146

Ancak Tevbe edip kendilerini ıslah edenler, Allah’a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar (samimi olanlar) hariç. İşte onlar mü’minlerle beraberdirler. Allah onlara yakında büyük bir mükafat verecektir.

"Ancak Tevbe edenler hariç":

Mukâtil şöyle demiştir:

İniş sebebi şöyledir: Bir topluluk, münafıkların karar kılacakları yer söz konusu olunca: "Filan ve filan münafık idiler, Tevbe ettiler, onlara ne yapılacak?” dediler. Bunun üzarine bu âyet indi. Âyetin manası şöyledir: Ancak münafıklıktan Tevbe edenler, Tevbeden sonra amellerini

"düzeltenler” ve

"Allah’a sarılanlar": Yani dinine sarılanlar hariçtir.

"Dinlerinde ihlas gösterenler":

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Din İslâm’dır, onda ihlas göstermek de, şirkten arındırılmasıdır. Bunu da Mukâtil, demiştir.

İkincisi: O, ameldir, ihlası da, münafıklık ve şirk şüphesinden uzak tutulmasıdır. Bunu da Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir.

"Feülaike maal mü’minin":

"Maa” (beraber) kavlinde de iki görüş vardır:

Birincisi: O aslı üzere olup yakınlık manasınadır.

"Mü’minlere hangi hususta yakın olduklarında da iki görüş vardır:

Birincisi: Dostlukta yakındırlar, bunu da Mukâtil, demiştir.

İkincisi: Din ve sevapta yakındırlar, bunu da Ebû Süleyman, demiştir.

İkincisi:

"Min” manasınadır, takdiri de: Onlar mü’minlerdendir, şeklinde olur. Bunu da Ferrâ’, demiştir.

146 ﴿