65Yemin olsun, içinizden Cumartesi günü yasağını çiğneyenleri bilmiştiniz. Biz de onlara: "Sefil maymunlar olun” dedik, Sebt (Cumartesi) belli bir gündür, bunu İbn Enbari demiştir. Sebt kelimesi Arapça’da kesmek manasınadır, kad sebete re’sehu denir ki, başını tıraş etti ve saçını kesti demektir. Na’l sibtiyye de akasya zamkı ile tabaklanmış ve kılı tıraş edilmiş ayakkabıdır. O güne sebt denmesi Allahü teâlâ’nın halkı o günde yaratmaya başlaması ve yeryüzünün bazı yaratıklarını onda kesmesinden (şekillendirmesinden) dolayıdır. Yahutta Allahü teâlâ İsrâil oğullarına o gün işi kesmelerini emrettiği içindir. Ona sebt denmesi, Allahü teâlâ’nın onlara o gün çalışmayıp istirahat etmelerini emretmesindendir, diyenler de vardır ki, yanlıştır. Çünkü Arapçada sebt kelimesinin istirahat manasına geldiği bilinmez. Cumartesi günü yasağını çiğnemeleri hakkında da altı görüş vardır: Birincisi: Onlar cumartesi günü balıkları tuttular, bunu Hasen ile Mukâtil demişlerdir. İkincisi: Onları Cumartesi günü hapsettiler, Pazar günü de tuttular. Bunun için çukur kazar, onu bir kanalla denize bağlarlardı, Cumartesi günü olunca kanalı açarlardı. Allahü teâlâ ise onlara Cumartesi günü çalışmayı haram etmişti. Dalgalar balıkları çukura atar, balıklar çıkmak isterdi, fakat çıkamazdı, onlar da Pazar günü onları tutarlardı. Bunu Süddi demiştir. SURET DEĞİŞTİRME KISSALARINA İŞARET Osman b. Atâ’ babasından şöyle dediğini rivayet etmiştir: Cumartesi yasağına uymayanlara üç ses edildi: Ey kent halkı, denildi, büyük bir grup uyandı. Sonra bir daha seslenildi; erkekler, kadınlar ve çocuklar uyandılar. Allah da onlara: Sefil maymunlar olun, dedi. Onları men edenler yanlarına girer: "Ey falan, biz sizi men etmedik mi?” derler, onlar da başları ile evet, derlerdi. Katâde şöyle demiştir: O kavim erkekli kadınlı insanlar iken uluyan kuyruklu maymunlar oldular. Katâde’nin bir rivâyeti de şöyledir: Gençler maymun, ihtiyarlar da domuz oldular. Ancak onları men edenler kurtuldular, ötekileri helak oldular. Bir başkası da şöyle demiştir: Onlar yetmiş b. kadar idiler. Ulema bu görüştedir, ancak Mücâhid’ten, onların kalpleri değişti, bedenleri değişmedi dediği de rivayet edilmiştir. Bu ise uzak bir görüştür. İbn Abbâs da şöyle demiştir: Onlar dünyada ancak üç gün yaşadılar, yeryüzünde şekli değişenler üç günden fazla yaşamadılar. Yemediler, içmediler, nesilleri devam etmedi. Mukâtil ise onların yedi gün yaşadıklarını, sekizinci günde öldüklerini iddia etmiştir. Bu olay Dâvud aleyhisselam zamanında olmuştu. Hasiîn: Hâsi’ lügatte kovulmuş demektir, köpeğe, ihse’ denir ki, defol, demektir. |
﴾ 65 ﴿