163

Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettîğimiz gibi sana da vahyettîk. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a Yûnus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettîk. Dâvud’a da Zebur’u verdik.

"Sana da vahyettik":

İbn Abbâs şöyle demiştir: Adiy b. Zeyd ile Sükeyn: Ya Muhammed, Allah’ın Mûsa’dan sonra bir beşere bir şey indirdiğini bilmiyoruz, dediler. Bunun üzerine bu âyet indi. Al-i İmran’da vahyin manasını zikretmiştik. Bunlar orada zikredilmişti.

İshak: Yabancı bir isimdir, Arapça’ya uygun gibi görünse de öyledir. Eshakahullahu ishakan denir ki, Allah onu kahretsin, demektir. Yakub da yabancı bir isimdir. Arapça'daki yakub ise erkek keklik kuşudur, onun asıl Arapça’sı kabec’tir. Şeyhimiz dilci Ebû Mansur’dan böyle okudum. Eyyub: Yabancı isimdir. Yûnus da yabancı isimdir.

Ebû Ubeyde şöyle demiştir: Nunun zammı ve kesri ile Yûnus, Yunis, denir. Ebû Zeyd el - Ensari, Araplardan kesre, zamme ve fetha ile hemzeli şeklini rivayet etmiştir.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: Yûnus, nunun zammesiyle ve hemzesiz olarak Hicazlıların lügatidir. Esed oğullarından bazıları, hemze ile: Yu’nus, derler. Akil oğullarının bazıları da hemzesiz olarak nunun fethası ile Yunes, derler. Meşhur kıraat, hemzesiz olarak nunun refi ile Yûnus’tur.

İbn Mes’ûd, Katâde, Yahya b. Ya’mur ve Talha: Nunun kesri ile hemzeli olarak: Yu’nis okumuşlardır. Ebû’l - Cevza, Ebû İmran ve Cuhderi, nunun fethi ile hemzesiz olarak Yunes okumuşlardır. Ebû’l - Mütevekkil de nun fethi le hemzeli olarak: Yu’nes okumuştur.

Ebû Semmak el - Adevi de nunun kesri ile hemzesiz olarak Yunis okumuştur.

Amr b. Dinar, nunun refi ile hemzesiz okumuştur. Harun da yabancı isimdir. Diğer peygamber isimleri ise yukarıda geçmiştir. Zebur’a gelince: Kurraların çoğu zenin fethi Zebur okurlar. Ebû Rezin, Ebû Recâ’, A’meş ve Hamze zenin zammı ile Zubur okumuşlardır.

Zeccâc şöyle demiştir: Kim zeyi fetha ile okursa, bir kitabı kasdeder. Kim de zamme ile Zubur okursa, kitaplan kasdeder. Dâvud’u zikretmenin manası: Muhammed’in Kur’ân’lâ üstün kılındığını unutmayın, gerçi Allah Dâvud’a Zebur’u vermişse de bunu unutmayın, demektir.

Ebû Ali şöyle demiştir: Hamze sanki Dâvud'un kitabını belli bölümlere ayırmış, her bölüme zübür demiştir. Sonra onu çoğul yaparak Zübur, demiştir.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Zebur feul veznindedir, mef'ul manasınadır, meselâ halub, rekub deyip de mahlub ve merkub manasını kasdettiğin gibi. Bu da: Zebertül kitaba ezburuhu zebren kavlinden gelir ki, kitabı yazmak demektir. Bunda Zübur şeklinde bir lügat daha vardır ki, sanki cemi’dir, demiştir.

163 ﴿