İHLAS SÜRESİ
1Bkz. Ayet:4 2Bkz. Ayet:4 3Bkz. Ayet:4 4"De ki: O, Allah'tır, bir tektir. Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir." Ahmed, Buhârî Târih'de, Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Huzeyme, İbn Ebî Âsim Sürme'de, Bağavî Mu'cem'de, İbnu'l-Münzir, Hâkim el-Kunâ'da, Ebu'ş-Şeyh Azame'de, Hâkim, Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta Ubey b. Ka'b'dan bildirir: Müşrikler, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Ey Muhammed! Bize Rabbini tanıt, nesebi hakkında bilgi ver" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetlerini indirdi. O doğmamıştır, çünkü doğan her şey ölür. Ölen her şey de ardında mirasçılar bırakır. Oysa Yüce Allah ne ölür, ne de mirasçı bırakır. Hiçbir şey ona denk ve benzer değildir. Onun benzeri başka da bir varlık yoktur. İbn Cerîr, İkrime'den bildirir: Müşrikler: "Ey Muhammed! Bize Rabbinden bahset. Nasıl biridir? Nedir? Neydendir?" diye sorunca, Yüce Allah: "De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetlerini indirdi. İbnu'd-Durays ve İbn Cerîr, Ebu'l-Âliye'den bildirir: Kabile reisleri, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bize Rabbinin nesebinden bahset" deyince, Cebrâil: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetlerini getirdi. Ebû Ya'lâ, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, Taberânî M. el-Evsat'ta, Ebû Nuaym Hilye'de ve Beyhakî -hasen bir senedle- Câbir'den bildirir: Bedevinin biri Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Bize Rabbinin nesebinden bahset" deyince, Yüce Allah: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetlerini indirdi. Taberânî ve Ebu'ş-Şeyh Azame'de İbn Mes'ûd'dan bildirir: Kureyşliler, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bize Rabbinin nesebinden bahset" deyince, İhlâs Sûresi nazil oldu. Ebu'ş-Şeyh Azame'de ve Ebû Muhammed es-Semerkandî Fadâilu Kul Huvallahu Ahad'da Enes'ten bildirir: Hayber Yahudileri, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler ve: "Ey Ebu'l-Kâsım! Yüce Allah melekleri önündeki hicabın nurundan, Âdem'i şekillenmiş balçıktan, İblis'i ateş alevinden, semayı dumandan, yeryüzünü de suyun köpüğünden yarattı. Bize Rabbinin kendisinden bahset" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara hemen bir cevap vermedi. Sonrasında Cebrail: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetleriyle geldi. Allah birdir, soyu nesli yoktur. Allah Samed'dir. İçinde boşluk olmadığı için ne bir şey yer, ne de bir şey içer. O doğurmamış ve doğmamıştır. Ne bir annesi babası, ne de kendisine nisbet edilecek bir çocuğu vardır. Onun hiçbir benzeri yoktur. Yarattıkları içinden onun yerini tutabilecek, düşmemeleri için gökler ile yerleri ayakta tutabilecek hiç kimse yoktur. Bu sûrede Cennet ile Cehennem, dünya ile âhiret, helal ile haramdan bahsedilmez. Sadece Yüce Allah'tan bahsettiği için ona has bir sûredir. Bu sûreyi üç defa okuyan kişi tüm Kur'ân'ı okumuş gibi olur. Otuz defa okuyan kişi o günü daha fazla okuyan kişi dışında yeryüzünde ondan daha fazla sevap elde eden olmaz. İkiyüz defa okuyan kişiye Firdevs cennetinde dilediği ve razı olacağı yerde bir mesken verilir. Evine girerken bu sûreyi üç defa okuyan kişi, fakir düşmekten kurtulur ve bunu okuyarak komşusuna da faydası dokunur. Adamın biri her namazda bu sûreyi okurdu. Müslümanlar onun bunu yapmasını hoş bulmadılar ve bunu Allah Resûlü'ne (sallallahü aleyhi ve sellem) de söylediler. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) adama: "Neden her namazda bu sûreyi okuyorsun?" diye sorunca, adam: "Çünkü bu sûreyi seviyorum" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Sûreye olan bu sevgin seni Cennete sokacaktır" buyurdu. Bir gece Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabaha kadar bu sûreyi tekrarlayıp durdu. İbn Ebî Âsim, Taberânî ve Ebû Nuaym Delâil'de Muhammed b. Hamza b. Yusuf b. Abdillah b. Selâm'dan, o da babasından bildirir: Abdullah b. Selâm, Yahudi bilginlerine: "Atam İbrahim'in mescidine (Kâbe'ye) gideceğim" dedi ve Mekke'de bulunan Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gitti. Allah Resûlü Minâ'daydı ve ashâb da etrafında toplanmıştı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu görünce: "Abdullah b. Selâm sen misin?" diye sordu. Abdullah: "Evet, benim" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yaklaş" buyurdu. Abdullah yaklaşınca Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah aşkına söyle! Tevrat'ta Allah'ın Resûlü olduğumun ifade edildiğini görmüyor musun?" diye sordu. Abdullah: "Bize Rabbini anlat" deyince, Cebrâil: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" mealindeki İhlâs Sûresi'ni indirdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sûreyi ona okuyunca, Abdullah: "Allah'tan başka ilah olmadığına, senin de Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet ederim" diyerek Müslüman oldu. Daha sonra Medine'ye döndü ve Müslümanlığını gizli tuttu. İbn Ebî Hâtim, İbn Adiy ve Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta İbn Abbâs'tan bildirir: İçlerinde Ka'bu'l-Eşref ve Huyey b. Ahtab gibilerinin bulunduğu bir grup Yahudi, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Ey Muhammed! Seni peygamber olarak gönderen Rabbini bize tanıt" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetlerini indirdi. Taberânî Sünne'de Dahhâk'tan bildirir: Yahudiler: "Ey Muhammed! Bize Rabbini tanıt" dediklerinde, Yüce Allah: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir" âyetlerini indirdi. Yahudiler: "Bir olmasını anladık da, Samed ne demektir?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "İçi, boşluğu olmayandır" buyurdu. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Saîd b. Cübeyr'den bildirir: Yahudilerden bir grup Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: "Ey Muhammed! Tüm mahlukatı Allah yarattı. Peki, Allah'ı kim yarattı?" dediler. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara öyle bir kızdı ki kızgınlığından yüzünün rengi bile değişti. Sonra Allah için onlara sert bir şekilde çıkıştı. Ancak Cebrâil geldi ve: "Sakin ol!" diyerek onu sakinleştirmeye çalıştı. Yahudilerin bu sorularına cevap olarak da Yüce Allah'tan: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetlerini getirdi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) nazil olan bu âyetleri okuyunca, Yahudiler: "Bize Rabbini anlat nasıl bir şeydir? Kolları, pazuları nasıldır?" