9Arkalarında onlara karşı korktukları küçük ve zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde (halleri) ne olur diye korkacak olanlar korksunlar. Allah’tan sakınsınlar ve doğru söz söylesinler. "Arkalarında zayıf zürriyetler bırakanlar korksunlar": Bu âyetle muhatap olanlar hakkında üç görüş halinde ihtilaf etmişlerdir: Birincisi:; vasiyet edenin yanında hazır olanlara hitaptır. Buna göre âyetin manasında iki görüş vardır: Birincisi: Malını vasiyet edenin yanında hazır bulunanlar ona malını mirasçı olmayana dağıtıp da mirasçılarını terk etmesini emretmekten sakınsınlar; tıpkı vasiyet edenler kendileri olup da onları mallarını evlatlarına bırakmasını söyleyenler memnun ettiği gibi. Bu mana İbn Abbâs, Hasen, Said b. Cübeyr, Mücâhid, Katâde, Dahhâk, Süddi ve Mukâtil tarafından verilmiştir. İkincisi: Tam bu görüşün zıddınadır; bu da vasiyet edenin yanında bulunanların onu akrabalara vasiyet etmesine mani olup sırf çocuklarına vasiyet etmesini önerenler böyle bir hareketten korksunlar. Bu görüş Mukassim, Süleyman et - Teymi ve diğerlerinin görüşüdür. İkinci görüş: Bu yetimlerin velilerine hitaptır ve: "Onları israfla ve acele yiyip bitirmeyin” kavline bağlıdır; buna göre Kelâmın manası şöyle olur: Velisi bulunduğunuz yetimlere iyilik edin, tıpkı sizden sonra evlatlarınızın velilerinin iyilik etmelerini istediğiniz gibi. Bu mana da İbn Abbâs ile İbn Saib’den rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: Bu vasilere hitaptır; vasiyet edenin çizdiği gibi vasiyeti yerine getirmek ve vasiyetin nerelere harcanacağına dikkat etmekle emrolundular, tıpkı hiç değiştirmeden zayıf zürriyetlere riayet edildiği gibi. Sonra bu da: "Kim vasiyet edenin haktan sapmasından veya bir günah işlemesinden korkar da aralarını bulursa, ona günah yoktur” (Bakara: 182) âyetiyle neshedilmiştir. Vasinin bu âyetle haktan sapma gördüğü zaman şer’î enstrümanları kullanması ve mirasçıların arasını bulması emredilmiştir. Bunu da Şeyhimiz Ali b. Ubeydullah ve diğerleri "Nasih ve Mensuh’ta” zikretmiştir. Buna göre âyet mensuh, öncekine göre de muhkem olur. "Dı’âf” dayıfın çoğuludur, onlar da küçük çocuklardır. Hamze ayni imale ederek "zıayfen” okumuştur; gerekçesi de şudur: Fial vezninde olup da başı istila harflerinden ve meksur olanlarda, meselâ zıâf, kıfâf ve hifâf gibi, bunlarda imale güzeldir. Çünkü istila harfi yükseltilmiş, sonra da kesr ile indirilmiş olur. Ama kesreye meylettikten sonra vurgu ile yükseltilmemesi de müstehaptır. O.zaman ses tek düzey olmuş olur. Hamze de hıyı imale ederek "hafu aleyhim” öyle okumuştur. Burada imale güzeldir, hı her ne kadar istila harfi ise de. Çünkü o "hiftü"deki kesreyi talep etmektedir, imale ile o tarafa gitmiş olur. Kavl-i sedid de: Doğru sözdür. |
﴾ 9 ﴿