24Sağ ellerinizin sahip olduğu carıyeler müstesna olmak üzere, evli kadınlar da size haram kılındı. Üzerinize Allah'ın farzı olarak. Bunların (kesindekileri, namuslu ve zinaya sapmamış olarak mallarınızla aramanız size helâl kılındı. O halde onlardan yararlandığınız kadınlara takdir edilen ücretlerini (meliklerini) verin. Mehir kestikten sonra (bir miktar düşürmede) anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah hakkıyle bilen, hikmet sahibidir. "Evli kadınlar da": Sebeb-i nüzulü şöyledir: Ebû Said el - Hudri rivayet etmiştir: Evtas savaşında evli kadınları esir aldık, onlarla buluşmak istemedik, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e sorduk, bunun üzerine bu âyet indi, biz de onları helâl saydık. 19 19 - İmam Ahmed, Müsned, 3/71; Müslim, Radâ, hadis no, 33; Ebû Dâvud, Nikah, bab, 44; Nesâî, Nikah, bab, 59; Beyhakî, es - Sünen el - Kühra, 7/167. Kurraların ihtilaflarına gelince: İbn Kesir, Nâfi, Ebû Amr, Âsım, İbn Âmir ve Hamze, Kur’ân'ın her yerinde şadı fetha ile okumuşlardır. Yalnız Kisâi, bunu fetha ile okumuş, Kur’ân’ın diğer yerlerindekini kesre ile "el - muhsınati” ve "muhsınat” okumuştur. İbn Kuteybe şöyle demiştir: Ihsan: Bir şeyi himaye edip korumaktır, muhsanat da ondandır ki, kocaları olan kadınlardır. Çünkü kocalan onları korurlar, başkalarının yaklaşmasına mani olurlar. Muhsanât: Evli olmasalar da hür kadınlardır, çünkü hür kadın hem korunur, hem de kendisini korur, cariye ise öyle değildir. Burada muhsanâttan kimlerin kastedildiği hususunda da üç görüş vardır: Birincisi: Kocaları olan kadınlardır, bu İbn Abbâs, Said b. Müseyyeb , Hasen Basri, İbn Cübeyr, Nehaî, İbn Zeyd, Ferrâ’, İbn Kuteybe ve Zeccâc’ın görüşüdür. İkincisi: İffetli kadınlardır, çünkü onlar erkeklere nikah akdi veya cariyelik dışında haramdır. Bu da Ömer b. Hattab, Ebû’l - Âliyye, Ubeyde ve Süddi'nin görüşleridir. Üçüncüsü: Hür kadınlardır, Mana da şöyledir: Onlar sûrenin başında zikredilen dört kadından (dört kadın nikah ettikten) sonra haramdır, bu da İbn Abbâs ile Ubeyde'den rivayet edilmiştir. Birinci görüşe göre "ancak sağ ellerinizin sahip oldukları hariç” kavlinin manasında iki görüş vardır: Birincisi: Manası şöyledir: Ancak savaşlarda esir aldığınız cariyeler hariçtir. Hazret-i Ali, Abdurrahman b. Avf, İbn Ömer, İbn Abbâs âyeti böyle tevil etmişler. Bunlar cariyeyi satmayı talâk olarak görmezlerdi. İkincisi: Ancak esirlikle olsun veya başka bir sebeple olsun kocaları olan cariyeleriniz hariç. İbn Mes’ûd, Übey b. Ka'b, Cabir ve Enes âyeti böyle tevil etmişlerdir. Bunlar da cariyeyi satmayı talâk olarak görürlerdi. İbn Cerir; İbn Abbâs, Said b. Müseyyeb ve Hasen’den: Cariyeyi satmak talâktır, dediklerini zikretmiştir. Doğrusu birincisidir, çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hazret-i Âişe Berire’yi azat ettiği zaman, kocası köle iken onu evlendirdikleri zevci ile kalmakla ayrılma arasında serbest bıraktı ve Hazret-i Âişe'nin onu azat etmesini talâk kabul etmedi. Eğer talâk olsa idi, onu serbest bırakmasının bir manası kalmazdı. Âyetin iniş sebebi olarak zikrettiğimiz şey de birinci görüşün doğruluğunu göstermektedir. İkinci görüşe göre manası şöyledir: İffetli kadınlar da mülk olmanın dışında haramdır, mülk akit olur, kadın da cariye olur. Üçüncü görüşe göre manası şöyledir: Sağ ellerinizin sahip olduğu cariyeler hariç dörtten sonra hürleri almak haramdır. Çünkü onların sayı ile bir sınırı yoktur. "Kitaballahi aleyküm": Zeccâc şöyle demiştir: Mensûb oluşu tekit olmak üzeredir, manaya göre yapılmıştır. Çünkü "hürrimet aleyküm ümmehatüküm"ün manası şöyledir: Ketaballahu aleyküm hâza kitaben. Emir olmak üzere mensûb olması da câizdir, o zaman "aleyküm” onu tefsir etmiş olur, mana da: Allah'ın kitabına sarılın, olur. "Bunların