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sözlerine öncekinden daha fazla kıdı ve yine sert bir şekilde onlara çıkıştı. Yine Cebrail gelip aynı şekilde onu sakinleştirdi ve bu söylediklerine cevap mahiyetinde: "Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir" âyetini getirdi. Abdurrezzâk, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Katâde'den bildirir: Yahudilerden bir grup Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldiler ve: "Ey Muhammed! Bize Rabbini tanıt, nesebinden bahset" dediler. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara ne tür bir cevap vereceğini bilemedi. Sonrasında: "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetleri nazil oldu. Ebû Ubeyd Fadâil'de, Ahmed, Nesâî Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle'de, İbn Menî', Muhammed b. Nasr, İbn Merdûye ve Diyâ'nın el-Muhtâre'de Ubey b. Ka'b'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Süresi'ni okuyan kişi, Kur'ân'ın üçte birini okumuş gibi olur" buyurmuştur. İbnu'd-Durays, Bezzâr, Semmûye Fevâid'de ve Beyhakî'nin Şuabu'l- îman'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Süresi'ni iki yüz defa okuyan kişinin iki yüz yıllık günahları bağışlanır" buyurmuştur. Ahmed, Tirmizî, İbnu'd-Durays ve Beyhakî Sünen'de Enes'ten bildirir: Adamın biri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve: "Ben İhlâs Süresi'ni çok seviyorum" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ona olan bu sevgin seni Cennete sokacaktır" buyurdu. İbnu'd-Durays, Ebû Ya'lâ ve İbnu'l-Enbârî Mesâhif de Enes'ten bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Biriniz bir gecede İhlâs Süresi'ni üç defa okuyamaz mı? Zira bu süre'yi okumak Kur'ân'ın üçte birini okumaya denktir. " Muhammed b. Nasr es-Salât'ta ve Ebû Ya'lâ'nın Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni elli defa okuyan kişinin elli yıllık günahları bağışlanır" buyurmuştur. Tirmizî, Muhammed b. Nasr, Ebû Ya'lâ, İbn Adiy ve Beyhakî'nin Şuabu'l- îman'da Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, her gün iki yüz defa İhlâs Sûresi'ni okuyan kişiye bin beş yüz iyilik sevabı yazar ve başkasına olan borçları dışında elli yıllık günahlarını siler. " Tirmizî, İbn Adiy ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Uyumak için yatağına giren kişi, sağ tarafına uzanıp İhlâs Sûresi'ni yüz defa okuduğu zaman kıyamet gününde Yüce Allah ona: «Ey kulum! Sağından Cennete gir» buyurur." İbn Sa'd, İbnu'd-Durays, Ebû Ya'lâ ve Beyhakî Delâil'de Enes'ten bildirir: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Şam'da iken Cebrail indi ve: "Ey Muhammed! Muâviye b. Muâviye el-Müzenî vefat etti. Cenaze namazını kılmak ister misin?" diye sordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet" buyurunca, Cebrail kanatlarını çırptı. Kanat çırpınca ne varsa saygıdan yere yapıştı ve Muâviye'nin naaşı Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) göreceği şekilde göğe yükseldi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun namazını kıldıktan sonra Cebrail'e: "Muâviye'nin bu değeri nereden geliyor? Zira benimle birlikte her birinde altı yüz bin melek bulunan iki saf melek de namaz kıldı" buyurunca, Cebrâil: "İhlâs Sûresi'ni okuyarak. Zira Muâviye ayaktayken, otururken, uzanmışken, gelirken giderken, yatarken hep bu sûreyi okurdu" karşılığını verdi. İbn Sa'd, İbun'd-Durays ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da başka bir kanalla Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Tebuk'teydik. Bir sabah Güneş öyle parlak ve ışıklı bir şekilde doğdu ki daha önce böyle doğduğunu görmüş değildik. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) de onun bu kadar ışıklı ve parlak bir şekilde doğuşunu hayretle izlerken Cebrâil yanına geldi. Cebrail'e: "Neden Güneş daha önce hiç görmediğim bir şekilde bu kadar aydınlık, ışıklı ve parlak doğdu?" diye sorunca, Cebrail: "Çünkü bugün Medine'de Muâviye b. Muâviye el-Leysî vefat etti. Yüce Allah da cenaze namazını kılmak üzere yetmiş bin melek gönderdi" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Cebrâil! Bunun sebebi nedir?" diye sorunca, Cebrail: "Çünkü İhlâs Süresi'ni çokça okurdu. Ayakta, otururken, yürürken, gece, gündüz her zaman bu sûreyi okurdu. Siz de bu sûreyi çokça okuyun. Zira Rabbinizi anlatan bir sûredir. Yüce Allah bu sûreyi elli defa okuyan kişinin derecesini elli bin derece yükseltir, elli bin günahını siler ve kendisine elli bin iyilik sevabı yazar. Daha fazla okuyana da daha fazlasını verir" karşılığını verdi. Sonra Cebrail: "Yeryüzünü senin için dürüp de onun namazını kılmak ister misin?" diye sorunca, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet!" karşılığını verdi ve onun namazını kıldı. İbn Adiy ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İhlâs Süresi'ni iki yüz defa okuyan kişinin, şayet haksız yere kan dökmemişse, başkasının malına el uzatmamışsa, zinaya bulaşmamışsa ve içki de içmemişse elli yıllık günahları silinir. " İbn Adiy ve Beyhakî'nin Enes'ten bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim ihlâs Süresi'ni namazda olduğu gibi abdestli bir şekilde ve Fâtiha Süres'iyle başlamak suretiyle yüz defa okursa Yüce Allah okuduğu her bir harfe karşılık ona on iyilik sevabı yazar, on günahını siler, derecesini on derece yükseltir, Cennette ona yüz köşk inşa eder ve Kur'ân'ı otuz üç defa okumuş gibi olur. Bu sûreyi okumak kişiyi şirkten berî kılar. Melekleri yanına getirirken şeytanı kaçırıp uzaklaştırır. Arş'ın etrafında da okuyanı hatırlatan öyle bir yankısı olur ki sonunda Yüce Allah dönüp sesin sahibine bakar. Yüce Allah da bir kula nazar ettiği zaman artık onu asla cezalandırmaz. " Ebû Ya'lâ, Ebû Nuaym ve Hasan b. Süfyân, Câbir b. Abdillah'tan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Üç şey var ki kıyamet gününde kişi Allah'ın huzuruna imanla birlikte bunlarla çıktığı zaman Cennete istediği kapıdan girer ve dilediği kadar huriyle evlendirilir. Bunlardan biri kişinin katilini affetmesidir. Diğeri bir borcu gizli bir şekilde ödemesidir. Üçüncüsü de her farz namazın ardından on defa İhlâs Sûresi'ni okumasıdır." Ebû Bekr: "Yâ Resûlallah! Peki ya bu üç şeyden sadece biri ile çıkarsa?" diye sorunca, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bunlardan biriyle de çıkarsa aynı şey geçerlidir" buyurdu. Taberânî'nin