir. Lümeze ise dil ile yapılanıdır" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) âyetini: "O ki mal biriktirdi ve onu sayıp durdu" şeklinde açıklamıştır. İbn Hibbân, Hâkim, İbn Merdûye ve Hatîb Târih'de Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır" âyetini: (.....) lafzıyla, Sîn harfini esre ile okumuştur. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İkrime: "Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır" âyetini açıklarken: "Biriktirdiği malın ömrünü uzatacağını zanneder" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Süddî: (.....) ifadesini: "Atılacaktır" şeklinde açıklamıştır. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Hüseyn b. Vâkıd: "Hutama, Cehennem kapılarından biridir" demiştir. Abd b. Humeyd ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b el-Kurazî: "Tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar" âyetini açıklarken: "Ateş kalbine yetişene kadar onun her tarafını yer bitirir. Kalbine yetiştiği zaman da kişi yeni baştan yaratılır" demiştir. İbn Asâkir'in bildirdiğine göre Muhammed b. el-Münkedir: "Tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkar" âyetini açıklarken: "Kişi canlı iken ateş kalbine ulaşana kadar her tarafını yer bitirir" demiştir. Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Şüphesiz uzatılmış direkler arasında ateş onların üzerine kapatılacaktır" âyetini açıklarken: "Ateşten direkler arasında kalacaklar ve Cehennem üzerlerine kapatılacaktır" demiştir. Abd b. Humeyd'in bildirdiğine göre Hazret-i Ali, "Uzun sütunlar arasında" âyetini: (.....) lafzıyla okumuştur. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd, Hümeze Sûresi'nin 9. âyetini (.....) lafzıyla okumuş ve: "Amed ifadesinden kasıt zincirlerdir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: (.....) âyetini açıklarken: "Uzun olandan kasıt, Cehennemin kapılarıdır" demiştir. İbn Cerîr'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Uzun sütunlar arasında" âyetini açıklarken şöyle demiştir: "Cehennemde sütunlar arasına alınırlar. Uzun zincirlerle boyunlarından bağlanırlar ve kapılar üzerlerine kapanır." İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atiyye: "Uzun sütunlar arasında" âyetini açıklarken: "Bunlar Cehennemde demirden olan sütunlardır" demiştir. Abdurrezzâk, Abd b. Humeyd, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Uzun sütunlar arasında" âyetini açıklarken: "Cehennemdekilerin bu sütunlarla azap görecekleri bize anlatılırdı" demiştr. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Ebû Sâlih: (.....) âyetini açıklarken: "Bunlar uzun zincirlerdir" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Fâtıma: (.....) âyetini açıklarken: "Ardı arkası gelmeyen bir zaman içinde azap göreceklerdir" demiştir. İbn Ebî Hâtim, Süddî'den bildirir: "Bu âyeti (.....) lafzıyla okuyanlara göre anlamı ateşten sütunlardır, (.....) lafzıyla okuyanlara göre ise anlamı sonu gelmeyen zamandır. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: Cehennem vadilerinden birinde bir adam tam bin yıl boyunca: "Ey Hannân (Rahmeti bol)! Ey Mennân (Nimeti bol)!" diye bağırır durur. Sonunda izzet sahibi olan Yüce Allah, Cebrâil'e: "Kulumu Cehennemden çıkar!" buyurur. Cebrâil Cehenneme geldiği zaman onun kapalı olduğunu görür. Geri dönüp: "Rabbim! Cehennem üzerlerine kapatılmış!" der. Yüce Allah: "Ey Cebrail! Onu aç ve kulumu içinden çıkar!" buyurur. Bunun üzerine Cebrail Cehennemi açıp onu oradan çıkarır ve bir kömür parçası gibi Cennetin kenarına atar. Sonrasında Yüce Allah ona yeniden kıl, et ve kan verir. Hakîm et-Tirmizî'nin