91Şüphesiz kâfir olup da kâfir olarak ölenlerin hiçbirinden yer dolusu altın feda etseler de asla kabul olunmaz. İşte onlar için pek acıklı bir azap vardır. Onların hiç yardımcıları da yoktur. "Şüphesiz kâfir olup da kâfir olarak ölenler": Ebû Salih, İbn Abbâs’tan şöyle rivayet etmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’yi fethedince, Haris b. Süveyd’in hayatta kalan arkadaşları İslâm’a girdiler; âyet onlardan kâfir olarak ölenler hakkında indi. Zeccâc da şöyle demiştir: Mil’üşşey’: Bir şeyin dolusu, demektir. Sibeveyh ile Halil de şöyle demişlerdir: Mel’, mimin fethası ile fa’l veznindedir, mele’tüşşey’e emleuhu mel’en denir, mastarı sadece fetha iledir. Melae kadınların giydikleri bürüncüktür. Melavetüddehr de zamanın uzun dilimidir. Araplar: îbli cediden ve temelle habiben, derler ki, yeniyi eskit, dostunla uzun süre yaşa, demektir (dostun eskisi makbuldür). "Zeheben” temyiz olarak mensubtur. İbn Fâris şöyle demiştir: Bazen zeheb kelimesi müennes yapılır ve zehebe, denir, çoğulu zehebat’tır. "Velevifteda bih": Ferrâ’ şöyle demiştir: Buradaki vav fazla sayılabilir, atılsa doğru olur, meselâ "veliyekune minel mukinin” (En’am: 75) âyetinde olduğu gibi. Zeccâc da şöyle demiştir: Bu, yanlıştır, çünkü vavın faydası açıktır, atılacak tipten değildir. Nehhas da şöyle demiştir: Görüş sahibi nahivciler bu âyet hakkında şöyle demişlerdir: Bu vav araya sokuşturulmuş değildir, takdiri şöyledir: Felen yukbele min ahadihim mil’ül ardı zeheben teberruan velevifteda bih (biri teberru ederek dünya dolusu altın feda etse de kabul olunmaz). |
﴾ 91 ﴿