3

Eğer yetimler (yetim kızlar) hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan kadınlardan ikişer, üçer ve dörder olmak üzere nikah edin. Eğer yine adalet yapamayacağınızdan korkarsanız bir kadın yahut sağ ellerinizin sahip olduğu cariye ile (yetinin). Bu sapmamanıza daha yakındır.

"Eğer yetimler hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız": Bunun inişi ve tevili hakkında altı görüşle ihtilaf etmişlerdir:

Birincisi: Onlar cahiliye döneminde birçok kadınlarla evlenirlerdi, aralarında adaleti terk etmekten sakınmazlardı. Onlara bu âyetle: Yetimler arasında adaleti terk etmekten sakındığınız gibi kadınlar arasında da adaleti terk etmekten sakının, denildi. Bu mana İbn Abbâs, Said b. Cübeyr, Dahhâk, Katâde, Süddi ve Mukâtil’ten rivayet edilmiştir.

İkincisi: Yetim velileri kadınlarla yetimlerin mallarıyla evlenirlerdi, kadınlar çoğalınca yetimlerin mallarına yüklendiler, bunun üzerine yetimlerin mallarını muhafaza etmek için dört kadınla sınırlandılar. Bu mana da İbn Abbâs ile İkrime’den rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: Bunun manası şöyledir: Ey yetimlerin velileri, yetim kızları nikahladığınız zaman mehillerinde adalet etmekten korkarsanız, Allah’ın size helâl ettiği yabancı kadınlardan nikahlayın. Bu mana da Hazret-i Âişe’den rivayet edilmiştir.

Dördüncüsü: Bunun manâsı şöyledir: Ey yetimlerin velileri, eğer onları nikahlamada adaleti icra edememekten korkar, onlarla geçimsizlikten ve onlara rağbet etmemekten sakınırsanız, başkalarını nikahlayın. Bu mana da yine Hazret-i Âişe ile Hasen’den rivayet edilmiştir.

Beşincisi: Onlar yetimlere veli olmaktan kaçınırlardı, zinadan da kaçınmaları emredildi ve helâl nikah yapmaları buyuruldu, bu mana da Mücâhid’ten rivayet edilmiştir.

Altıncısı: Onlar yetimlerin mallarından kaçındıkları gibi, yetim kızları nikah etmekten de kaçınırlardı, Allah onlara bu âyetle müsaade etti ve onları adalet edebilecekleri sayı ile sınırladı ve: Ey yetimlerin velileri, onlarda adalet edememekten korkarsanız, onları nikahlayın, adalet etmeniz için de dörtten fazla nikahlamayın. Eğer onlarda adalet edememekten korkarsanız, bir tanesiyle evlenin. Bu mana da Hasen’den rivayet edilmiştir.

İbn Kuteybe şöyle demiştir:

"Eğer korkarsanız"ın manası: Adalet edemeyeceğinizi bilirseniz demektir. Aksatarrecülü denir ki, adalet etmektir, kasatarrecülü de: Haksızlık etmektir. Yetimler hakkında adalet etmenin manasında da iki görüş vardır:

Birincisi: Yetimleri nikahlamada.

İkincisi: Mallarında.

"Fenkihu matabe leküm": Size helâl olanı nikahlayın, demektir.

İbn Cerir şöyle demiştir: Size hoş olanla fiil kastedilmiş, kadınların şahısları kastedilmemiştir. Bunun için de

"ma” demiş, "men” dememiştir. Yetimlerden nikah mı, başkalarından nikah mı? Bunda iki görüş vardır ve bunlar da yukarıda geçmiştir.

"Mesna ve sülase ve ruba’":

Zeccâc şöyle demiştir: Bu,

"ma tabe leküm"den bedeldir, manası da: İkişer ikişer, üçer üçer ve dörder dörder demektir. Allahü teâlâ Araplara lügatlerin en fasihi ile hitap etmiştir. Düzgün konuşan bir kimsenin dokuz diyecek yerde: iki, üç ve dört demesi doğru değildir. Çünkü dokuz, bu sayıyı karşılamak için konulmuştur. O zaman konuşmada acizlik olur (bu sayıdan dokuz kadınla evlenmenin câiz olduğunu çıkaranlara söylüyor. Mütercim).

İbn Enbari de şöyle demiştir: Bu vavın manası dağıtmadır, toplama değildir.

Mana şöyledir: Size helâl olan kadınlardan bir durumda ikisi ile evlenin, başka bir durumda üçü ile evlenin, bu iki halin dışında da dört kadınla evlenin.

Kadı Ebû Ya'lâ da şöyle demiştir: Buradaki vav istediği sayının mubah olması içindir, toplama için değildir. Bu sayı da ancak hürler içindir, köleler için değildir. Bu da Ebû Hanife ile Şâfiî’nin kavilleridir.

İmam Malik ise: Onlar da hürler gibidir, demiştir. Bizim delilimiz: Nikahlayın kavlidir. Bu da nikah tasarrufunda bulunan için söz konusudur. Kölenin ise böyle bir imkanı yoktur. Onun arkasından:

"Bir yahut ellerinizin sahip olduklarından” demiştir ki, kölenin böyle bir sahipliği yoktur. Onun için dört değil, ancak iki olabilir.

"Fein hiftüm": Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Bilirseniz, demektir.

İkincisi: Korkarsanız, demektir.

"Adalet edememekten": Kadı Ebû Ya’lâ: Kadınlar arasında nöbette adaleti kastetmiştir, demiştir.

"Bir tane": Yani tek eşle evlenin, demektir. Hasen, A’meş ve Humeyd, merfu olarak: Fevahidetün okumuşlar; mana da: Biri yeter, demektir.

"Ev mameleket eymanüküm": Cariyeler demektir,

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Yetimlere bakmak zorunda kalıp da aralarında adalet edememekten korktuğunuz gibi kadınları nikahladığınız zaman da aralarında adalet edememekten korkun. Sonra şöyle demiştir: Eğer bu dört kadın arasında adalet edememekten korkarsanız, bir kadın nikahlayın ve cariye ile yetinin.

"Zâlike edna": Bu daha yakındır.

"Teulu"nun manasında da üç görüş vardır:

Birincisi: Meyletmektir, bunu İbn Abbâs, Hasen, Mücâhid, İkrime, Atâ’, İbrahim, Katâde, Süddi, Mukâtil ve Ferrâ’, demişlerdir. Ebû Mâlik ile Ebû Ubeyd de: Haksızlık etmemenize daha yakındır, demişler.

İbn Kuteybe şöyle demiştir:

Zeccâc: Tecuru ile temilu’nun aynı manaya olduğunu söylemiştir. İki Arap bir adamı hakem tayin ettiler; birinin lehine hüküm verdi. Aleyhine hüküm verilen: Inneke vallahi teulu aleyye (Allah’a yemin ederim ki, bana haksızlık ediyorsun) dedi.

İkincisi: Sapmamanıza demektir.

Üçüncüsü: Ailenizin kalabalık olmaması için. Bunu İbn Zeyd demiş ve Ebû Süleyman Dımeşki tefsirinde onu imam Şâfiî’den rivayet etmiştir. Zeccâc ise onu reddetmiş ve: Bütün dilciler bu görüşün hatalı olduğunu söylemişlerdir. Çünkü bir kadım bile geçindirmek zordur, Köleleri idare etmek dört kadım idare etmekten daha az zor değildir (kalabalık dikkate alınmamalıdır demek istiyor. Mütercim).

3 ﴿