M. el-Evsat'ta -içinde meçhul ravi bulunan bir senedle- Câbir b. Abdillah'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Günde beş defa İhlâs Sûresi'ni okuyan kişiye kıyamet gününde henüz kabrindeyken: «Ey Allah'ı öven kişi! Kalk ve Cennete gir!» diye seslenilir. " Bezzâr'ın Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurmuştur. İbn Adiy ve Ebû Nuaym'ın Hilye'de Câbir'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yemeğe başlarken Besmele çekmeyi unutan kişi, yemekten sonra İhlâs Sûresi'ni okusun" buyurmuştur. Taberânî'nin Cerîr el-Becelî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evine girerken İhlâs Sûresi'ni okuyan kişi, o evin ahalisi ile komşularından fakirliği uzaklaştırır" buyurmuştur. Bezzâr ve Taberânî'nin M.es-Sağîr'de Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İhlâs Sûresi'ni okuyan kişi Kur'ân'ın üçte birini okumuş gibi olur. Kâfirûn Sûresi'ni okuyan kişi de Kur'ân'ın dörtte birini okumuş gibi olur." Taberânî M. el-Evsat'ta ve Ebû Nuyam'ın Hilye'de -zayıf bir senedle- Abdullah b. eş-Şihhîr'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi ölümü ile sonuçlanan hastalığı sırasında İhlâs Sûresi'ni okuduğu zaman kabrinde azaba maruz kalmaz. Kabrin sıkıştırmasından emin olur. Kıyamet gününde de melekler elleriyle onu taşıyıp Suat'tan geçirirler ve Cennete koyarlar. " Ebû Ubeyd'in Fadâil'de İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "thlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurmuştur. İbnu'd-Durays, Taberânî M. el-Evsat'ta ve İbn Merdûye, İbn Ömer'den bildirir: Bir yolculuk sırasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize sabah namazını kıldırdı. Birinci rekatta İhlâs Sûresi'ni, ikinci rekatta da Kâfirûn Sûresi'ni okudu. Selam verip namazı bitirince de: "Sizlere Kur'ân'ın üçte biri ile dörtte birini okudum" buyurdu. Taberânî, Ebû Umâme'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebuk'te iken Cebrail geldi ve: "Ey Muhammed! Muâviye b. Muâviye el-Müzenî'nin cenaze namazını kıl" dedi. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) öne çıkınca Cebrail semadan yetmiş bin melekle birlikte indi ve sağ kanadını dağların üzerine koydu. Dağlar boyun eğerek yere kapandı. Sol kanadını yerlere koyunca yerler de boyun eğdi ve Mekke ile Medine Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) önünde belirdi. Sonrasında Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cebrail ve diğer melekler Muâviye'nin namazını kıldılar. Namaz bittikten sonra Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Cebrail! Muâviye b. Muâviye el-Müzenî bu dereceye nasıl ulaştı?" diye sordu. Cebrail: "Ayaktayken, otururken, binek üzerindeylen veya yürürken (daima) İhlâs Sûresi'ni okuyarak" karşılığını verdi. İbnu'd-Durays, Saîd b. el-Müseyyeb'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbından Muâviye b. Muâviye adında biri vardı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile hasta ve rahatsız bir şekilde Tebuk savaşına çıktı. O gün boyunca yol aldıktan sonra Cebrail yanına geldi ve: "Muâviye b. Muâviye vefat etti" dedi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun vefatına üzülünce Cebrail: "Kabrini sana göstermemi ister misin?" diye sordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Evet!" karşılığını verince, Cebrail kanismiyle yere vurdu. Kanadını yere vurmasıyla ne kadar dağ varsa çöküp yere kapandı ve Muâviye'nin kabri göründü. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun kabrine bakınca Cebrail: "Ey Muhammed! Onun namazını kılmak ister misin?" diye sordu. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Vallahi kılmak isterim ey Cebrail!" karşılığını verince Cebrail, Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) taşıyıp Muâviye'nin mezarının yanına koydu. Namazını kılmak için Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekbîr getirdi. Cebrail sağa tarafında dururken yetmiş bin melek de arkalarında saf tutmuştu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) cenaze namazını kılıp bitirdikten sonra: "Ey Cebrail! Muâviye'yi Allah katında bu makama ulaştıran nedir?" diye sordu. Cebrail şu karşılığı verdi: "İhlâs Sûresi'ni okuyarak. Muâviye bu sûreyi ayakta iken, otururken, yürürken, uyurken devamlı olarak okurdu. Ümmetinden yana ben de endişe ediyordum, ancak bu sûre indirilince bu endişem gitti." Taberânî'nin Ebû Umâme'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Her farz namazın ardından Âyetul-Kürsî ile İhlâs Sûresi'ni okuyan kişinin Cennete girmesi ile arasında ölmesi dışında bir engel kalmaz." İbnu'n-Neccâr Târihu Bağdâd'da hadis uyduranlardan biri olan Muşâci' b. Amr vasıtasıyla Yezîd er-Rakkâşî'den, o da Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Cebrail en güzel suretiyle, gülen ve sevinç içinde olan bir yüzle yanıma geldi ve şöyle dedi: «Ey Muhammed! Yüceler yücesi olan Allah sana selam gönderdi ve şöyle buyurdu: "Her şeyin bir nesebi vardır. Benim nesebim de İhlâs Sûresi ndedir. Ümmetinden hayatı boyunca İhlâs Sûresi'ni bin defa okumuş olarak huzuruma çıkan kişiyi sancağımın altında ve Arş'ımın yanında tutarım. Cezalandırılmayı hakeden yetmiş kişiye onu şefaatçi kılarım. Şayet: "Her canlı ölümü tadacaktır..." diyerek ölümü herkese kılmasaydım onun ruhunu almazdım."» İbnu'n-Neccâr'ın Târih'de Hazret-i Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi yolculuğa çıkmak üzere evinin kapısını açarken on bir defa İhlâs Sûresi'ni okuduğu zaman yolculuğundan dönene kadar Yüce Allah onu korur." İbnu'n-Neccâr'ın Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi akşam namazının farzından sonra kimseyle konuşmadan iki rekat kılıp da birinci rekatta Fâtiha ile Kâfirûn Sûresi'ni, ikinci rekatta da Fâtiha ile İhlâs Sûresi'ni okursa yılanın deri değiştirirken eski derisinden çıkıp kurtulması gibi günahlarından çıkıp kurtulur." İbnu's-Sünnî'nin Amelu Yevm ve Leyle'de Hazret-i Âişe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah Cuma namazından sonra İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini yedişer defa okuyan kişiyi diğer Cumaya kadar kötülüklerden korur. " Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî Fadâilu Kul Huvallahu Ahad'da İshâk b. Abdillah b. Ebî Ferve'den bildirir: Bize bildirilene göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni okuyan kişi, Kur'ân'ın üçte birini okumuş gibi olur. On defa okuyan kişiye ise Yüce Allah Cennette bir köşk inşa eder" buyurdu. Ebû Bekr: "Yâ Resûlallah! O zaman biz de daha fazla okuruz" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) iki defa: "Yüce Allah isteyebileceğinizden daha fazla ve daha güzelini vermeye kadirdir" buyurdu. Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "ihlâs Sûresi'ni okuyan kişi, Kur'ân'ın üçte birini okumuş gibi olur. İhlâs Sûresi'ni iki defa okuyan Kur'ân'ın üçte ikisini okumuş gibi olur. İhlâs Süresi'ni üç defa okuyan kişi Kur'ân'ın tümünü okumuş gibi olur." Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî, Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İhlâs Süresi'ni bir defa okuyan kişiye bereket ihsan edilir. İki defa okuyan kişinin hem kendisine, hem de ailesine bereket ihsan edilir. Üç defa okuyan kişinin hem kendisine hem ailesine hem de komşularına bereketler ihsan edilir. On iki defa okuyan kişiye Cennette on iki köşk inşa edilir. Yirmi defa okuyan kişi kıyamet gününde şu şekilde peygamberlerle birlikte gelir." Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) kıyamet gününde peygamberlerle gelişini ve onlara yakınlığını göstermek için orta parmağı ile işaret parmağını birleştirdikten sonra şöyle devam etti: "Bu sûreyi yüz defa okuyan kişinin borcu ve haksız yere döktüğü kanın günahları dışında yirmi beş yıllık günahları bağışlanır. İki yüz defa okuyan kişinin elli yıllık günahları bağışlanır. Dört yüz defa okuyan kişiye, atıyla birlikte kanı dökülüp öldürülen dört yüz şehit sevabı verilir. Kişi bu sûreyi bin defa okuduğu zaman ise Cennetteki mekanını görmeden veya bu mekan ona gösterilmeden ölmez." Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin Nu'rrıân b. Beşîr'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İhlâs Süresi'ni okuyan kişi, Kur'ân'ın üçte birini okumuş gibi olur. İhlâs Süresi'ni iki defa okuyan, Kur'ân'ın üçte ikisini okumuş gibi olur. İhlâs Süresi'ni üç defa okuyan kişi, Kur'ân'ın tümünü ezberinden okumuş gibi olur. " Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin Enes'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişinin İhlâs Süresi'ni bin defa okuması Allah katında, bin atı eyeri ve dizginleriyle birlikte Allah yolunda savaşmak üzere hazırlamaktan daha sevimlidir. " Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin bildirdiğine göre Ka'bu'l-Ahbâr: "Yüce Allah İhlâs Sûresi'ni okuyan kişinin etini (bedenini) Cehennem ateşine haram kılar" demiştir. Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin bildirdiğine göre Ka'bu'l-Ahbâr şöyle demiştir: "Üç kişi Cennette istedikleri yerlerde otururlar. Bunlardan biri şehit olan kişidir. Diğeri her gün İhlâs Sûrresi'ni iki yüz defa okuyan kişidir... " Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin bildirdiğine göre Ka'bu'l-Ahbâr şöyle demiştir: "Gece veya gündüz vakti İhlâs Sûresi ile Âyetul-Kürsî'yi onar defa okumayı âdet haline getirenler Yüce Allah'ın büyük rızasına nail olurlar. Kıyamet gününde Allah'ın peygamberleriyle birlikte olur ve şeytandan korunurlar." Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin Dînâr vasıtasıyla Enes'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İhlâs Sûresi'ni yirmi bir bin defa okuyan kişi nefsini (ateşe girmeye karşı) Allah'tan satın almış olur ve Allah'ın özel kullarından biri olur." Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin Nuaym vasıtasıyla Enes'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İhlâs Sûresi'ni otuz defa okuyan kişiye Yüce Allah Cehennemden kurtulduğuna ve kabir azabı ile kıyamet gününün dehşetinden emin olduğuna dair bir vesika yazar. " Hafız Ebû Muhammed b. Hasan b. Ahmed es-Semerkandî'nin Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, evine geldiği zaman Fatiha ile İhlâs sûrelerini okuyan kişiden fakirliği uzak tutar ve komşularına da ulaşacak şekilde evinin hayırlarını bol eyler." Hafız Ebü Muhammed b. Hasarı b. Ahmed es-Semerkandî, Ebû Bekr el- Berdîcî vasıtasıyla Ebû Zur'a ile Ebû Hâtim'den, onlar da güvenilir birisi olan İsa b. Ebî Fâtıma'dan bildirir: Mâlik b. Enes'in şöyle dediğini işittim: "Çanlar çaldığı zaman Yüce Allah öyle bir öfkelenir ki melekler yeryüzüne inip dört bir tarafa dağılırlar ve Yüce Allah'ın öfkesi dinene kadar da İhlâs Sûresi'ni okurlar." Humeyd b. Zencûye, Bezzâr, İbnu'd-Durays ve Semmûye'nin Fevâid'de Enes'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni iki yüz defa okuyan kişinin iki yüz yıllık günahları bağışlanır" buyurmuştur. İbrahim b. Muhammed el-Hiyârî Fevâid'de ve Rafiî'nin Huzeyfe'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni bin defa okuyan kişi nefsini (ateşe girmeye karşı) Allah'tan satın almış olur" buyurmuştur. İbnu'n-Neccâr'ın Târih'de Ka'b b. Ucre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Gece veya gündüz vakti üç defa Ilılâs Sûresi'ni okuyan kişi Kur'ân'ın tümünü okumuş gibi olur" buyurmuştur. Ebu'ş-Şeyh'in İbn Ömer'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Arafe akşamı İhlâs Sûresi'ni bin defa okuyan kişiye dilediği şeyi Yüce Allah verir" buyurmuştur. Humeyd b. Zencûye, Hâlid b. Zeyd'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni on bir defa okuyan kişiye Yüce Allah Cennette bir köşk inşa eder" buyurdu. Hazret-iÖmer: "Yâ Resûlallah! Vallahi biz de (daha fazla okuyup) daha fazla köşk ediniriz" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah isteyebileceğinizden daha fazla ve daha güzelini vermeye kadirdir" buyurdu. Buhârî, Müslim, Nesâî ve Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta Hazret-i Âişe'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamın komutasında bir müfreze gönderdi. Komutanları askerlere namazı kıldırırken kıraatini hep İhlâs Sûresi'yle bitiriyordu. Müfreze dönüşü askerler komutanın bu yaptığını Allah Resûlü'ne (sallallahü aleyhi ve sellem) aktardılar. