41Bilin ki, ganimet olarak elde ettiğiniz şeyin şüphesiz beşte biri Allah'ın, Resul'ünün, akrabaların, yetimlerin, yoksulların ve yolcularındır; eğer Allah’a ve hak ile batılın ayrıldığı gün, iki ordunun karşılaştığı gün kulumuza indirdiğimize iman ettinizse. Allah her şeye kadirdir. "Bilin ki, ganimet olarak elde ettiğiniz şeyin": Ganimet ile fey bir manaya mıdır yoksa ayrı mıdırlar? Bunda iki görüş halinde ihtilaf ettiler: Birincisi: Onlar ayrıdırlar, sonra bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Ganimet: müşriklerin ele geçirilen malıdır, fey ise: Onların ele geçirilen toprağıdır. Bunu da Atâ’ b. Saib, demiştir. İkincisi: Ganimet: Savaşla alınandır, fey ise: Barışla alınandır. Bunu da Süfyan Sevri, demiştir. Şöyle de denilmiştir: Hayır, fey: At ve deve sürülmeden elde edilen şeylerdir, meselâ öşür, cizye, ateşkes, sulh ve kaçarak bıraktıklan mallardır. İkincisi: O ikisi birdir; onlar da müşriklerden elde edilen her türlü şeylerdir. Bunu da Maverdi, zikretmiştir. Zeccâc da şöyle demiştir: Mallar üç sınıftır: Savaş halinde müşriklerden Müslümanlara geçendir ki, Allahü teâlâ buna enfal ve ganimet, demiştir. Haraç ve cizye gibi savaşta müşriklerden alman şeylerdir ki, buna da fey, demiştir. Müslümanlardan zekât, adak ve ibadet olarak çıkan mallardır ki, bunlara da sadaka ismini vermiştir. "Şeyden” maksat da kendisine şey denen her nesnedir. Mücâhid: İğne de şeydir, demiştir. "Şüphesiz onun beşte biri Allah’ındır (humusehu)": Abdülvaris mimin sükunu ile "humsehu” rivayet etmiştir. Kelâmdan murat edilen şey hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: Allah’ın hissesi haktır ve O’nun Ev’ine harcanır. Ebû’l - Âliyye şöyle demiştir: Ganimet getirilirdi; Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem de onu beş paya ayırırdı; dördü insanlara taksim edilirdi, sonra da beşinci hisse Ka’be için ayrılırdı. Bu manayı yalnız Ebû’l - Âliyye söylemiştir. İkincisi: Burada Allah’ın isminin geçmesi iki mülahaza iledir: Birincisi: Çünkü bunda hükmü veren ve mülk sahibi kendisidir. Mana da şöyledir: Onun beşte biri Resul’ün ve akrabalarındır, tıpkı: "Sana ganimetlerden sorarlar; de ki: Ganimetler Allah’ın ve Resul’ünündür” (Enfal: 1) kavli gibi. İkincisi: Mananın şöyle olmasıdır: Beşte biri Allah’a yakınlık olan cihetlere sarf edilir. Bu da cumhûrun görüşüdür. Buna göre vav zaittir, tıpkı: "Felamma eslama ve tellehu lilcebini ve nadeynahu” (Saffat: 103) kavlinde olduğu gibi. Mana da (vavsız olarak): Nadeynahu (ona seslendik) demektir. Bunun benzeri çoktur. Âlimler ganimetin beşte dördünün özellikle savaşanlara ait olduğunda icma etmişlerdir. Beşinci hisseye gelince o nasıl paylaştırılır? Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: O Allah ve Resul’ü için ve âyette zikredilenler için paylaştırılır. Bunu da yalnız Ebû’l - Âliyye’nin söylediğini zikretmiştik. Bu da hisselerin altı paya ayrılmasını gerektirir. İkincisi: O, beşe taksim edilir: Âyetin zahirine göre bir hisse Peygamber'e, bir hisse akrabalara, bir hisse yetimlere, bir hisse fakirlere ve bir hisse de yolculara ayrılır. Bu da cumhûrun görüşüdür. Üçüncüsü: Dört hisseye ayrılır: Allah'ın hissesi ile Peygamberin hissesi, akrabalara aittir; çünkü Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ondan bir şey almazdı. Bu manayı İbn Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in hissesine gelince: Onda açıkladığımız şeyi yapardı. Onun ölümüyle bu düştü mü yoksa düşmedi mi? Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Onun ölümüyle düşmedi; bunu da İmam Ahmed, Şâfiî ve diğerleri demişlerdir. Ona ne yapılacağı hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: O, kendisinden sonraki halifenindir, bunu Katâde, demiştir. İkincisi: O, memleket hizmetine sarf edilir, imam Ahmed ile Şâfiî böyle demişlerdir. İkincisi: O, onun ölümüyle düşmüştür, tıpkı özellikle kendine ait olan payın (aslan payının) düşmesi gibi. O da ganimete iade edilir. Ebû Hanife de böyle demiştir. Akrabalara gelince bunlarda da üç görüş vardır: Birincisi: Onlar bütün Kureyşlilerdir. İbn Abbâs diyor ki: Onların biz olduğunu söylerdik, ama kavmimiz bunu kabul etmedi: Bütün Kureyş akrabadır, dediler. İkincisi: Haşim oğulları ile Muttalib oğullarıdır. Bunu da imam Ahmed ile Şâfiî demişlerdir. Üçüncüsü: Onlar yalnız Haşim oğullarıdır, bunu da Ebû Hanife, demiştir. Hangi gerekçe ile hak ederler? Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Akrabalıkla, ister ki, zengin olsunlar. Bunu da imam Ahmed ile Şâfiî, demişlerdir. İkincisi: Fakirlikle hak ederler, isimle değil. Bunu da Ebû Hanife, demiştir. Yetimlerin, fakirlerin ve yolcuların manası da Bakara: 177 âyetinde geçmiş bulunuyor. Yetimde de dört sınıfa itibar edilmesi gerekir: Babanın ölümü, ister ki, anne hayatta olsun. Küçüklük, çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Buluğdan sonra yetimlik yoktur” 5 buyurmuştur. Biri de Müslüman olmaktır, çünkü o, Müslümanların malıdır ve ihtiyaç. Çünkü o, Müslümanların çıkarı için hazırlanmıştır. 5 - Ebû Dâvud, Vasaya, bab, 9. "Hak ile batılın ayrıldığı gün kulumuza indirdiğimize": O Bedir günüdür, onda mü’minlerin zafer kazanmasıyla hak ile bâtıll birbirinden ayrıldı. O gün ona indirilen de: "Sana ganimetlerden sorarlar” (Enfal: 1) âyetidir. Onlar ganimetlerde ihtilaf edince inmiştir. Mana da şöyledir: Eğer buna inandınızsa, bu hususta da Peygamber’in emrine göre hareket edin. |
﴾ 41 ﴿