13Karşılaşan iki toplulukta sizin için ibret vardı: Bir topluluk Allah yolunda savaşıyor; diğeri ise kafirdi. Onları iki kat görüyorlardı. Allah dilediğini yardımı ile destekler. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır. "Karşılaşan iki toplulukta sizin için bir ibret vardır": Muhataplar hakkında üç görüş vardır: Birincisi: Onlar mü'minlerdir, bu da İbn Mes’ûd ile Hasen'den rivayet edilmiştir. İkincisi: Kâfirlerdir; bu durumda makabline ma’tûf olur. Bu da İbn Abbâs’ın daha önce zikrettiğimiz kavline uyar. Üçüncüsü: Onlar Yahudilerdir, bunu da Ferrâ’, İbn Enbari ve İbn Cerir, demişlerdir. Eğer: Neden "kad kane leküm” dedi de, "kad kanet leküm” demedi?” denirse, buna iki şekilde cevap verilir: Birincisi: Hakiki müennes olmayanı müzekker saymak câizdir. İkincisi: O beyan manasına alınmıştır; manası da: Sizin için açıklama vardır, olur. O nedenle mana cihetine gidilmiş, lâfız terk edilmiştir. Şöyle bir delil getirdiler: İçinizden birinin aldattığı adam, Benden ve senden sonra dünyada mutlaka aldanmıştır. "Âyet” ve "fiet” kelimelerinin de manası yukarıda geçmişti. Açıklamasını yapmadığım bütün zor şeyleri yukarıda bulabilirsin. İki topluluktan maksat da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile Bedir günündeki Kureyş müşrikleridir. Bunu da Katâde ile bir cemaat demiştir. "Onları iki kat göçüyorlardı": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Onları üç misli görüyorlardı, demektir, bunu da Ferrâ’ demiş ve şöyle delil getirmiştir: Yanımda b. dinar var, iki misline daha ihtiyacım var, desen, sen üç b. dinara muhtaçsın demektir. İkincisi: Bunun manası: Onları ve ve misillerini görüyorlar, demektir. Zeccâc da: Doğrusu budur, demiştir. "Re’yel ayn": Baş gözü ile demektir. İbn Cerir şöyle demiştir: Bu, raeytuhu fi’linin mastarı olarak gelmiştir: Raeytuhu re’yen ve rü’yeten, denir. Gören topluhık hakkında da üç görüş ileri sürerek ihtilaf etmişlerdir: Birincisi: "Kad kane leküm ayetün” kavlinde anlattığımızdır. Eğer: Gören topluluk Müslümanlardır dersek, bunun izahı şöyle olur: Müşriklerin sayısı Müslümanların birkaç katı idi. Onları oldukları gibi gördüler, sonra da Allah onlara yardım etti. Eğer: Onlar Yahudilerdir dersek, aynı olur. Eğer onlar müşriklerdir dersek, Müslümanların onların gözlerine çok gösterilmesi, zafer sebeplerindendir. Nâfi, te ile: "Terevnehüm” okumuştur. İbn Enbari de hitabın Yahudilere dönük olduğunu söylemiştir. Ferrâ’ da ye ile "yerevnehüm” okuyarak fi’lin Yahudilere ait olduğunu söylemiştir. "Kad kane leküm ayettin” demekle onlara (mü’minlere) hitap etmişse de böyledir. Çünkü Araplar hitaptan gaibe ve gaipten hitaba geçerler. Biz de bunu Fatiha’da ve diğer yerlerde izah ettik. Eğer: nasıl "müşrikler Müslümanları çok gördüler, Müslümanlar da müşrikleri çok gördüler, halbuki Allahü teâlâ: "Hani karşılaştığınız zaman size onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde az gösteriyordu” (Enfal: 44) diyerek iki topluluğun da birbirlerini az görmede eşit olduklarını beyan etmiştir?” denilirse, cevap şöyledir: Onları bir pozisyonda çok gördüler, bir pozisyonda da az gördüler. Eğer: Gören topluluk Müslümanlardı, dersek izahı şöyledir: Onlar müşriklerin sayısını savaş başlarken olduğu gibi gördüler, sonra Allah müşrikleri onların gözlerinde azalttı ki, onlara karşı cesaret bulsunlar. Bu sebeple Allah onlara yardım etti. İbn Mes’ûd şöyle demiştir: Biz müşriklere baktık, onları bizim birkaç katımız gördük, sonra onlara baktık, bizden bir adam dahi fazla olmadıklarını gördük. Başka bir rivayette de şöyle demiştir: Gözümüze az göründüler, öyle ki, yanımdaki bir adama: "Onlar yetmiş kişi varlar mı?” dedim. O da: Yüz kişi varlar, dedi. Onlardan birini esir ettik, ona: "Kaç kişisiniz?” dedim, o da: Bin, dedi. Eğer: Gören topluluk müşriklerdi, dersek, izahı şöyle olur: Onlar bir durumda Müslümanları az gördüler, bu nedenle onlara saldırdılar. Onları bir durumda da çok gördüler, bu da bozulmalarına sebep oldu. Nakledildiğine göre müşrikler o gün esir edilince, Müslümanlara: "Kaç kişi idiniz?” dediler, onlar da: Üç yüz on üç, dediler. Müşrikler de: Biz sizi bizim birkaç katımız görüyorduk, dediler. "Allah destekler": Yani takviye eder, demektir. "Şüphesiz bunda vardır": İşaret edilen şeyde iki görüş vardır: Birincisi: yardıma râcîdir. İkincisi: Orduyu iki misli görmelerine râcîdir. İbret: Yakine götüren ve ilme ulaştıran delalettir. O da uburdan gelir ki, sanki o geçilen bir yoldur, onunla maksada ulaşılır. Şöyle de denilmiştir: İbret, cahillik menzilinden ilim menziline geçilen işarettir. Ebsar da: Akıllar ve basiretler, demektir. |
﴾ 13 ﴿