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ona sorun, neden öyle bir şey yapmış" buyurunca, sordular. Adam: "Rahmân olan Allah'ın sıfatlarını anlatan bir sûre olduğu için onu okumayı seviyorum" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah'ın da onu sevdiğini adama söyleyin" buyurdu. İbnu'd-Durays, Rabî' b. Huseym'den bildirir: "Yüce Allah'ın Kitâb'ında bir sûre var ki insanlar onu kısa bir sûre olarak görür, ancak ben büyük ve uzun bir sûre olarak görürüm. Sadece Allah'a has olan ve içine başka konuların karıştırılmadığı bir sûredir. Biriniz bu sûreyi okuduğu zaman yanında başka bir sûre daha okumasın. Zira bu sûre tek başına okununca da kişiye yeterli gelir." İbnu'd-Durays, Enes'ten bildirir: Adamın biri Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni çok seven bir kardeşim var" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "O zaman kardeşini Cennetle müjdele'" buyurdu. Abdurrezzâk, İbn Ebî Şeybe, İbn Mâce, İbnu'd-Durays, İbn Hibbân ve Hâkim, Büreyde'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Mescid'e el ele girdik. İçerde namaz kılan ve namazında: "Allahım! Senden başka ilah olmamaması adına, bir, tek, samed, doğurmayan, doğmayan, hiçbir dengi bulunmayan biri olman adına senden (hayırlar) diliyorum" şeklinde dua eden bir adamla karşılaştık. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu işitince: "Bu adam Yüce Allah'a, kendisiyle bir şey istenildiğinde veren, kendisiyle dua edildiğinde kabul gören îsm-i Azam'ıyla dua etti" buyurdu. İbnu'd-Durays'ın bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "İhlâs Sûresi'ni iki yüz defa okuyan kişiye beş yüz yıllık ibadet sevabı verilir" demiştir. Dârakutnî el-Efrâd ile Ğarâib'de ve Hatîb Târih'de Enes'ten bildirir: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir yerinden şikayet ettiği zaman kendi üzerine İhlâs Sûresi'ni okurdu." İbnu'n-Neccâr'ın Târih'de İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Her farz namazın ardından on defa îhlâs Sûresi'ni okuyan kişi, Yüce Allah'ın rıza ile mağfiretini haketmiş olur" buyurmuştur. Ebû Nuaym Hilye'de Hâlid b. Abdillah'ın azatlısı Ebû Ğâlib'den bildirir: Bir gece sabaha doğru İbn Ömer bana: "Ey Ebû Ğâlib! Sadece Kur'ân'ın üçte birini okuyacak olsan dahi kalkıp namaz kılmaz mısın?" dedi. Ben: "Sabah yaklaştı! Kur'ân'ın üçte birini nasıl yetiştireyim?" diye sorduğumda, İbn Ömer şu karşılığı verdi: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): «İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir» buyurdu." Ukaylî'nin Recâ el-Ğanevî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi'ni üç defa okuyan kişi, Kur'ân'ın tamamını okumuş gibi olur" buyurmuştur. İbn Asâkir'in Hazret-i Ali'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi sabah namazını kıldıktan sonra henüz hiçbir şey konuşmadan on defa İhlâs Sûresi'ni okursa o günü bir günaha bulaşmaz ve şeytanın şerrinden korunur. " Deylemî'nin -içinde ravi zayıf bir ravinin bulunduğu bir senedle- Berâ b. Âzib'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi sabah namazını kıldıktan sonra henüz kimseyle bir şey konuşmadan yüz defa İhlâs Sûresi'ni okursa o günü kendisine elli sıddîk kişinin ameli kadar bir amel yazılır." İbn Asâkir, Hazret-i Ali'den bildirir: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Fâtıma'yı benimle evlendirdiği zaman su istedi. Eve benimle birlikte girdikten sonra ağzına aldığı suyu yan taraflarım ile sırtıma doğru tükürdü. Sonra İhlâs Sûresi ile Muavvizeteyn'i (Felak ile Nâs sûrelerini) okuyarak Allah'tan himayemizi diledi." Beyhakî Şuabu'l-îman'da İbn Abbâs'tan bildirir: "İki rekat namaz kılıp da bu namazda otuz defa İhlâs Süresi'ni okuyan kişiye Yüce Allah Cennette altından bin köşk inşa eder. Namaz dışında okuyan kişiye ise Yüce Allah Cennette yüz köşk inşa eder. Kişi bunu evine ailesinin yanına girdiği zaman okuduğunda hem ailesi, hem de komşuları hayırlara nail olurlar." Ahmed, Abdullah b. Amr'dan bildirir: Ebû Eyyûb bir mecliste: "Geceleri namaza kalkıp Kur'ân'ın üçte birini okuyamaz mısınız?" diye sordu. Oradakiler: "Bunu kim yapabilir ki?" dediklerinde, Ebû Eyyûb: "İhlâs Süresi'ni okumak, Kur'ân'ın üçte birini okumaya denktir" karşılığını verdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip de Ebû Eyyyûb'un bu dediğini işitince: "Ebû Eyyûb doğru söylüyor" buyurdu. İbnu'd-Durays, Bezzâr, Muhammed b. Nasr ve Taberânî -sahih bir senedle- İbn Mes'ûd'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biriniz her gece Kur'ân'ın üçte birini okuyamaz mı?" buyurdu. Ashâb: "Kişinin buna gücü yeter mi ki?" diye sorduklarında, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Tabi ki olur! İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir" karşılığını verdi. Ahmed, Taberânî, İbnu's-Sünnî -zayıf bir senedle- Muâz b. Enes'ten bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Süresi'ni sonuna kadar on defa okuyan kişiye Yüce Allah Cennette bir köşk inşa eder" buyurdu. Ebû Bekr: "Yâ Resûlallah! O zaman biz de daha fazla okuruz" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Yüce Allah isteyebileceğinizden daha fazla ve daha güzelini vermeye kadirdir" buyurdu. Saîd b. Mansûr ve İbn Merdûye, Muâz b. Cebel'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Tebuk gazvesine çıkmıştık. Konakladığımız bir yerde bize sabah namazını kıldırdı. Bu namazın ilk rekatında Fâtîha ile İhlâs sûrelerini, İkinci rekatında ise Fâtiha ile Felak sûrelerini okudu. Selam verip namazı bitirdiğinde de: "Kişi namazda bu iki sûreden daha etkili ve güzelini okuyamaz" buyurdu. Muhammed b. Nasr ve Taberânî'nin -ceyyid bir senedle- Muâz b. Cebel'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurmuştur. Ebû Ubeyd, Ahmed, Buhârî Târih'de, Tirmizî, Nesâî, İbnu'd-Durays ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Ebû Eyyüb el-Ensârî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biriniz bir gecede Kur'ân'ın üçte birini okuyamaz mı?" diye sordu. Ancak bunun onlara ağır geldiğini ve bundan dolayı sıkıldıklarını görünce: "Bir gecede İhlâs Sûresi'ni okuyan kişi, o gecede Kur'ân'ın üçte birini okumuş demektir" buyurdu. Ahmed ve Taberânî, Ebû Umâme'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) İhlâs sûresi'ni okuyan bir adamla karşılaşınca: "Bu adam haketti" veya: "Bu adam Cenneti haketti" buyurdu. Ebû Ubeyd, Ahmed, Müslim, İbnu'd-Durays ve Nesâî, Ebu'd-Derdâ'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biriniz bir gecede Kur'ân'ın üçtebirini okuyamaz mı?" diye sorunca, ashâb: "Buna gücümüz yetmez, aciz kalırız" dediler. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah Kur'ân'ı üç bölüme ayırdı. İhlâs Sûresi de bu üç bölümden birine denktir" buyurdu. Mâlik, Ahmed, Buhârî, Ebû Dâvud, Nesâî, İbnu'd-Durays ve Beyhakî Sünen'de Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Gece vakti bir adamın İhlâs Süresi'ni okuduğunu ve devamlı olarak bunu tekrarlayıp durduğunu işittim. Sabah olunca Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip bunu aktardım. