4-NİSA SÛRESİ

Bismillahirrahmanirrahim

Medine’de inmiştir. 176 ayettir.

1

Ey iman edenler, sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun. O’nunla birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak) tan korkun. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözeticidir.

İnişi hakkında iki görüşle ihtilaf etmişlerdir:

Birincisi: O Mekki'dir, bunu Atıyye, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Hasen, Mücâhid, Cabir b. Zeyd ve Katâde de bu görüştedirler.

İkincisi: O Medenidir, bunu da Atâ’, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Mukâtil de bu görüştedir. Onun Medeni olduğu, ancak bir âyetinin Mekke’de Osman b. Talha hakkında indiği rivayet edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem orayı fethedince, Ka’be’nin anahtarlarını ondan alıp da Abbas’a teslim etmek isteyince inmiştir; o da şu ayettir:

Şüphesiz Allah size emanetleri ehline vermenizi emreder. Bunu Maverdi, demiştir.

"Rabbinizden korkun": Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: O, itâat manasınadır, bunu İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: Çekinmek manasınadır, bunu da Mukâtil, demiştir. Bir tek nefis: Âdem ve eşi Havva’dır.

"Haleka minha"daki

“he” zamiri cumhûrun kavline göre teb’iz (ba’z) manasınadır. İbn Bahr de: Ondan, yani onun cinsinden, demiştir. 1

1 - Ebû Hayvan el - Endelüsi, Bahrulmuhit, 3/154.

“Eş“ i ne zaman yaratılmıştır? Bunda iki görüş halinde ihtilaf etmişlerdir:

Birincisi: O (Âdem) cennete girdikten sonra yaratılmıştır, bunu İbn Mes’ûd ile İbn Abbâs, demişlerdir.

İkincisi: Cennete girmeden önce yaratılmıştır. Bunu da Ka’bu’l - Ahbar, Vehb ve İbn İshak demişlerdir.

İbn Abbâs da şöyle demiştir: Allahü teâlâ Âdem’i yaratınca ona bir uyku verdi, Havva'yı onun sol eğelerinden birinden yarattı. 2

2 - Buhârî, Ehadisü'l - - Enbiya, bab, 1; Nikah, bab, 80; Müslim, Rıda, hadis no, 62.

Ona hiçbir rahatsızlık vermedi. Eğer böyle bir rahatsızlık duysa idi, hiçbir zaman ona şefkat göstermezdi. Uyanınca:

"Ey Âdem, bu kim?” denildi. O da: Havva, dedi.

"Besse minhüma":

Ferrâ’ şöyle demiştir: Besse yaymak manasınadır. Araplardan bazıları: Ebessalluhül halka derler. Besestüke ma nefsi ve ebsestüke derler ki, içimdekini sana açtım, demektir.

"Ellezi tesâelûne bihi":

İbn Kesir, Nâfi', İbn Âmir ve Burcumi, Ebû Bekir’den, o da Âsım’dan, Yezidi, Şuca, Cu’fi, Abdülvaris, Amr’dan rivayetle şeddeli olarak

"tessaelune” okumuşlardır.

Âsım, Hamze, Kisâi ve Ebû Amr’in arkadaşları ondan rivayetle şeddesiz okumuşlardır.

Zeccâc şöyle demiştir: Aslı tetesaelune’dir, kim şedde ile okursa, teyi sine idgam eder, çünkü mahreçleri yakındır. Kim de şeddesiz okursa, ikinci teyi hazfeder, çünkü iki te birleşmiştir.

"Tesâelûne bihi"'nin manası üzerinde üç görüş beyan ederek ihtilaf etmişlerdir:

Birincisi: Onunla birbirinize şefkat duyarsınız, bunu İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: Onunla akit yapar ve sözleşirsiniz, bunu da Dahhâk ile Rebi’, demişlerdir.

Üçüncüsü: Onunla haklarınızı istersiniz, bunu da Zeccâc, demiştir.

"Vel-erhâm": Cumhûr mimin nasbi ile okumuştur, mana da: Akrabalık bağlarını koparmaktan sakının demek olur. Bunu bu şekilde İbn Abbâs, Mücâhid, İkrime, Süddi ve İbn Zeyd, demişlerdir. Hasen, Katâde, A’meş ve Hamze de, mimin kesri ile okumuşlar; mana da: O’nun adına ve akrabalık namına birbirinizden dilekte bulunursunuz, demek olur. Bunu bu şekilde Hasen, Atâ’ ve Nehaî tefsir etmişlerdir.

Zeccâc şöyle demiştir:

"Erham"ı cer ile okumak gramerce mümkün değildir, ancak şiirde kafiye zarureti için okunur. Dinde de hatadır, çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

"Babalarınızla yemin etmeyin” demiştir. 3

3 - Müslim, Kitabu'l - Eyman, hadis no, 4.

Ferrâ’ da bu görüşe meyletmiştir.

İbn Enbari de şöyle demiştir: Hamze’nin cer ile okunması, Arapların eski bir adetini haber vermek üzeredir;

Mana şöyledir: Cahileyede O’nun ve akrabalık adına dilekte bulunduğunuz Allah’tan korkun.

Ebû Ali de şöyle demiştir: Kim cer ile okursa, be ile mecmr olan ismin üzerine atfeder, ki, bu, kıyas olarak zayıftır ve az kullanılır. Onu terk etmek daha güzeldir.

Rakîb’e gelince İbn Abbâs ile

Mücâhid: Rakîb, gözetleyici, demişlerdir. Hattâbî de: O gözünden bir şey kaçmayan bekçidir, insanlar için kullanılırsa, bir şeyle görevlenen ve onu gözetleyen, onda gaflet etmekten sakınan kimse demektir. Rakabtüşşey’e erkubuhu rikbeten denir.

1 ﴿