117Onlar (müşrikler) O’ndan başka ancak dişilere dua ederler. Onlar ancak azgın şeytana dua ederler. "İn yed’une min dunihi illâ inasa": "İn” "ma” manasına, "yed’une” de ibadet ederler manasınadır. "Dunihi"deki “He” zamiri de aziz ve celil olan Allah'a aittir. Meşhur kıraat ise inasa’dır. Sa’d b. Vakkas, Abdullah b. Ömer, Ebû Miclez, Ebû’l - Mütevekkil ve Ebû’l- Cevza, vavm ve senin fethi ve hemzesiz olarak, illâ vesenen okumuşlar; İbn Abbâs ile Ebû Rezin de, hemzenin ve nunun refi ile elifsiz, ünüsen okumuşlardır. Ebû’l - Âliyye, Muaz el - Kari ve Ebû Nüheyk de hemzenin ref’i ve seden sonra elifle ünasen okumuşlardır. Ebû’s - Sivar el-Adevi ile Ebû Şeyh el - Hennani de, hemzenin fethi ve seden sonra elifle evsanen okumuşlardır. Ebû Hureyre, Hasen ve el - Cuni, fu’lâ vezninde ünsa okumuşlardır. Eyyub Sahtiyani ise, vavın ve senin ref'i ve elifsiz olarak, illâ vünsa, okumuşlardır. Muverrık el - İçli de, hemze ve senin ref’i ile elifsiz olarak, üşünen okumuşlardır. Zeccâc da şöyle demiştir: Kim, inansen derse, o ünsa’nın cem’idir. Kim de, ünüsen derse, o inasın cem’idir. Kim de, üsnen derse o, vesenin cem’idir. Aslı vüsndür, ancak vav mazmum olduğu zaman onu hemzeye çevirmek câizdir, meselâ Allahü teâlâ’nın: "Ve izerrüsülü ukkıtet” (Mürselat: 11) kavlinde olduğu gibi. Üşün olması da câizdir ki, aslı üsn’dür; zammeden sonra zamme gelmiştir. Üsn olması da câizdir, meselâ esed ve üsd gibi. Müfessirlere gelince onların inas’ın manasında dört görüşleri vardır: Birincisi: înas ölüler manasınadır, bunu da İbn Abbâs ve bir rivayette Hasen, demişlerdir. Hasen şöyle demiştir: Taş ve odun gibi bütün cansız şeyler inastır. Zeccâc da şöyle demiştir: Bütün ölülerden dişiler olarak haber verilir; meselâ el - ahcar tu’cibünü (taşlar hoşuma gidiyor) ve ed - derahimü tenfanuni (paralar bana fayda veriyor) gibi. İkincisi: İnas, putlardır, bu da Hazret-i Âişe ile Mücâhid’in görüşüdür. Üçüncüsü: İnas; Lât, Uzza ve Menat, hepsi de müennestir. Bu da Ebû Mâlik, İbn Zeyd ve Süddi’nin görüşleridir. Ebû Recâ’ da Hasen’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Arap kabilelerinden putu olmayan hiçbiri yoktu, ona: Filan oğullarının dişisi derlerdi. Bunun üzerine bu âyet inmiştir. Zeccâc da: Mana şöyledir, demiştir: Onlar ancak dişi ismi taşıyan şeylere ibadet ederler. Dördüncüsü: Onlar meleklerdir, onların Allah’ın kızlan olduklarını iddia ederlerdi, bunu da Dahhâk, demiştir. Şeytandan ne murat edildiği hususunda da üç görüş vardır: Birincisi: Putun içinde bulunan şeytandır. İbn Abbâs şöyle demiştir: Her putun içinde bir şeytan vardır, onlara hizmet edenlere görünürdü. Übey b. Ka’b de: Her putun yanında dişi bir cin vardır, demiştir. İkincisi: O İblistir, ona ibadet etme de, süslediği şeylerde ona itâat etmedir. Bu da Mukâtil ile Zeccâc’ın görüşüdür. Üçüncüsü: O, taptıkları putlarıdır, bunu da Maverdi, zikretmiştir. "Merîd"e gelince: Zeccâc şöyle demiştir: Merîd, mârid demektir ki, itâatten çıkan demektir, manası da: Kötülükte ileri giden manasınadır. Merederrecülü muruden denir ki, isyan edip itâatten çıkmaktır. Murudun tevili de cinsinin varabileceği en uç noktaya varan kimse demektir. Aslı lügatte, yumuşaklıktan gelir, buradan hareketle tüyü bitmemiş genç erkeğe emred derler. Aynı mantıkla yaprağı dökülmüş ağaca şeceretün merdae, düz kayaya da, sahratün merdae denir. |
﴾ 117 ﴿