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki İhlâs Sûresi Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurdu. Ahmed, Buhârî ve İbnu'd-Durays, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Biriniz bir gecede Kur'ân'ın üçtebirini okuyamaz mı?" diye sorunca, bu kadarını okumak ashaba ağır geldi ve: "Buna hangimizin gücü yeter ki?" dediler. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurdu. Ahmed, Ebû Saîd el-Hudrî'den bildirir: Katâde b. en-Nu'mân bir gece sabaha kadar İhlâs Süresi'ni okuyup durdu. Bu yaptığı Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) aktarılınca: "Canım elinde olana yemin olsun ki İhlâs Sûresi Kur'ân'ın yarısı veya üçte birine denktir" buyurdu. Beyhakî Sünen'de Ebû Saîd el-Hudrî vasıtasıyla bildirir: Katâde b. en- Nu'mân'ın bana bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında adamın biri gece boyu İhlâs Süresi'ni okuyup durdu. Yanında başka bir şey okumadan da sabahı etti. Sabah olduğunda bu yaptığını Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) aktardık. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu sure Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurdu. Ebû Ubeyd, Ahmed, Nesâî, İbn Mâce ve İbnu'd-Durays'ın İbn Mes'ûd'dan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurmuştur. Mâlik, Humeyd b. Zencûye, Tirmizî, Nesâî, İbnu'l-Enbârî Mesâhif'de, Hâkim ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile yürürken adamın birinin İhlâs Sûresi'ni okuduğunu işitti ve: "Vacip oldu!" buyurdu. "Vacip olan nedir?" diye sorduğumda: "Cennetl" karşılığını verdi. Müslim, Tirmizî, İbnu'd-Durays ve İbnu'l-Enbârî, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Toplanın! Sizlere Kur'ân'ın üçte birini okuyacağım" buyurunca, ashab bir araya toplandı. Sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıkıp İhlâs Sûresi'ni okudu ve: "Bu sûre, Kur'ân'ın üçte birine denktir" buyurdu. Taberânî'nin M. el-Evsat'ta -zayıf bir senedle- Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İhlâs Sûresi'ni on defa okuyan kişiye Cennette bir köşk inşa edilir. Yirmi defa okuyana iki, otuz defa okuyana ise üç köşk inşa edilir. " Taberânî M.es-Sağîr'de ve Beyhakî'nin Şuabu'l-îman'da Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Sabah namazından sonra İhlâs Sûresi'ni on iki defa okuyan kişi, Kur'ân'ı dört defa okumuş gibi olur ve Allah'tan sakındığı sürece o günü yeryüzünde ondan daha üstünü olmaz." Ahmed, Nesâî, İbnu'd-Durays, Taberânî M. el-Evsat'ta ve Beyhakî-sahih bir senedle- Ukbe b. Ebî Muayt'ın kızı Ümmü Gülsüm'den bildirir: Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) İhlâs Sûresi sorulunca: "Kur'ân'ın üçte biridir veya üçte birine denktir" buyurdu. Saîd b. Mansûr, Muhammed b. el-Münkedir'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamın İhlâs Sûresi'ni düzgün ve güzel bir şekilde okuduğunu işitince ona: "(Allah'tan) İste! İstediğin sana verilecektir!" buyurdu. Saîd b. Mansûr ve İbnu'd-Durays, Hazret-i Ali'den bildirir: "Kişi sabah namazının ardından on defa İhlâs Sûresi'ni okuduğu zaman şeytan çalışıp çabalasa da o günü günaha bulaşmaz." Saîd b. Mansûr ve İbnu'd-Durays, İbn Abbâs'tan bildirir: "Yüce Allah, yatsı namazından sonra iki rekat (nafile) kılıp da her bir rekatında Fâtiha Sûresi'nden sonra on defa İhlâs Sûresi'ni okuyan kişiye Cennette herkesin görebileceği iki köşk inşa eder." İbnu'd-Durays'ın Enes b. Mâlik'ten bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, yatsı namazından sonra iki rekat (nafile) kılıp da her bir rekatında Fâtiha Sûresi'nden sonra yirmi defa İhlâs Sûresi'ni okuyan kişiye Cennette herkesin görebileceği iki köşk inşa eder." Saîd b. Mansûr ve İbnu'd-Durays, İbn Abbâs'tan bildirir: "Yüce Allah, her bir rekatında elli defa olmak üzere dört rekatta iki yüz defa İhlâs Sûresi'ni okuyan kişinin ellisi geçmişten, ellisi de gelecekten olmak üzere yüz senelik günahını bağışlar." İbn Ebî Şeybe, Buhârî, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, Hazret-i Âişe'den bildirir: "Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatağına girdiği zaman ellerini yan yana getirip İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okur ve avuç içlerine üflerdi. Sonra avuçlarını başından başlamak üzere yüzüne ve bedeninde ellerinin uzanabildiği her yere sürerdi. Bunu üç defa tekrar ederdi." İbn Sa'd, Abd b. Humeyd, Ebû Dâvud, Tirmizî, Nesâî, Abdullah b. Ahmed Zühd'e zevâidinde, Abdullah b. Hubeyb'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana: "Sabah ile akşam vakitlerinde üçer defa İhlâs Sûresi ile Muavvizeteyn'i (Felak ve Nâs sûrelerini) okursan bunlar her şeye karşı sana yeterli olur" buyurdu. Ahmed, Ukbe b. Âmir'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Ey Ukbe b. Âmir! Tevrat'ta, İncil'de, Zebur'da ve değerli Furkân (Kur'ân)da indirilen en hayırlı üç sûreyi öğreteyim mi?" diye sorunca, ben: "Allah beni sana feda kılsın! Tabi ki öğret" dedim. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuttu ve: "Ey Ukbe! Bu üç sûreyi unutma ve bunları okumadan sakın uyuma!" buyurdu. Nesâî, Bezzâr ve İbn Merdûye -sahih bir senedle- Abdullah b. Uneys el- Eslemî'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini göğsüme koydu ve: "Söyle!" buyurdu. Ancak ne diyeceğimi bilemedim. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "«O Allah birdir» de" buyurdu. (İhlâs Sûresi'ni okuduktan) sonra: "«Yarattığı şeylerin şerrinden ağaran sabahın Rabbine sığınırım» de" buyurdu. Felak Sûresi'ni de sonuna kadar okudum. Sonra: "İnsanların Rabbine sığınırım" de" buyurunca Nâs Sûresi'ni sonuna kadar okudum. Bitirdikten sonra Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bu şekilde Allah'a sığın! Kişi bunlardan daha iyi bir şeyle Allah'a sığınamaz" buyurdu. İbn Merdûye ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Hazret-i Ali'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gece namaz kılarken elini yere koyunca onu akreb soktu. Bunun üzerine ayakkabısını alıp akrebi öldürdü. Namazı bitirince de: "Allah akrebi kahretsin! Peygamber olsun başkası olsun namaz kılan kişiyi rahat bırakmıyor!" buyurdu. Sonrasında tuz ile su istedi. Getirilen tuz ile suyu bir kap içinde karıştırdıktan sonra parmağına, akrebin soktuğu yere Muavvizeteyn'i (Felak ile Nâs sûrelerini) okuyarak döküp