97

Onda apaçık alâmetler; Makam-ı İbrahim vardır. Ona kim girerse, emin olur. Ona bir yol bulanın Beyt’i haccetmesi Allah’ın, insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah âlemlerden zengindir.

"Fihi âyâtün beyyinatün": Cumhûr âyâtün okumuştur. Atâ’ da İbn Abbâs’tan: "Fihi ayetün biyyinetün makamu İbrahim” okumuştur. Mücâhid de böyle okumuştur. Âyet: Makam-ı İbrahim’dir. Kim de:

"Ayatün” şeklinde cemi olarak okursa, Hazret-i Ali b. Ebû Talib radıyallahu anh: Âyetler Makam-ı İbrahim ile ona girenin emin olmasıdır, demiştir. Buna göre cemi’ sigası tesniye yerine kullanılmış olur. Bu da dilde câizdir, meselâ:

"Ve künna lihükmihim şahidin” (Enbiya: 78) âyetinde olduğu gibi.

Ebû Recâ’ şöyle demiştir: Hasen Basri bu âyetleri parmakları ile şöyle sayardı: Makam-ı İbrahim, oraya girenin emin olması ve insanların Beytullah’ı haccetmelerinin Allah’ın hakkı olması gibi.

İbn Cerir de şöyle demiştir: Kelâmda gizleme vardır, takdiri: Makam-ı İbrahim de onlardan biridir, demektir.

Müfessirler şöyle demişler: Orada çok âyetler vardır: Biri Makam-ı İbrahim’dir, biri oraya girenin emin olmasıdır, biri kuşların onun üzerinden uçmamasıdır, biri hastaların orada şifa bulmasıdır, biri onun kutsallığını çiğneyenlerin derhal azaba çarpılmasıdır, biri Fil sahipleri Ebrehe ordusunun helak edilmesidir vs.

Kadı Ebû Ya’lâ şöyle demiştir: Burada Beyt’ten maksat, harem’in tamamıdır, çünkü bu âyetler onda mevcuttur, Makam-ı İbrahim ise Beytullah’ta değildir. Makam-ı İbrahim’deki âyet, onun bir taşın üzerine çıkıp ayaklarının onun üzerinde iz bırakmasıdır. Bu da Allah’ın kudretine ve İbrahim’in doğruluğuna delildir.

"Kim oraya girerse emin olur":

Kadı Ebû Ya’lâ şöyle demiştir: Bu haber şeklinde ise de manası emirdir; takdiri: Kim oraya girerse ona aman verin, demektir. Bu da oraya girmeden önce cinayet işleyeni de girdikten sonra cinayet işleyeni içine alacak şekilde geneldir. Ancak şunda icma vardır ki, kim orada cinayet işlerse ona aman verilmez, çünkü o haremin kutsallığını çiğnemiş ve amanı reddetmiştir. Böylece âyetin hükmü onun dışında cinayet işleyip de oraya sığınanlar için kalır. Fakihler bunda, ihtilaf etmişlerdir; imam

Ahmed, Mervezi rivâyetinde şöyle demiştir: Bir kimse cinayet işler veya el keser veya harem dışında bir had suçu işledikten sonra oraya girerse, ona had tatbik edilmez, oradan çıkıncaya kadar ona kısas uygulanmaz, onunla alışveriş yapılmaz. Eğer bunlardan birini haremde yaparsa, cezasını çeker.

Ahmed, Hanbel rivâyetinde de şöyle demiştir: Haremin dışında adam öldürür de sonra oraya girerse, öldürülmez. Eğer cinayet adam öldürmeden daha düşükse, ona had uygulanır. Ebû Hanife ve arkadaşları da böyle demişlerdir. Malik ile

Şâfiî ise: Cana kıymada olsun, başka cinâyetlerde olsun ona had tatbik edilir, demişlerdir.

"Kim oraya girerse emin olur": Bu da ona hiçbir şey tatbik edilmeyeceğine delildir, bu da İbn Ömer, İbn Abbâs, Atâ’, Şa’bî, Said b. Cübeyr ve Tâvûs’un mezhebidir.

"Ve lillahi alennasi hiccül beyti": Çoğunluk hanın fethası haccül beyti okumuştur; Hamze, Kisâi ve Hafs da Âsım’dan rivayetle kesreli

"hiccülbeyti” okumuşlardır.

Mücâhid şöyle demiştir:

"Kim İslâm’dan başka bir din ararsa ondan kabul olunmaz” (Al-i İmran: 85) âyeti inince bütün din sahibi milletler: Bizler de müslümanız, dediler, âyet bunun üzerine indi; onu Müslümanlar haccettiler, müşrikler terk ettiler. Yahudiler de: Biz ise hiçbir zaman onu haccetmeyiz, dediler.

"Menistetaa ileyhi sebila": Nahiv Âlimleri şöyle demişler: Menistetaa "nas"tan bedeldir, bu da bedel-i ba’z minel kül’dür, tıpkı darabtü Zeyden re’sehu "Zeyd’e, başına vurdum” demek gibi. Rivayete göre İbn Mes’ûd, İbn Ömer, Enes ve Hazret-i Âişe’den şöyle dedikleri rivayet edilmiştir: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Sebil nedir?” dediler; o da: Azık ile binektir, demiştir.6

6 - Hakim, Müstedrek, 1/442.

"Kim inkâr ederse": Bunda da beş görüş vardır:

Birincisi: Bunun manası: Kim haccı inkâr eder, onun farz olmadığına inanırsa, demektir, bunu Mukassim, İbn Abbâs’tan, İbn Cüreyc de Mücâhid’ten rivayet etmiş; Hasen, Atâ’, İkrime, Dahhâk ve Mukâtil de böyle demişlerdir.

İkincisi: Kim haccının sevabını ummaz ve onu terk etmenin azabından korkmazsa, onu inkâr etmiştir. Bunu da Ali b. Ebû Talha, İbn Abbâs’tan, İbn Ebû Necih de Mücâhid’ten rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: Bu Allah’ı inkâr etmedir, haccı inkâr etme değildir. Bu mana İkrime ile Mücâhid’ten de rivayet edilmiştir.

Dördüncüsü: Kim haccetme imkanını bulduğu halde haccetmez de ölürse, iki gözünün arasına (alnına): Kâfir yazılır. Bu İbn Ömer’in görüşüdür.

Beşincisi: O inkâr ile Beyt’te zikredilen âyetleri inkârı irade etmiştir, çünkü müşriklerden bir grup: Biz bu âyetleri inkâr ediyoruz, demişlerdir, bu İbn Zeyd’in görüşüdür.

97 ﴿