Nevâdiru'l-Usûl'de Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde şefaatim büyük günah işleyen ve bu hal üzere ölenlere olacaktır. Bunlar Cehennemin ilk kapısının yanında olurlar. Yüzleri kararmaz, gözleri morarmaz, ayaklarına prangalar vurulmaz, peşlerine şeytanlar takılmaz, demirden balyozlarla kendilerine vurulmaz ve Cehennemin alt katlarına atılmazlar. Bunlardan bazıları Cehennemde bir saat kalıp çıkar. Bazıları bir gün kalıp çıkar. Bazıları bir ay kalıp çıkar. Bazıları bir yıl kalıp çıkar. Bunlardan Cehennemde en uzun süre kalacak olan kişi de dünyanın yaratılışından yok oluşuna kadar olan bir zaman süresince kalır ki o da yedi bin yıldır. Yüce Allah tevhîd inancına sahip olanları Cehennemden çıkarmak istediği zaman diğer dinlerden olanların küplerine telkinde bulunur. Onlar da tevhîd inancına sahip olanlara: «Her ikimiz de dünyada birlikte yaşıyorduk. Sizler iman ederken bizler kafir olduk. Sizler tasdik ederken bizler yalanladık. Sizler ikrar ederken bizler inkar ettik. Ancak bunun size de bir faydası dokunmadı ve bizimle birlikte işte Cehennemdesiniz! Bizim gibi azab çekiyor ve bizim gibi de burada ebedi olarak kalacaksınız» derler. Yüce Allah onların bu sözlerine öyle bir öfkelenir ki daha önce hiçbir şeye bu kadar öfkelenmiş değildir. Daha sonra da hiçbir şeye bu kadar öfkelenecek değildir. Bunun üzerine tevhîd inancına sahip olanlar Cehennemden çıkarılıp Cennet ile Sırat arasında bulunan ve adına «Hayat Irmağı» denilen bir pınarın yanına konulur. Üzerlerine bu ırmağın suyundan serpilince sel suyuyla taşınan tohumun toprakta bitmesi gibi yeniden biterler. Gölgede kalan kısımları yeşilken Güneş'e bakan tarafları ise sarı olur. Bu şekilde de Cennete girerler. Ancak alınlarında «Allah'ın Cehennemden çıkardıklarından» yazılı olur. Bir kişi dışında tevhid inancına sahip olan herkes hu şekilde Cehennemden çıkarılır. Bu kişiye gelince, onlar çıktıktan sonra bin yıl daha Cehennemde kalır ve bu süre içinde durmadan: «Ey Hannân (Rahmeti bol)! Ey Mennân (Nimeti bol)!» diye bağırır durur. Bunun üzerine Yüce Allah onu çıkarmak için bir melek gönderir. Bu melek Cehenneme girer, ancak yetmiş yıl boyunca aramasına rağmen onu bulamaz. Dönüp: «Rabbim! Filan kulunu Cehennemden çıkarmam için beni gönderdin, ancak yetmiş yıldır aramama rağmen onu bulamadım» der. Yüce Allah: «Filan vadinin içinde, falan kayanın altında bulunuyor. Git ve onu oradan çıkar» buyurur. Melek söz konusu yere gidip onu çıkarır ve Cennete sokar. Sonra Cehennemden çıkıp Cennete sokulanlar Yüce Allah'tan alınlarındaki yazının silinmesini isterler. Yüce Allah da bir melek gönderip alınlarındaki bu yazıyı sildirir. Daha sonra Cennet ahalisi ile Cehennemden çıkarılıp Cennete sokulanlara: «Cehennem ahalisine bakın!» denilir. Baktıklarında kimisi babasını, kimisi kardeşini, kimisi komşusunu, kimisi arkadaşını, bazı köleler de efendilerini görür. Daha sonra Yüce Allah ateşten levhalar, ateşten çiviler ve ateşten sütunlar ile bazı melekleri gönderir. Bu levhalar Cehennemdekilerin üzerine konulur. Çivilerle çivilendikten sonra da sütunlar üzerlerine konulup iyice kapatılır. Dışardan bir esinti girmeyecek veya içerden bir ses çıkmayacak şekilde tek bir boşluk dahi bırakılmaz. Yüce Allah da Arş'ının üzerine kurulup onları orada unutur. Cennet ahalisi de kendilerine verilen nimetler ile meşgul olurlar. Bundan sonrasında Cehennem ahalisine artık hiç yardım edilmez. Artık hiç konuşamazlar. İnilti ve sesli solumadan başka da onlardan bir ses çıkmaz. «Şüphesiz uzatılmış direkler arasında ateş onların üzerine kapatılacaktır»buyruğunda ifade edilen de budur." |
﴾ 0 ﴿