99De ki: Ey kitap ehli, kendiniz şahit olduğunuz halde iman edenleri Allah yolundan, kendiniz eğriliğini isteyerek niçin çeviriyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir. "Ey kitap ehli, neden iman edenleri Allah’ın yolundan çeviriyorsunuz?": Mukâtil şöyle demiştir: Yahudiler Huzeyfe ile Ammar b. Yasir’i kendi dinlerine davet ettiler, bunun üzerine bu âyet indi. Burada ehl-i kitaptan kimlerin kastedildiğinde ise iki görüş vardır: Birincisi: Onlar Yahudilerle Hıristiyanlardır, bunu da Hasen, demiştir. İkincisi: Yahudilerdir, bunu da Zeyd b. Eslem ile Mukâtil, demişlerdir. İbn Abbâs: Allah’ın yolu İslâm ile hactır, demiştir. Katâde de: Neden insanları Allah’ın nebisinden ve İslâm’dan çeviriyorsunuz, demiştir. Süddi de şöyle demiştir: Onlara "kitaplarınızda Muhammed’i görüyor musunuz?” denildiği zaman: Hayır, deyip insanları ondan çevirirler. "Tebğuneha": Dilciler: Bu “He” zamiri sebilden kinayedir, sebil ise müzekker de olur, müennes de olur, demiş ve şu beyti delil olarak getirmişlerdir: Uzaklaşma, bütün genç insanlar, Yakında o yola gidecektir. "Tebğuneha"nın manası tebğune leha demektir, Araplar; Ibğini hadimen (bana bir hizmetçi ara) derler ki, ibteğihi li, demek isterler. Benimle beraber ara ve onu aramada bana yardım et demek isterlerse, hemzenin fethası ile: Ebğini, derler. Vehebtüke dirhemen derler, vehebtü leke dedikleri gibi. Şair de şöyle demiştir: Hizmetçileri ilerledi, sonra seslendi: Size erkek deve kuşu mu avlayayım yoksa yabaneşeği mi? Esidü leküm demek istemiştir. Âyetin manası şöyledir: Allah’ın yolu için eğrilik ve tahrifat arıyorlar, iman ve istikameti küfre ve eğriliğe döndürmek istiyorlar, doğrudan sapmak istiyorlar. Bu Ferrâ’, Zeccâc ve diğer dilcilerin görüşüdür. İbn Cerir Taberî de şöyle demiştir: Bu kelâm yola denmişse de yoldan gidene demektir. Sanki Mana şöyledir: Allah’ın dini için ve hak yol üzerinde olanlar için eğrilik, yani sapıklık istiyorsunuz. Ebû Ubeyde de şöyle demiştir: el - ivec, aynın kesresiyle dinde, sözde ve amelde (teorik şeylerde) kullanılır; aynın fethası ile duvar ve direk gibi (maddi) şeylerde kullanılır. Zeccâc da şöyle demiştir: İvec aynın kesriyle hacmi görülmeyen şeyler için, avec de aynın fethasiyle hacmi görülenler için kullanılır. Fi emrihi ve dinihi ivecün (işinde ve dininde eğrilik) vardır, denilir; vefilasa avecün (değnekte eğrilik vardır) deniler. İbn Enbari de Saleb’ten şöyle rivayet etmiştir: İvec, aynın kesresiyle Araplarda kavranılmayan şeye denir, aynın fethasıyle de elde edilmeyen şeyler için denilir. Filardı ivecün (yerde eğrilik vardır), ve fiddini ivecün (dinde eğrilik vardır), denir; çünkü bu ikisi genişler, kavranılmaz. Vefilasa avecün (sopada eğrilik vardır), vefissinni avecün (dişte eğrilik) vardır, denilir, çünkü bu ikisi kavranılır ve gerçekleri anlaşılır. İbn Zeyd şöyle demiştir: Aynın fethası ile avec, duvar gibi dik olan her şeye denir. İvec de yaygı veya yer veya din veya geçim gibi şeylere denir. "Oysa siz şahitsiniz": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Bunun manası: İnsanları ondan çevirdiğiniz şeyin doğruluğuna ve sizin içinde bulunduğunuz şeyin de bâtıll olduğuna şahitsiniz. Bu mana İbn Abbâs, Katâde ve çoklarından rivayet edilmiştir. İkincisi: Burada şahitlerin manası akıllı kimselerdir. Bunu da Ebû Ya’lâ ile diğerleri demişlerdir. |
﴾ 99 ﴿