sürmeye başladı." Başka bir lafızda şöyle geçer: "Tuzlu suyu İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak parmağına, sokulan yere sürmeye başladı." Taberânî ve Bağavî -zayıf bir senedle- Necâşi'nin kızkardeşinin oğlu olan ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hizmetinde bulunan İbnü'd-Deylemî'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Yüce Allah, namazda veya namaz dışında İhlâs Sûresi'ni yüz defa okuyan kişiye Cehennem ateşinden kurtulduğuna dair bir belge yazar" buyurmuştur. Hâkim ve Beyhakî Şuabu'l-îman'da Ebû Hureyre'den bildirir: "İçinizden hiç kimse Kur'ân'ın üçte birini okumadan uyumasın" buyurdu. Ashâb: "Yâ Resûlallah! Uyumadan Kur'ân'ın üçte birini okumaya hangimizin gücü yeter ki?" deyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Uyumadan önce İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okumaya gücünüz yetmez mi?" buyurdu. İbn Merdûye'nin -oldukça zayıf bir senedle- İbn Abbâs'tan bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi uyumak için yatağına girince üçer defa İhlâs Sûresi ile Muavvizeteyn'i (Felak ile Nâs sûrelerini) okuduğu zaman şayet o gece ölürse şehit olarak ölür. Hayatta kalırsa da günahları bağışlanmış olarak yaşar." Hakîm et-Tirmizî Nevâdiru'l-Usûl'de Osman b. Affân'dan bildirir: Hastalandığım zaman Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyaretime geldi. Yanıma girdiğinde yedi defa: "İçinde bulunduğun durumun şerrinden seni, tek ve samed olan, doğurmayan ve doğmayan, hiçbir dengi olmayan Allah korusun" diye dua etti. Kalkıp gitmek istediği zaman da: "Ey Osman! Bunlarla Allah'a sığın! Zira kişi bundan daha hayırlı bir şeyle Allah'a sığınamaz" buyurdu. Ebû Dâvud, Nesâî ve Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta Mihcen b. el-Edra'dan bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mescid'e girince namaz kılan ve teşehhüd ederken: "Allahım! Tek ve Samed, doğurmayan ve doğmayan, hiçbir dengi bulunmayan biri olman adına senden beni bağışlamanı istiyorum" diyen bir adamla karşılaşınca: "Bu adam bağışlandı! Bağışlandı! Bağışlandı!" buyurdu. Abdullah b. Ahmed Zühd'e zevâidinde ve İbnu'd-Durays, Hâlid b. Abdillah el-Kureşî'nin azatlısı Ebû Ğâlib'den bildirir: İbn Ömer Mekke'ye geldiği zaman yanımızda misafir olurdu. Misafir kaldığı süre içinde de gece namazına kalkardı. Bir gece sabaha doğru bana: "Ey Ebû Ğâlib! Sadece Kur'ân'ın üçte birini okuyacak olsan dahi kalkıp namaz kılmaz mısın?" dedi. Ben: "Sabah yaklaştı! Kur'ân'ın üçte birini nasıl yetiştireyim?" diye sorduğumda, İbn Ömer: "İhlâs Sûresi, Kur'ân'ın üçte birine denktir" dedi. İbnu'd-Durays, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İnsanlar sora sora sonunda: «Bizi Allah yarattı. Peki, Yüce Allah'ı kim yarattı?» diye sormaya başlarlar" buyurdu. Bir defasında ben otururken adamın biri geldi ve: "Bizi Allah yarattı. Peki, Yüce Allah'ı kim yarattı?" diye sordu. Ben de parmağımı kulağıma koyup: "Allah birdir. Samed'dir. Doğmamış ve doğurmamıştır. Hiç bir dengi de yoktur" dedim. Humeyd b. Zencûye Terğîb'de ve İbn Asâkir, Vâsile b. el-Eska'nın kızı Esmâ'dan bildirir: Babam sabah namazını kıldıktan sonra kıbleye doğru dönüp konuşmadan Güneş doğana kadar otururdu. Bazen bir ihtiyaçtan dolayı onunla konuşurdum, ancak o cevap vermezdi. Daha sonra: "Bu yaptığın nedir?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Kişi sabah namazını kıldıktan sonra hiç konuşmadan yüz defa İhlâs Süresi'ni okuduğu zaman her «De ki: O Allah birdir» deyişinde bir yıllık günahı bağışlanır." Taberânî M. el-Evsat'ta ve Deylemî'nin Müsnedu'l-Firdevs'te -zayıf bir senedle- Ebû Hureyre'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "İhlâs Sûresi Yüce Rabbimizin nesebini anlatır" buyurmuştur. Başka bir lafızda şu şekilde geçer: "Her şeyin bir nesebi vardır. Yüce Allah'ın nesebi de ihlâs Sûresi'ndedir. " Ebû Ubeyd, İbn Ebî Şeybe, İbnu'd-Durays ve Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta Ebû Bekr'in kızı Esmâ'dan bildirir: "Cuma namazını kıldıktan sonra yedişer defa İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyan kişi bir dahaki Cumaya kadar korunur." Humeyd b. Zencûye Fadâilu'l-A'mâl'de İbn Şihâb'dan bildirir: "Kişi Cuma namazını kılarken imam selam verir vermez hiç konuşmadan yedişer defa İhlâs ile Muavvizeteyn'i (Felak ile Nas sûrelerini) okuduğu zaman diğer Cumaya kadar kendini, malını ve çocuklarını korumaya almış olur." Saîd b. Mansûr Mekhûl'den bildirir: "Kişinin, Cuma namazını kıldıktan sonra hiç konuşmadan yedişer defa Fâtiha, Muavvizeteyn (Felak ile Nas sûreleri) ve İhlâs Sûresi'ni okuması diğer Cumaya kadar işlediği günahların kefareti olur ve kötülüklerden uzak tutulur." Deylemî'nin bildirdiğine göre Bekr el-Esedî, Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına gelmişti. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun fasih bir şekilde konuştuğunu görünce: "Vay sana ey Esedlil Bu kadar güzel konuşmanın yanında sen Kur'ân'ı da okudun mu?" diye sordu. Bekr: "Hayır! Ama bir şiir söyledim istersen dinle" dedi. Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem): "Oku" buyurunca, şöyle bir şiir okudu: "Düşmanlarını selamla ki kalplerini kazanasın En basit selamın bile bakarsın kinden bir delik kapatır Şayet yine kinlerini açığa vururlarsa sen de vur Kinlerini gizliden yaparlarsa çok da üzerine düşme Zira işitmen halinde belki gücüne gider de Arkandan söylediler mi söylenmemiş gibi olur. " Bunun üzerine Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem): "Bazı şiirlerde hikmetler vardır. Bazı ifadeler de büyüleyicidir" buyurdu. Daha sonra ona İhlâs Süresi'ni okuttu. Ancak Bekr: "De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir" âyetlerini okurken onlara: "Her an gözetlemektedir. Hiç kimse ondan kurtulacak değildir" ifadesini ekleyince, Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Olduğu gibi bırak ve ona ekleme yapma! Zira yeterince açık ve doyurucudur" buyurdu. Ebû Dâvud, İbnu's-Sünnî ve İbnu'l-Münzir, Ebû Hureyre'den bildirir: Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "İnsanların bazı sorgulamalara girişmeleri pek uzak değildir. Öyle ki kişi: «Tüm mahlükatı Allah yarattı, peki Allah'ı kim yarattı?» diye sormaya da başlar. Biriniz böyle diyen birini işittiği zaman: «O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur» desin sonra üç defa sol tarafına tükürüp Şeytan'dan Yüce Allah'a sığınsın." İbnu'l-Enbârî'nin bildirdiğine göre İbn Ömer, İhlâs Süresi'ni okurken "(=Allah birdir, Samed'dir)" lafzıyla okumuştur. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Mahâmilî Âmâl'de, Taberânî ve Ebu'ş-Şeyh'in Azame'de Bureyde'den bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) : "Samed, içi ve boşluğu olmayan demektir" buyurmuştur. İbn Ebî Âsim, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin el-Esmâ' ve's-Sifât'ta bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Samed, içi ve boşluğu olmayan demektir" demiştir. İbnu'l-Münzir ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbn Mes'ûd: "Samed, içi ve boşluğu olmayan demektir" demiştir. Başka bir lafızda: "Samed, iç organları olmayan demektir" şeklindedir. İbn Ebî Âsim, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Samed, yekpare olan, içi veya boşluğu bulunmayan demektir" demiştir. İbn Ebî Âsim ve İbn Cerîr, Hasan, Saîd b. Cübeyr, Dahhâk ile İkrime'den bunun aynısını bildirir. Saîd b. Mansûr, İbn Ebî Âsim, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Şa'bî "Samed" ifadesini açıklarken: "Bana bildirilene göre bu ifade, yemek yemeyen ve içecek içmeyen anlamındadır" demiştir. İbn Ebî Âsim, İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Saîd b. el- Müseyyeb: "Samed, içi ve iç organları olmayan demektir" demiştir. İbn Ebî Âsim, İbn Cerîr ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre İkrime: "Samed, içinden bir şey çıkmayan, doğmayan ve doğurmayan demektir" demiştir. Beyhakî'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Samed içinden bir şey çıkmayan demektir" demiştir. İbnu'l-Münzir, İbn Abbâs'tan bildirir: "Samed yekpare olan, yiyecek istemeyen demektir. Esed oğullarının ağıtçısı olan kadının: "Esed oğullarından Amr b. Mes'ûd ile yiyecek istemeyen efendinin Ölüm haberlerini haberci pek erken verdi" dediğini işitmez misiniz? Zira savaş zamanında bir şey yemezlerdi. Taberânî, Dahhâk b. Muzâhim'den bildirir: Nâfi' b. el-Ezrak, İbn Abbâs'a İhlâs Sûresini sorarken: "Allah'ın bir olmasını anladık ta samed olması ne demektir?" dedi. İbn Abbâs: "Bütün işlerde kendisine başvurulan, dayanılan kişi olmasıdır" karşılığını verdi. Nâfi': "Kur'ân Muhammed'e (sallallahü aleyhi ve sellem) nazil olmadan önce Araplar öyle bir ifadeyi bilir miydi?" diye sorunca, İbn Abbâs şu karşılığı verdi: "Evet, bilirlerdi. Esedli kadının: "Esed oğullarından Amr b. Mes'ûd ile samed olan efendinin Ölüm haberlerini haberci pek erken verdi" dediğini işitmez misiniz?"! İbnu'd-Durays, İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir, Ebu'l-Âliye'den bildirir: "Samed, doğmayan ve doğurmayan demektir. Zira doğan her bir şey sonunda ölür. Ölen her bir kişi de geride mirasçılar bırakır. Yüce Allah da ne ölür, ne de mirasçıları olur. "Onun hiçbir dengi yoktur." Onun benzeri veya kendisine denk olabilecek bir şey yoktur. Ne zatında, ne sıfatlarında ve ne de işlerinde benzeri yoktur." İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta Muhammed b. Ka'b'dan bildirir: "Samed; doğmayan, doğurmayan ve benzeri dengi olmayan demektir." İbn Ebî Hâtim, Rabî'den bunun aynısını bildirir. İbnu'l-Münzir, Süddî'den bunun aynısını bildirir. İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir, İbn Ebî Hâtim, Ebu'ş-Şeyh Azame'de ve Beyhakî el-Esmâ' ve's-Sifât'ta Ali vasıtasıyla İbn Abbâs'tan bildirir: "Samed, efendilikte kemale eren efendidir. Şerefte kemale eren Şerîf'dir. Azamette kemale eren Azîm'dir. Hilmde kemale eren Halîm'dir. Zenginlikte kemale eren Ğanî'dir. Hükümranlıkta kemale eren Cebbâr'dır. İlimde kemale eren Alîm'dir. Hikmette kemale eren Hakîm'dir. O, şeref ve yüceliğin her türünde kemale eren ve en üstün olandır. O, her türlü eksiklikten münezzeh olan Allah'tır. Böylesi sıfatlara da ancak kendisi haiz olabilir. Onun dengi yoktur. Zatında, sıfatlarında ve işlerinde benzeri bulunmamaktadır." İbn Ebî Âsim, İbn Cerîr, İbnu'l-Münzir ve Beyhaki, Şakîk Ebû Vâil vasıtasıyla İbn Mes'ûd'dan bildirir: "Samed, efendilikte en üstün konuma gelen efendidir ki bu konuda onun üstünde olan hiçbir şey yoktur." İbnu'l-Münzir, İkrime'den aynısını bildirir. İbn Ebî Âsim, İbnu'd-Durays, İbn Cerîr, Ebu'ş-Şeyh Azame'de ve Beyhakî'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî) ile Katâde şöyle demişlerdir: "Samed, tüm yaratılanlar ölüp gittikten sonra da varlığı devam edendir. Bu sûre Yüce Allah'a has bir sûredir ve içinde ne dünya, ne de âhiretin zikri vardır." İbn Cerîr'in bildirdiğine göre Katâde: "Samed, dâim olandır" demiştir. İbn Ebî Âsim ile İbnu'l-Münzir, Hasan(-ı Basrî)'den bu yorumun aynısını bildirir. Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiğine göre Hasan(-ı Basrî): "Samed, zeval bulmayan her dem diri kalan ve koruyucu olandır" demiştir. İbn Ebî Hâtim ve Ebu'ş-Şeyh Azame'de İbn Abbâs'tan bildirir: "Samed, bela ve sıkıntılara maruz kalmaları halinde mahlûkatın kendisine dayandığı ve başvurduğu zattır." İbn Ebî Âsim ve İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre İbrâhîm(-i Nehaî): "Samed, ihtiyaçları anında kulların kendisine dayanıp başvurduğu zattır" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Abdullah b. Bureyde: "Samed, parıldayan bir nurdur" demiştir. İbn Cerîr'in Ali vasıtasıyla bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onun hiçbir dengi yoktur" âyetini açıklarken: "Onun benzeri ve misli olan bir şey yoktur. Tek ve Kahhâr olan Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederiz" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre İbn Abbâs: "Onun hiçbir dengi yoktur" âyetini açıklarken: "Onun benzeri ve misli olan bir şey yoktur" demiştir. İbn Ebî Hâtim'in bildirdiğine göre Atâ: "Onun hiçbir dengi yoktur" âyetini (.....) lafzıyla, hemze ile okumuş ve açıklarken: "Onun benzeri olan bir şey yoktur" demiştir. İbn Cerîr ve İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Mücâhid: "Onun hiçbir dengi yoktur" âyetini açıklarken: "Onun eşi yoktur" demiştir. İbnu'l-Münzir'in bildirdiğine göre Katâde: "Onun hiçbir dengi yoktur" âyetini açıklarken: "Nimet vermede onun benzeri ve dengi yoktur" demiştir. İbnu'd-Durays ve Ebu'ş-Şeyh Azame'de, Ka'b(u'l-ahbâr)'dan bildirir: Şanı yüce olan Allah, yedi kat gök ile yedi kat yeri "De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" âyetleri üzerine inşa etmiştir. Mahlûkatından hiçbir şey Allah'a denk olamaz. |
﴾ 0 ﴿