124

Bir vakitler Rabbin, İbrahim’i bazı kelimelerle denemiş; o da onları tamamlamıştı. Allah: Şüphesiz seni insanlara imam yapacağım, demişti. O da: Soyumdan da, dedi. O da: Ahdim zâlimlere ermez, dedi.

"Ve izibtela İbrahime rabbuhu bikelimatin

"e kadar olan kısmın açıklaması ise yukarıda geçmiştir. İbtila denemek demektir.

İbrahim kelimesinde de beş lügat vardır:

Birincisi: İbrahim’dir, en yaygın lügat bu dur.

İkincisi: İbrahum’dur.

Üçüncüsü: İbrahem’dir.

Dördüncüsü: İbrahim’dir, bunları Ferrâ’ demiştir.

Beşincisi: İbraham’dır.

Altıncısı: İbrehem’dir. Abdulmuttalib şöyle demiştir:

İbrehem’in sığındığı şeylere sığındım,

Kıbleye karşı, ayakta.

Yine şöyle demiştir:

Biz, Ka’be’sinde Allah’ın ailesiyiz,

Bu, İbrehem zamanından beri böyledir.

"Kelimeler” hususunda da beş görüş vardır:

Birincisi: Onların beşi başta, beşi de bedendedir. Baştakiler: Tepeden saçı ikiye ayırmak, ağzı çalkalamak, burna su çekmek, bıyığı kırpmak ve misvak kullanmaktır. Bedendekiler de şunlardır: Tırnakları kesmek, etek tıraşı olmak, koltuk altı kıllarını yolmak, su ile taharet etmek ve sünnet olmak. Bunu Tâvûs, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

İkincisi: Onlar on tanedir, altısı insanda, dördü de hactaki işâretlerdedir. İnsandakiler şunlardır: Etek tıraşı olmak, koltuk altı kıllarını yolmak, tırnakları kesmek, bıyığı kırpmak, misvak kullanmak, cenabetten gusül etmek, Cuma günü gusül etmek. Hactakiler de şunlardır: Beytullah’ı tavaf etmek, Safa - Merve arasında sa’yetmek, şeytanları taşlamak ve ifada tavafını etmek. Bunu Haniş b. Abdullah, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: Onlar hac merasimleridir, bunu da Katâde, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Dördüncüsü: Onu yıldız, güneş, ay, hicret, ateş, oğlunu boğazlama ve sünnet olma ile denedi. Bunu da Hasen Basri demiştir.

Beşincisi: Onlar Kur’ân’daki bütün istekleridir, meselâ:

"Rabbim, bu beldeyi emin kıl” (İbrahim: 35) demesi gibi. Bunu da Mukâtil demiştir. Kim: Bunlar yaptığı fiillerdir derse, onları tamamlamasının manası, onlarla amel etmesidir. Kim de: Onlar dualar ve isteklerdir, derse, onları tamamlamasanın manası, Allah onları kabul etti demektir.

Ebû Hanife’den mimin refi ile

"İbrahimü” ve "Rabbehu

"yu da benin nasbi ile okuduğu rivayet edilmiştir. Manası da şöyle olur: İbrahim, duasını kabul edecek mi ve onu dost edinip edinmeyecek mi diye Rabbini denedi?

"Zürriyetimden de": Zürriyet kelimesi üzerinde de iki görüş vardır:

Birincisi: O zer kökünden fu’liyyet veznindedir, çünkü Allah onun zürriyetini Âdem’in belinden küçük karıncalar (zer) gibi çıkarmıştır.

İkincisi: Onun aslı lü’lulet vezninde zürrurettir. Ancak şedde çoğalınca son ra yeye tebdil edildi, zürviyet oldu, sonra da vav yeye idgam edilerek zürriyet oldu. Bu ikisini Zeccâc demiş ve birincinin doğru olduğunu söylemiştir.

"Ahd (söz)": Bunun ne olduğunda da yedi görüş vardır:

Birincisi: imamlık (liderlik) tir, bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş; Mücâhid ile

Said b. Cübeyr de böyle demişlerdir.

İkincisi: Taattir, bunu da Dahhâk, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: Rahmettir, bunu da Atâ’ ile İkrime demişlerdir.

Dördüncüsü: Dindir, bunu da Ebû’l - Âliyye demiştir.

Beşincisi: Peygamberliktir, bunu da Süddi şeyhlerinden demiştir.

Altıncısı: Güvendir, bunu da Ebû Ubeyde demiştir.

Yedincisi: Sağlam sözdür, bunu da

İbn Kuteybe demiştir. En doğrusu birincisidir.

Zâlimlerden murat edilenler hakkında da iki görüş vardır:

Birincisi: Onlar kâfirlerdir, bunu İbn Cübeyr demiştir.

İkincisi: Asilerdir, bunu da Atâ’ demiştir.

124 ﴿