137Böylece birçok müşriklere ortakları onları helak etmek ve onların dinlerini karıştırmak için evlatlarını öldürmeyi süsledi. Eğer Allah dileseydi onu yapmazlardı. Sen de onları uydurdukları o şeyle baş başa bırak. "Böylece süsledi": Yani Cahillikle taksim ettikleri şeyde o çirkin iş gibi bu da onlara süslendi. İbn Enbari şöyle demiştir: "Böylece” ifadesinin daha öncekine işaret olmadan cümle başı olması da câizdir. O zaman mana şöyle olur: Böylece müşriklere süslendi. Bunu cumhûr, zenin ve yenin fethi ile "zeyyene", katle"nin lamını nasb ile "evladihim’in dalını kesr ile "şüraku "yü de ref ile okumuşlardır. Bu kıraatin gerekçesi açıktır. İbn Âmir de, zenin zammı ile "züyyine", “Lâm” ın ref’i ile "katlü", dalın nasbi ile "evladehüm” ve hemzenin kesri ile "şürekaihim” okumuştur. Ebû Ali de şöyle demiştir: Manası da: "Katlü şürekaihim evladehüm” olur ki, muzaf ile muzafun ileyhin arasına mef’ûl girmiş olur. Bu ise çirkindir ve az kullanılır. Ebû Abdurrahman es - Sülemi ile Hasen de, ref ile "katlü", cer ile "evladihim” ve ref ile "şürakühüm” okumuşlardır. Ferrâ’ da şöyle demiştir: "Katlü” lâfzını naibi fail olarak, şürekaü’yü de gizli bir fiil ile merfu okumuştur. Sanki: Zeyyenehu lehtim şürekaühüm demiş gibi olur. Sibeveyh de bu kıraat üzerinde şöyle demiştir: Sanki: "Men zeyyenehu?” (onu kim süsledi denilmiş), o da: şürekaühüm, demiştir. Mekki b. Ebi Talib de şöyle demiştir: İbn Âmir’den de onun zenin zammı, “Lâm” ın ref'i ve evlad ve şürakainin cerri ile okuduğu rivayet edilmiştir. O zaman şürekai evladın ismi olmuş olur, çünkü onlar da soyda, mirasta ve dinde babalarına ortaktırlar. Ortaklarından ne kastedildiği hususunda da müfessirlerin dört görüşü vardır: Birincisi: Onlar şeytanlardır, bunu da Hasen ile Süddi, demişlerdir. İkincisi: Şirkte ortaklarıdır, bunu da Katâde, demiştir. Üçüncüsü: Onlar putlara hizmet eden bir cemaat idiler, bunu da Ferrâ’ ile Zeccâc, demişlerdir. Dördüncüsü: Onlar insanların azgınlarıdır, bunu da Maverdi, zikretmiştir. Ortakların onları nispet edilmesi, bunu onların uydurup iddia etmelerindendir. Onlara evlatlarını öldürmeyi süslemeleri hakkında iki görüş vardır: Birincisi: O fakirlik korkusu ile kız çocuklarını diri diri toprağa gömmektir, bunu da Mücâhid, demiştir. İkincisi: Birileri, oğlan çocuğu doğarsa onu kurban edeceğine yemin ederdi, nitekim Abdülmuttalib de Abdullah’ı kurban etmeye ant içmişti. Bunu da İbn Saib ile Mukâtil demişlerdir. "Liyurduhum": Onları helak etmek için, demektir. Bu lâm’da iki görüş vardır: Birincisi: O, "key” (için) lâmıdır. İkincisi: O akibet (sonuç) lâmıdır, meselâ: "Liyekune lehüm adüvven” (Kasas: 8) âyetinde olduğu gibi ki, durumları Fir’avn hanedanını sonunda helake sürükledi demektir, yoksa onlar bunu istediler, demek değildir. "Ve liyelbisu aleyhim dinehüm": Dinlerini karıştırmak için, demektir. İbn Abbâs da: Dinlerine şüphe katmak için, demiştir. Onlar İsmail dininden idiler, şeytanın süslemesi ile ondan döndüler. "Onları uydurdukları şeyle baş başa bırak": İbn Abbâs şöyle demiştir: Cahiliye halkı kız çocuklarını diri diri gömdükleri zaman: Bize bunu Allah emretti, derlerdi, bunun üzerine: "Onları iftiraları ile baş başa bırak” dedi, yani yalanları ile bırak, demektir. Bu da tehdit ve gözdağıdır. Bu durumda bu bölüm muhkemdir. Bir grup alim de şöyle demişlerdir: Maksat onlarla savaşmamaktır; bu durumda kılıç âyetiyle neshedilmiş olur. |
﴾ 137 ﴿