11

Allah size çocuklarınız hakkında tavsiye ediyor: Bir erkek için iki dişi hissesi vardır. Eğer mirasçılar ikiden fazla kadın olurlarsa, murisin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer bir dişi olursa, yarısı onundur. Ebeveyninden her birisi için altıda bir vardır; eğer murisin çocuğu varsa. Eğer çocuğu yoksa ve ona ebeveyni mirasçı oluyorsa, anası için üçte bir vardır. Eğer ölenin kardeşleri varsa, anası için altıda bir vardır. Bu da ettiği vasiyetten veyahut borçtan sonradır. Babalarınızın ve oğullarınızın sizin için hangisinin daha yararlı olacağını bilemezsiniz. Bu Allah’tan bir farz olarak (tespit edilmiştir). Şüphesiz Allah hakkıyle bilici ve hikmet sahibidir.

"Allah size evlatlarınız hakkında vasiyet ediyor":

İniş sebebi için üç görüş vardır:

Birincisi: Cabir b. Abdullah hastalandı, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem onu ziyaret etti, o da:

"Ya Resûlallah, malımda ne yapayım?” dedi. Bunun üzerine bu âyet indi. Bunu Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir. 6

6 - Buhârî, Vudu', bab, 44; Müslim Feraiz, hadis no, 6 ve 7; İmam Ahmed, Müsned, 3/298.

İkincisi: Bir kadın peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e iki kız çocuğu getirdi: Ya Resûlallah, bunların babası, Uhut’ta seninle çarpışırken öldürüldü, amcaları da mallarının tamamını aldılar, dedi; âyet bunun üzerine indirildi. Bu aynı zamanda Cabir b. Abdullah tan da rivayet edilmiştir. 7

7 - İmam Ahmed, Müsned, 3/352; Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce ve Hakim. Hakim sahih olduğunu söylemiştir.

Üçüncüsü: Hassan b. Sabit’in kardeşi öldü, geriye bir kadınla beş kız çocuğu bıraktı. Mirasçıları malını aldılar; ne karısına ne de kızlarına bir şey vermediler. Karısı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip şikayet etti, âyet bunun üzerine indi. Bu da Süddi’nin görüşüdür.

Zeccâc şöyle demiştir:

"Yûsîküm": Size farz kılıyor, demektir, çünkü vasiyetin bazısı farzdır.

Başkası da şöyle demiştir:

Vasiyetin zikredilmesi iki şeyden dolayıdır:

Birincisi: Vasiyet işi artıracağı için daha tekit edicidir.

İkincisi: Vasiyette Vasiyet edenin de hakkı vardır, bu da hakkına nispet edilmekle durumu daha da pekiştirmiş olur. Hasen ile İbn Ebi Able, şedde ile:

"Yuvassîküm” okumuşlardır.

"Erkek için iki dişi payı vardır": Yani oğlun mirası iki dişinin hissesi kadardır. Sonra ilk sıradaki dişilerin hissesini zikredip

"eğer olurlarsa", yani dişiler olurlarsa;

"ikiden çok kadınlar".

"Fevka” kelimesi için de iki görüş vardır:

Birincisi: O zaittir, meselâ  

"fardibu fevkal a’nak” (Enfal: 13) kavlinde olduğu gibi.

İkincisi: O, fazla manasınadır. Kadı Ebû Ya'lâ şöyle demiştir: Neden ikiden fazla ve birden bahsetti de ikiyi vurgulamadı? Çünkü erkekle birlikte olan her bir dişi için üçte bir verince, dişi ile beraber üçte bir vermesi daha evladır.

"Vein kanet vahideten": Cumhûr nasb ile; Nâfi de ref ile okumuştur.

Mana da: Eğer bir vaki olur veyahut bir bulunursa, demektir.

"Ve-li-ebeveyhi":

Zeccâc şöyle demiştir: Ebevahu eb ve ebetin kelimelerinin tesniyesidir. Ümde aslolan ebet, demektir, ancak üm ile yetinilmiştir.

"Ebeveyhi"deki zamir, her ne kadar zikri geçmemiş ise de ölüye râcîdir.

"Annesi için üçte bir vardır": Yani geriye ebeveynden başkasını bırakmamışsa, malının üçte biri annesinindir, kalan da babanındır. Neden anne zikredilmiştir? Çünkü sırf "veverisehu ebevahu” ile yetinilse idi, malın aralarında ikiye bölüneceği zannedilirdi. Özellikle üçte bir deyince, fazla olduğunu gösterdi.

İbn Kesir, Nâfi, Âsım, Ebû Amr ve İbn Âmir hemzenin ref'i ile şöyle okumuşlardır:

"Feliümmihi"; “butuni ümmehatiküm” (Zümer: 6);

"ümmiha” (Kasas: 59),  

"fi ümmil kitab". (Zuhruf: 4) Hamze ile Kisâi de bütün bunları vasi halinde kesre ile okumuşlardır. Delilleri de şudur: Onlar hemzeyi makablindeki ye veya kesreye uydurmuşlardır.

