7Nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğrayanların, (haktan) sapıkların yoluna değil. Nimet verdiğin kimseler; İbn Abbâs, bunlar peygamberler, sıddıklar, şehitler ve iyi kimselerdir, demiştir. Çokları he’nin kesresiyle aleyhim şeklinde okumuşlardır. Ledeyhim ve ileyhim kelimeleri de böyledir. Hamze he’nin zammesiyle okumuştur. İbn Kesir zammeli mimden sonra bir vav eklerdi. İbnü’l-Enbari: Aleyhim’de on lügat vardır, demiştir, çoğu he’nin zammesi ve mimin sükunu ile aleyhüm; he’nin kesresi ve mimin sükunu ile aleyhim; lıenin kesresi ve kesreden sonra ye ile aleyhimi, mimin zammesi ve vav ilavesiyle aleyhimû, henin zammesi ve vav ile aleyhumû, vavsız aleyhümü şeklinde okumuşlardır. Bu altı şekil kurralardan nakledilmiştir. Dört şekil de Araplardan nakledilmiştir: Henin zammesi, mimin kesri ve ye ile aleyhümî, henin zammesi ve yesiz aleyhümi; henin kesresi mimin zammı ve vavsız olarak aleyhimü, henin ve mimin kesresi ile mimden sonra yesiz olarak aleyhimi. Gazaba uğrayanlar: Bunlar Yahudilerdir. Sapıklar da Hıristiyanlardır. Bunu Adiy b. Hatim, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiştir.2 2 - imam Ahmed, Müsned, 4/378. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Dalâlet: Şaşkınlık ve haktan sapıklıktır. Fatiha okuyanın sonunda "âmin” demesi sünnettir. Şeyhimiz Ebû’l - Hasen Ali b. Ubeydullah: İster namaz dışında olsun ister namaz içinde olsun, demiştir. Çünkü Ebû Hureyre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: İmâm "gayril mağdubi aleyhim veladdallin” der de arkasındaki de amin, der ve bu da göktekilerin sözüne denk gelirse, onun geçmiş günahları bağışlanır.3 Amin'in manasında da üç görüş vardır: Birincisi: Amin’in manası, öyle olsun, demektir. Bunu İbnü’l - Enbari, İbn Abbâs ile Hasen'den rivayet etmiştir. İkincisi: Allah’ım, kabul et manasınadır. Üçüncüsü: O, Allah’ın isimlerinden bir isimdir. Bunu Mücâhid, Hilal b. Yesaf ve Cafer b. Muhammed demişlerdir. İbn Kuteybe de: Onun manası ey emin, duamızı kabul et, demektir, ey edatı düşmüştür, tıpkı: "Yûsuf, sen bundan yüzünü çevir” (Yûsuf: 29) âyetinde olduğu gibi. Bazıları da elifi uzatarak, âmin, der, nida (ünlem) elifini emin’in elifine girdirir. Nitekim: E Zeyd, ey Zeyd, bana bak, demektir. İbnü’l - Enbari şöyle demiştir: Bu görüş bütün nahivcilerce yanlıştır, çünkü Emin’in üzerine ya gelirse, müfret münada olur ki, ahiri merfu olur. Araplarsa âmine diye nunun fethası üzerinde icma edince onun münada olmadığı meydana çıkar. Amin’in nunu neden meftuh olmuştur? Çünkü nun ve ondan önceki ye sakindir, nitekim Araplar bu gibi durumlarda leyte ve lealle, derler. Aminde de kasırla amin ve med ile âmin şeklinde iki lügat vardır, nun ikisinde de meftuhtur. Ebû’l - Abbas, İbnü’l - A’rabi’den şöyle bir şiir nakletmiştir: Allah, Sara ile Hima arasındaki, Yani çok yağmur alan Fyd himası arasındaki kabileye yağmur versin. Amin, Allah onlara bir kervan göndersin, Onlara hayır versin ve onları kötü kaderden korusun. Yine Ebû’l - Abbas bize şöyle bir şiir söyledi: Kuhtul ile annesinin oğlu benden uzak olsun, Amin, Allah aramızdaki mesafeyi uzak eylesin. 3 - Buhârî, Ezan, bab, 112; Bed’ü’l- Halk, bab, 7; Müslim, Salat, hadis no, 74, 75; İmam Ahmed, Müsned, 2/312. Yine Ebû’l - Abbas bize şöyle bir şiir söyledi: Ya Rabbi, onların sevgisini benden hiçbir zaman alma, Buna, amin diyen kuldan Allah razı olsun. Babam bana şöyle bir şiir söyledi: Amin, kim benden taraf sana şefkat gösterirse, Allah elini kolunu felç etsin, elleri ayakları kasılsın. Babam bana şöyle bir şiir söyledi: Ben de ona: Benim aşk potuklarımı uyandırdın, En az sevgi duyanlarımıza ölüm gelsin. Amin, aşk onu yerinden kalkamayacak şekilde çökertsin, Amin, şiddetli şevk ateşleri ile karşılaşsın. Hükümler: Birçokları İmam Ahmed’ten namazda Fatiha okumanın şart olduğunu nakletmişlerdir. Kim okuyabildiği halde onu terk ederse, namazı sahih olmaz. Bu; Malik ile Şâfiî’nin de mezhebidir. Ebû Hanife rahmetullahi aleyh ise: Fatiha okumak şart değildir, demiştir. İmam Ahmed’ten de böyle bir rivayet vardır. Buhârî ve Müslim’de Ubade b. Samit’in Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den: "Fatiha okumayanın namazı yoktur"4 hadisi ise birinci görüşü destekler. Doğrusunu Allah bilir. 4 - Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Nesâî. Beyhakî de Sünen-i Kübra’da rivayet etmiştir, 2/38, 61, 64. |
﴾ 7 ﴿