23Size şu kadınlar haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızlar, kız kardeş kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anaları (kayın valideler), kendilerine duhul ettiğiniz (zifafa girdiğiniz) kadınlardan kucağınızda beslediğiniz üvey kızlarınız. Eğer onlara duhul etmemişseniz size bir beis yoktur. Kendi sulbünüzden oğullarınızın helalleri (eşleri, gelinleriniz) ve iki kız kardeşi bir arada almak; ancak geçenler (eskisi) hariç. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. "Hurrimet aleyküm ümmehâtüküm": Zeccâc şöyle demiştir: Ümmehatta aslolan: Ümmat demektir, ancak he tekit için ziyade kılınmıştır; meselâ ehraktülmae (suyu döktüm) de ziyade ettikleri gibi ki, aslı: Eraktü’dür. "Sizi emziren süt-anneleriniz": Bunlara anne denilmesi, hürmetlerinden dolayıdır. Âlimler şunda ihtilaf ettiler: Emişmede sayı muteber midir, yoksa değil midir? Hanbel, imam Ahmed den bir emme ile emişme sabit olur, dediğini nakletmiştir. Bu da Hazret-i Ömer, Ali, İbn Abbâs, İbn Ömer, Hasen, Tâvûs, Şa’bî, Nehaî, Zührî, Evzai, Sevri, İmam Malik, Ebû Hanife ve arkadaşlarının görüşleridir. Muhammed b. Abbas, İmam Ahmed’den: Emişme ancak üç emme ile sabit olur dediğini rivayet etmiştir. Ebû’l - Haris de İmam Ahmed’den: beş ayrı emmeden azı ile emişme sabit olmaz, dediğini nakletmiştir. Şâfiî'nin görüşü de böyledir. "Kadınlarınızın anneleri": Kayınvalideler de sırf kızlarına akit yapılmakla haram olurlar, kızlarına ister duhul vaki olsun ister olmasın. Bu; Hazret-i Ömer, İbn Mes’ûd, İbn Ömer, İmran b. Husayn, Mesruk, Atâ’, Tâvûs, Hasen ve cumhûrun görüşüdür. Hazret-i Ali radıyallahu anh de karısını duhul etmeden boşayan kimse hakkında: Annesiyle evlenebilir, demiştir. Bu Mücâhid ile İkrime’nin de görüşüdür. "Rebâibuküm": Rebibe: Kadının başka kocasından kızıdır. Rebibe: Beslenen demektir, çünkü adam onu besler. Kucağında besleme denilmesi de genellikle öyle olmasındandır, yoksa kucak şart değildir. "Ve helailii ebnaiküm": Zeccâc şöyle demiştir: Halail: Zevceler demektir. Halile de helâl olan manasınadır, helâl’den türemedir. Başkası da şöyle demiştir: Eşe halile denilmesi, kocası nereye hulul eder (konar)sa onunla beraber konmasındandır. Şeyhimiz lügatçi Ebû Mansur’dan şöyle okudum: Halil koca, halile de kadındır. Bunlara böyle denilmesi, aynı yere gitmelerinden yahut her biri diğerinin mahalline inmesindendir veyahut her biri diğerinin uçkurunu çözmesindendir. "Kendi sulbünüzden": Atâ’ şöyle demiştir: Sulbün zikredilmesi evlatlık içindir. "İlla ma kad selef' kavli hakkında da bir önceki âyette açıklama yapılmıştır. Burada ise iki şey ilâve etmişlerdir: Birincisi: Ancak Yakub aleyhisselam’ın geçen durumu hariç, çünkü o, Yûsuf’un annesiyle kız kardeşini de bir nikahta birleştirmişti. Bu da Atâ’ ile Süddi’den rivayet edilmiştir. Bunda iki yönden zafiyet vardır: Birincisi: Bu haramlık bizim şeriatimiz ile ilgilidir, bütün şeriatler bir değildir. Bizden başkasının yaptığı şeyde bizim de affolmamızın bir anlamı yoktur. İkincisi: Eğer bu sözü söyleyenden delil istense, getirmesi zor olurdu. İkinci görüş: Bu istisnanın şu faydası vardır: İki kız kardeşe yapılan akit fesih olmaz ve insan için onlardan birini seçme hakkı vardır. Firuz ed - Deylemi’nin hadisi de bunu göstermektedir, şöyle demiştir: Ben Müslüman oldum, yanımda (nikahımda) iki kız kardeş vardı; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim: "Birini boşa” dedi. Bunu Kadı Ebû Ya’lâ zikretmiştir. |
﴾ 23 ﴿