"Eğer onun kardeşleri olursa": Yani ebeveynle beraber, onlar annenin üçte bir almasına mani teşkil ederler. Onu altıda bire döndürürler.

Şunda ittifak etmiştirler ki,

üç erkek kardeş olurlarsa, hisselerine engel olurlar,

iki erkek kardeş olurlarsa, yine engel olurlar mı?

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Üçte bire mani olurlar, bunu da Hazret-i Ömer, Osman, Ali, Zeyd ve cumhûr, demişlerdir.

İkincisi: Ancak üç mani olur. Bunu da İbn Abbâs demiş 8

8 - Beyhakî, es - Sünen el - Kübra, 6/227.

ve delil olarak da ihve kelimesini ileri sürmüştür; ihve cemi ismidir. Cem’in de en azında ihtilaf etmişlerdir; cumhûr; En azı üçtür, demiştir. Bir topluluk da: ikidir, demiştir. Birincisi daha doğrudur. Ulemanın annenin hissesini iki erkek kardeşle düşürmeleri ittifak ettikleri bir delilden dolayıdır. Bazen ikiye de cemi, denir.

Zeccâc şöyle demiştir: Bütün dilciler şunda oybirliği etmişlerdir ki, iki kardeş de cemidir.

Sibeveyh şöyle hikaye etmiştir: Araplar: Vadaa rihalehüma derler ki, rahley rahileteyhime (iki yükü indirdiler) demek, isterler.

"Vasiyetten sonra": Yani bu hisseler vasiyet ve borçtan sonra bölüştürülür.

İbn Kesir, İbn Âmir, Âsım’dan, her iki yerde sadın fethiyle

"yusabiha” okumuş; Nâfi, Ebû Amr, Hamze ve Kisâi de, ikisinde de kesr ile

"yusi” okumuşlardır. Hafs da Âsım’dan rivayetle birinciyi kesr, İkinciyi feth ile okumuştur.

Bil ki, borç lâfız itibarı ile sonraya konulmuş ise de mana bakımından öncedir, çünkü borç, aleyhine haktır, vasiyet ise lehine haktır. İkisi de birlikte mirasçıların haklarından öncedir, eğer vasiyet malın üçte birinde yapılmış ise.

"Ev” edatı tertibi gerektirmez, ancak ikisinden biri bulunursa mirasın ondan sonra olacağını gösterir, ikisi olursa yine böyledir.

"Babalarınızın ve oğullarınızın sizin için hangisinin daha yararlı olacağını bilemezsiniz":

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: O ahirette yarardır, sonra bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Baba çocuğundan daha yüksek dereceli olursa, çocuğu ona yükseltilir; çocuk için de durum aynıdır. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs'tan rivayet etmiştir.

İkincisi: Bu, birbirlerine şefaat etmeleridir, bunu da Ali b. Ebû Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

İkinci görüş: O dünyada yarardır, bunu da Mücâhid, demiştir.

Sonra bunun manasında da iki görüş vardır:

Birincisi:

Mana şöyledir: Babaların ölümü yakın olup da oğulların onların mallarıyla yararlanacağını yahutta oğulların ölümü yakın olup da babaların onların mallarıyla yararlanacağını bilemezsiniz? Bunu İbn Bahr, demiştir.

İkincisi:

Mana şöyledir: Babaların ve oğulların yararları farklıdır; hangisinin daha yararlı olacağını bilemezsiniz. Zira evlatlar küçükken babalarından yararlanırlar; babalar da yaşlılıklarında oğullarından yararlanırlar. Bunu Kadı Ebû Ya’lâ, demiştir.

Zeccâc şöyle demiştir: Kelâmın manası şöyledir: Allah hisseleri kendi hikmetine göre farz kılmıştır; eğer onu size bıraksa idi, hangisinin sizin için daha yararlı olacağını bilemezdiniz, o zaman mallar hikmetsiz olarak boşa giderdi. Şüphesiz Allah halkına yararlı olacak şeyi daha iyi bilir, farz kıldığı şeylerde de hikmet sahibidir.

"Kâne"nin manasında da üç görüş vardır:

Birincisi: Manası şöyledir: Allah eşyayı yaratmadan önce bilirdi, onlardan tedbirini takdir ettiği şeylerde de hikmet sahibi idi.

İkincisi: Her zaman öyle demektir. Sibveyh şöyle demiştir: Sanki toplum ilim ve hikmet görmüşler, onlara: Allah her zaman böyledir, yani bu gördüğünüz şekildedir, sonradan olmuş değildir, denilmiştir.

Üçüncüsü: Kâne aziz ve celil olan Allah için kullanılınca onun geçmişi ve geleceği bir olur; çünkü eşya O’nun yanında tek hal üzeredir. Bu görüşleri Zeccâc, demiştir.

11 ﴿