ötesindekiler size helâl kılındı": Yani bu sayılan şeylerden sonrakiler, ancak sünnet bir kadını halasının veya teyzesinin üzerine almayı da haram etmiştir, İbn Semeyfa’ ile Ebû Imran: kâfin, tenin ve benin fethi ile elifsiz olarak ve henin ref'i ile keteballahu aleyküm okumuşlardır. İbn Kesir, Nâfi, Ebû Amr ve İbn Âmir, hanın fethi ile: Ve ehalle okumuşlar; Hamze ile Kisâi de elifin zammı ile (ühille) okumuşlardır. Şeyhimiz Ali b. Ubeydullah şöyle demiştir: Ulemanın geneli: "Uhille leküm maverae zaliküm” kavlinin umum lafızla varit olup kendisine tahsis girdiği bir umum olduğunu söylemişlerdir. Tahsis eden de peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, bir kadının üzerine halasını veya teyzesini nikahlamayı haram etmesidir. Bu nesh yolu ile yapılmış değildir. Bir bölük ulema da âyette zikredilen helalliğin bu hadisle neshedildiğine kail olmuşlardır. "Mallarınızla aramanız": Yani ya nikahta mehirle veya mülkte (cariyelikte) bedelle. "Muhsınin": İbn Kuteybe: Evliler manasınadır, demiştir. Zeccâc da: Evlilik akdi yapanlar, demiştir. Başkaları da: Zinaya sapmayan iffetli kimseler, demişlerdir. Sifah: Zinadır, İbn Kuteybe şöyle demiştir: Bunun aslı: Sefahtül kırbete’den gelir ki, kırbadaki suyu döktüm, demektir. Zinaya sifah denilmesi, erkek de kadın da meniyi döktükleri içindir. İbn Fâris de şöyle demiştir: Sifah, suyu (meniyi) akitsiz ve nikahsız dökmektir, o dökülüp zayi olan bir şey gibidir. "Yararlandığınız kadınlara mehirlerini verin": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Bu, nikahta mehirle yararlanmaktır, bunu İbn Abbâs, Hasen, Mücâhid ve Cumhûr, demiştir. İkincisi: Bu, akitsiz olarak belli bir süreye kadar yararlanmaktır. Rivayete göre İbn Abbâs müt’a nikahına cevaz verirdi, sonra ondan döndü. Kurra müfessirlerden bazıları kendilerini zorlayarak şöyle demişlerdir: Bu Âyetten kastedilen müt'a nikahıdır, sonra o da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yasağı ile neshedilmiştir. Bu ise gereksiz bir zorlamadır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem müt’ayi önce helâl etti, sonra da men etti, böylece onun sözü ile neshedilmiş oldu. Âyet ise müt’anin cevazını içermiyor, çünkü Allahü teâlâ "namuslu ve zinadan kaçmak şartı ile mallarınızla aramanızda” demiştir. Bu da normal nikahı gösterir. Zeccâc şöyle demiştir: "Onlardan istifade ettiğiniz” ifadesi, geçerli şartlara göre kıydığınız nikah demektir, o da: "Namuslu olup zina etmemektir", yani evlenme akdi yaparak, demektir. "Onlara ücretlerini verin": Yani mehirlerini. Kim âyette bundan başka bir cihete giderse kesinlikle hata etmiş ve lügatten anlamamıştır. "Mehir kestikten sonra aranızda anlaşmanızda size günah yoktur": Bunda da altı görüş vardır: Birincisi: Bunun manası şöyledir: Kadının mehrinden bir miktarını terk edip kocasına hibe etmesinde size günah yoktur. Bu İbn Abbâs ile İbn Zeyd’den rivayet edilmiştir. İkincisi: Mehir kestikten sonra bir arada kalmanız veya ayrılmanızda size günah yoktur, yine bu da İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: Ey kocalar, kadınlarınız için mehir kestikten sonra onların mehirlerinden bir miktar düşürmelerinde veya sizi tamamen ondan muaf tutmalarında size günah yoktur. Bunu da Ebû Süleyman et - Teymi, demiştir. Dördüncüsü: Müt'anin süresi dolduktan sonra süreyi uzatmalarında veya bağışlamayıp ücreti artırmalarında size günah yoktur, bunu Süddi, demiştir. Bu görüş müt’ayi kabul edenlere göredir. Beşincisi: Kadının mehrini erkeğe hibe etmesinde veya kendisine duhul etmeyen erkeğe mehrinin yarısını bağışlamasında size günah yoktur, bunu da Zeccâc, demiştir. Altıncısı: Bu, artırma ve eksiltmede, tehir veya ibrada genel bir hükümdür, bunu da Kadı Ebû Ya’lâ, demiştir. |
﴾ 24 ﴿