8Miras taksiminde hısımlar, yetimler ve yoksullar hazır bulundukları zaman onları da rızıklandırın. Onlara güzel bir söz söyleyin. "Miras taksiminde hısımlar hazır bulundukları zaman": Bu taksimde iki görüş vardır: Birincisi: Miras bırakanın ölümünden sonra mirasın taksimidir, buna göre hitap mirasçılaradır, fokları böyle demiştir; İbn Abbâs, Hasen ve Zührî bunlardandır. İkincisi: O ölünün ölmeden önce vasiyetidir, buna göre kendisine mirasçı olmayana bir şeyler belirtmekle memurdur. Bu İbn Abbâs ile İbn Zey’den rivayet edilmiştir. Müfessirler şöyle demişler: Akrabalardan maksat, mirasçı olmayanlardır. "Onları ondan rızıklandırın": Yani onlara verin. Bu, çoğunluğa göre müstehaptır. Bazıları da bunun malda vacip olduğunu söylemişlerdir. Eğer mirasçılar büyük olurlarsa, verme işini kendileri üstlenirler. Eğer küçük olurlarsa, onların yerine mallarının velisi yapar. Rivayete göre Ubeyde yetimlerin mallarını taksim etmiş, bir koyun satın alınmasını söylemiş ve onların mallarından alınmıştır. Yemek yapılıp dağıtılmıştır: Eğer bu âyet olmasa idi, kendi malımdan vermek isterdim, demiştir. Muhammed b. Sîrin de velisi bulunduğu yetimlere böyle yapmıştır. Mücâhid’ten de: Âyetin hükmü vaciptir, dediği rivayet edilmiştir. "Ma’rûf: Güzel söz” hakkında da dört görüş vardır: Birincisi: Veli onlara verirken; Al, Allah bereketli eylesin (bereketini gör), der. Bunu Salim el - Eftas, İbn Cübeyr’den rivayet etmiştir. İkincisi: Veli: Bu, yetimin malıdır, benim bunda hiçbir yetkim yoktur, der. Bunu da Ebû Bişr, İbn Cübeyr’den rivayet etmiştir. İbn Cübeyr’den gelen başka bir rivayet de şöyledir: Eğer ölü onlar için bir şey vasiyet etmiş ise, vasiyetlerini yerine getirir. Eğer mirasçılar büyük iseler onlara birer parça verir. Eğer küçük iseler, velisi: Benim bu malda müdahale hakkım yoktur, o küçüklere aittir der, işte güzel söz budur. Üçüncüsü: O güzel vaattir, mirasçıların velileri onlara şöyle der: Bunlar küçük mirasçılardır, buluğa erdikleri zaman hakkınızı tanımalarını söyleriz. Bunu Atâ’ b. Dinar, İbn Cübeyr’den rivayet etmiştir. Dördüncüsü: Onlara maldan bir şeyler verilir; arazi ve köleler taksim edilirken: Bereketini görün, denir. İşte güzel söz budur. Hasen ile Nehaî de: Biz ulularımızın böyle yaptıklarına eriştik, demişlerdir. Nasih ve mensuh âlimleri bu âyette iki görüş üzerinde ihtilaf etmişlerdir: Birincisi: O muhkemdir, bu da Ebû Mûsa'l - Eş’ari, İbn Abbâs, Hasen, Ebû’l - Âliyye, Şa’bî, Atâ’ b. Ebi Rebah, Said b. Cübeyr, Mücâhid, Nehaî ve Zührî’nin görüşleridir. Âyetin mazmununun çoklarına göre müstehap, bazılarına göre de vacip olduğunu zikretmiş bulunuyoruz. İkinci görüş: O mensuhtur, onu: "Allah size evlatlarınızda vasiyet eder” âyeti neshetmiştir. Bunu Mücâhid, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Said b. Müseyyeb , İkrime, Dahhâk, Katâde ve diğerlerinin görüşü de budur. |
﴾ 8 ﴿