5

Allah’ın ayakta durmanıza vesile kıldığı mallarınızı beyinsizlere vermeyin. Bunlardan onlara yedirin, onları giydirin ve onlara güzel sözler söyleyin.

"Mallarınızı beyinsizlere (sefihlere) vermeyin": Sefihlerin kimler olduğunda beş görüş vardır:

Birincisi: Onlar kadınlardır, bunu İbn Ömer, demiştir.

İkincisi: Kadınlarla çocuklardır, bunu da Said b. Cübeyr, Katâde, Dahhâk, Mukâtil, Ferrâ’, İbn Kuteybe, demişlerdir. Hasen ile Mücâhid'ten de iki görüşün benzeri rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: Evlatlardır, bunu Ebû Mâlik, demiştir. Bu üç görüş, İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir. Hasen'den: Onların küçük çocuklar olduğu rivayet edilmiştir.

Dördüncüsü: Yetimlerdir, bunu da İkrime ve bir rivayette de Said b. Cübeyr, demiştir.

Zeccâc, âyetin manası şöyledir, demiştir: Beyinsizlere mallarını vermeyin; delili de

"onlara ondan rızklarını verin” kavlidir. "Leküm” demesi, Allah’ın malları cins kılıp onları insanlara vermesidir. Başkası da: Malları velilere nispet etmesi, üzerinde kayyum olmalarındandır.

Beşincisi: Söz mutlaktır, ondan maksat da kısıtlanmayı hak eden bütün beyinsizlerdir, bunu İbn Cerir, Ebû Süleyman Dımeşki ve diğerleri demiştir. Âyetten zahir olan da budur.

"Mallarınızı” kavli üzerinde de iki görüş vardır:

Birincisi: O yetimlerin mallarıdır.

İkincisi: Beyinsizlerin mallarıdır.

"Elleri cealallahu leküm kıyamen": Hasen: Ellâti ceale lekül kıvamen” okumuştur. İbn Kesir, Âsım, Hamze, Kisâi ve Ebû Ubeyde’de burada ye ve med ile "kıyamen"; Nâfi ile İbn Âmir de, elifsiz olarak "kayyimen” okumuşlardır;

İbn Kuteybe şöyle demiştir: Kıyamen ve kıvamen aynı derecededir: Haza kıvamü emrike ve kıyamuhu, dersin ki, işini ayakta tutan şey demektir.

Ebû Ali el - Farisi de şöyle demiştir: Kıvamen, kıyamen ve kayiymen işi ayakta tutan şeydir. Ve şöyle demiştir: Burada "kıyam” "kıymet"in çoğuludur sözünün hiçbir kıymeti yoktur.

"Onlara onda rızklarını verin": Rızklarını ondan verin demektir.

"Güzel söz” hakkında da üç görüş vardır:

Birincisi: Güzel vaattir, bunu İbn Abbâs, Atâ’, Mücâhid ve Mukâtil, demişlerdir.

İkincisi: Güzel karşılık vermektir, bunu da Dahhâk, demiştir.

Üçüncüsü: Duadır, meselâ: Allah afiyet versin demek gibi.

5 ﴿