141

O ki, çardaklı çardaksız bahçeler, ürünleri farklı hurmalar ve ekinler ve birbirine benzer ve benzemez zeytinler ve narlar yarattı. Meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Hasat günü hakkını verin, israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

"O ki, çardaklı çardaksız bahçeler yarattı":

Bunda da dört görüş vardır:

Birincisi: Çardaklı, yeryüzüne yayılıp dağılan ve çardak yapılan şeylerdir, meselâ asma, kabak ve karpuz gibi. Çardaksız da hurma, ekin ve diğer ağaçlar gibi gövdesi üzerine dikilenlerdir.

İkincisi: Çardaklılar, insanların diktiği, çardaksızlar da kırlarda ve dağlarda yabani olarak bitenlerdir. Bu ikisi İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: Çardaklı ve çardaksızlar asmadır ki, onun kimisi çardaklı, kimisi de çardaksızdır, bunu da Dahhâk, demiştir.

Dördüncüsü: Çardaklılar, asma gibi üzümü için çardak yapılan, çardaksızlar da bunu istemeyen diğer ağaçlardır, bunu da Ebû Ubeyde, demiştir.

"Ükül": Meyve demektir.

"Birbirine benzeyen zeytin ve nar” da yukarıda geçmiştir.

"Meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin": Bu emir ibaha (serbestlik) içindir. Hemen yiyin demesi, cahiliye halkının yaptığı gibi haramlama cihetine gitmemek içindir.

"Ve atu hakkahu yevme hasadihi":

İbn Âmir, Âsım ve Ebû Amr, hanın fethi ile hasad okumuşlardır ki, bu, Necid ve Temim halkının lehçesidir.

İbn Kesir, Nâfi, Hamze ve Kisâi de kesri ile (hisadihi) okumuşlardır ki, bu da Hicaz halkının lehçesidir. Bunu da Ferrâ’ zikretmiştir.

Hasat zamanı verilecek hak üzerinde de iki görüş vardır:

Birincisi: O, zekattır, bu da Enes b. Malik, İbn Abbâs, Said b. Müseyyeb , Hasen, Tâvûs, Cabir b. Zeyd, İbn Hanefiyye, Katâde ve diğerlerinden rivayet edilmiştir. Buna göre âyet muhkemdir (mensuh değildir).

İkincisi: O, hasat zamanı zekattan başka bir farzdır, bu da orada bulunana yedirmektir, düşen ekin ve meyveleri terk etmektir. Bunu da Atâ’ ile Mücâhid demiştir. Bu neshedildi mi yoksa edilmedi mi? Eğer: Bu vacip bir emirdir, dersek, bu, zekatla neshedilmiştir. Eğer: O müstehap bir emirdir, dersek, onun hükmü devam etmektedir.

Eğer: Hasat günü hakkını vermek vacip midir?” denilirse, cevap şöyledir: Eğer:

O orada bulunan fakirleri yedirmektir, dersek, bu hasat (devşirme) günü olur.

Eğer: O zekattır, dersek, buna da üç türlü cevap verilmiştir:

Birincisi: Verme emri, hurma içindir, çünkü onun sadakası hasat günü vacip olur. Ekine gelince, ondan verme emri ürünü almaya bağlıdır, çünkü hasat vaktinde bu mümkün olmaz; ayıklama (harman) zamanına bırakılır. Bunu da bazı selef uleması demiştir.

İkincisi: Gün, hakkın zarfıdır, yoksa vermenin değil, sanki: Hakkını hasat günü ayıkladıktan sonra verin demiş gibi olur.

Üçüncüsü: Hasattan bahsetmenin faydası şudur, çünkü hak ürünü toplamakla vacip olmaz, ancak işleyip elde ettikten sonra vacip olur. Aksi takdirde hemen dalda görünür görünmez hakkını vermek akla gelebilirdi. Âyet ancak elde edildiği zaman hakkın vacip olacağını, telef olup giden için bir şey lâzım gelmeyeceğini ifade etmiştir. Bu iki cevabı da Kadı Ebû Ya’lâ vermiştir.

"İsraf etmeyin":

Bunun üzerinde altı görüş vardır:

Birincisi: O zekatta malı bitirecek şekilde farz olan sınırın dışına çıkmaktır, bunu da Ebû’l - Âliyye ile İbn Cüreyc demişlerdir. Ebû Salih, İbn Abbâs’tan şöyle rivayet etmiştir: Sabit b. Kays b. Şemmas, beş yüz ağaçlık hurma bahçesini kesti (meyvesini topladı), sonra da onu bir günde dağıttı, ailesine hiçbir şey bırakmadı, Allahü teâlâ bunu beğenmedi, bunun üzerine:

"İsraf etmeyin; Allah israf edenleri sevmez” kavli indi.

İkincisi: İsraf; vacip olan sadakayı (zekâtı) vermemektir, bunu da Said b. Müseyyeb , demiştir.

Üçüncüsü: O, günah olan yerlere harcamadır, bunu da Mücâhid ile Zührî, demişlerdir.

Dördüncüsü: O, ilâhları ekinlere ve hayvanlara ortak etmektir. Bunu da Atıyye el - Avfi ile İbn Saib, demişlerdir.

Beşincisi: O, sadakayı vacip olanın üstünde almaması için devlet görevlilerine hitaptır, bunu da İbn Zeyd, demiştir.

Altıncısı: O, zekâtı vermeden önce yemede israftır, bunu da İbn Bahr, demiştir.

141 ﴿