40Şüphesiz Allah zerre kadar haksızlık etmez. Eğer o (zerre) bir iyilik olursa, Allah onu katlar ve sahibine kendi katından büyük bir mükafat verir. "Şüphesiz Allah zerre kadar haksızlık etmez": Haksızlığı (zulmü) geçen kısımda şerh etmiş idik. O, aziz ve celil olan Allah için imkansızdır. Çünkü dilciler: Zulüm, bir kimsenin sahip olmadığı şey üzerinde tasarruf etmesidir, demişler. Halbuki her şey O’nun mülküdür. Başkaları da şöyle demişlerdir: Zulüm, bir şeyi asıl yerinden başka yere koymaktır, O’nun hikmeti ise faydasız bir şey yapmaktan münezzehtir. Bir şeyin miskali, o şeyin ağırlığı demektir. İbn Kuteybe şöyle demiştir: Haza alâ miskali hâza, derler ki, onun ağırlığmdadır, onun kadardır, demektir. Zeccâc da: O siki kökünden mifal veznindedir, demiştir. Ben Şeyhimiz Ebû Mansur el - Lügavi’den şöyle okudum: İnsanlar miskalin sadece dinar (altın para) ağırlığında olduğunu zannederler, onların zannettikleri gibi değildir. Bir şeyin miskali onun ağırlığı kadardır, her ağırlığa miskal denir, ister ki, b. (gram, kilo) olsun. Allahü teâlâ: "Hardal tanesi kadar olsa” (Enbiya: 47) demiştir. Ebû Hatim de şöyle demiştir: Esmaî’ye, terazilerdeki ağırlık olan miskali sordum: Farsçadır, nasıl diyeceğimi bilmiyorum; ancak miskal diyebilirim; meselâ bir adama: Bana miskal uzat desen, o da sana binlik bir ağırlık birimi verse veya bir gramlık bir ağırlık birimi verse, dediğini yapmış ve doğru olur. Zerreden de ne kastedildiği hususunda da beş görüş vardır: Birincisi: O kırmızı karınca başıdır, bunu İkrime, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. İkincisi: O bir parça topraktır, bunu da Zeyd b. el - Asam, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Üçüncüsü: O en küçük karıncadır, bunu da İbn Kuteybe ile İbn Paris, demişlerdir. Dördüncüsü: O hardaldır. Beşincisi: Güneş ışığında delikten görünen toz parçasıdır, bu ikisini Sa’lebî, demiştir. Bil ki, zerre akılla bilinen (soyut) bir şey için misal verilmiştir. Maksat Allah’ın ne az ne de çok zulüm etmeyeceğidir. "Ve in tekü haseneten": İbn Kesir ile Nâfi: Ref ile hasentün okumuşlar; diğerleri de nasb ile okumuşlardır. Zeccâc şöyle demiştir: Kim ref ile okursa mana: Bir iyilik meydana gelirse demek olur. Kim de nasb ile okursa mana: Eğer o yaptığı bir iyilik olursa, demek olur. "Yudaifha": İbn Âmir ile İbn Kesir şeddeli olarak ve elifsiz "yuda’ifha okumuşlar; diğerleri de aynın kesri ve elifle yudaifha okumuşlardır. İbn Kuteybe: Elifle yudaifha, birkaç kat verir, demektir; elifsiz yuda'ifha ise bir katı verir, demiştir. "Min ledünhü": Yani kendi katından demektir. Büyük ecir de: Cennettir. |
﴾ 40 ﴿