52İsa onlardan hissedince, "Allah’a giden yolda benim yardımcılarım kimlerdir?” dedi. Havâriler: "Allah’ın yardımcıları bizleriz; biz Allah’a iman ettik. Bizim Müslümanlar olduğumuza şahit ol” dediler. "İsa hissedince": Yani bilince, demektir. Şeyhimiz Ebû Mansur el-Lügavi şöyle demiştir: Ahsestü bişşey’i, ve hasestuhu, denir. İnsanların bilinen şeyler için "mahsusat” demeleri hatadır; doğrusu "muhassaf’tır. Mahsusat ise öldürülmüş kimselerdir. Hassehu, onu öldürdü, demektir. Ensar ise yardımcılardır, "ilâ", "maa” manasınadır, bir cemaat bu görüştedir. "Maa” yerinde ilâ’nın hoş düşmesi, ilâ’nın gaye manasını içermesinden, maa’nin de iki şeyi birleştirmesindendir. İbn Enbari şöyle demiştir: Mananın: Allah'ın emrini açıklamada yardımcılarım kimlerdir, demek de câizdir. Havârilerden yardım istemesinde de ihtilaf etmişlerdir; Mücâhid: Kavmi onu inkâr edip de onu öldürmek istedikleri zaman havârilerden yardım istedi, demiştir. Başkası da şöyle demiştir: Onu inkâr edip de onu kentlerinden çıkarınca havârilerden yardım istedi. Şöyle de denilmiştir: Hakkı ayakta tutmak ve delili ortaya çıkarmak için onlardan yardım istedi. Cumhûr yenin şeddesi ile havariyyun okumuştur; el - Cuni, Cuhderi ve Ebû Hayve de yeyi şeddesiz olarak havariyun, okumuşlardır. Havârilerin manasında ise altı görüş vardır: Birincisi: Onlar gözde ve seçkin kimselerdir. İbn Abbâs: İsa’nın seçkin dostları demiştir. Ferrâ’ da: Onlar İsa’nın gözdeleridir, demiştir. Zeccâc da: Havâriler lügatte ihlaslı ve her türlü kusurdan arınmış kimselerdir. Kaliteli buğday ununa da bu nedenle huvvari denilmiştir, çünkü unun özü ve halis kısmıdır. Mahir dilciler de şöyle demişlerdir: Havâriler, tasdik ve yardımlarında samimi ve ihlaslı kişilerdir. Aynün havra da beyazı çok fazla beyaz, karası da çok fazla kara göze denir. Gözleri bu nitelikte olmayan kadına havra, denmez. İkincisi: Onlar beyaz giysililerdir, Said b. Cübeyr, İbn Abbâs’tan, onlara bu ismin verilmesinin beyaz giymelerinden olduğunu nakletmiştir. Üçüncüsü: Onlar kasar idiler, onlara bu adın verilmesi çamaşırları beyazlattıkları içindir. Dahhâk ile Mukâtil de: Havâriler kasar idiler, demişler. Yezidi de: Kasarlara havâri denmesi elbiseleri beyazlattıkları içindir. Una da huvvari denmesi beyazlığındandır. Aynün havra da, gözbebeğinin etrafı beyaz olan gözdür. Dördüncüsü: Havâriler, mücahitler, demektir. Şöyle bir delil getirmişlerdir: Biz öyle insanlarız ki, başımız miğferi doldurur, Bizler sürünerek ilerleyen savaşçılarız (havârileriz). Düşmanla karşılaştığımız gün kafataslarımız kalkanlarımızda, Ölüme koşarken de ayaklarımız dolaşmaz. Beşincisi: Havâriler avcılardır. Altıncısı: Havâriler krallardır. Bu üç görüşü İbn Enbari nakletmiştir. İbn Abbâs: Havâriler on iki kişi idiler, demiştir. Sanatları hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: Onlar balık avlarlardı, bunu Said b. Cübeyr, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. İkincisi: Onlar çamaşır yıkarlardı, bunu da Dahhâk ile Ebû Ertat, demiştir. |
﴾ 52 ﴿