5Bilin ki, onlar ondan gizlenmek için göğüslerini kıvırırlar. Bilin ki, onlar elbiselerine bürünürlerken onların gizlediklerini de, açıkladıklarını da bilir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü pekiyi bilendir. "Bilin ki, onlar göğüslerini kıvırırlar": İniş sebebi üzerinde beş görüş vardır: Birincisi: O, Ahneş b. Şerik hakkında inmiştir. O, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile oturur, onu gerçekten sevdiğine dair yemin ederdi. Içindekinin tersini gösterirdi. Âyet bunun üzerine indi. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. İkincisi: O, açık arazide abdest bozmaktan ve kadınla cimâ etmekten utanan kimseler hakkında indi. Bunu da Muhammed b. Abbad, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Üçüncüsü: O, bir münafık hakkında inmiştir; Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile karşılaştığı zaman onu görmemek için göğsünü ve sırtını döner, başını eğer ve yüzünü kapatırdı. Bunu da Abdullah b. Şeddad, demiştir. Dördüncüsü: Müşriklerden birkaç kişi şöyle dediler: "Kapılarımızı kapatır, perdelerimizi indirir, elbiselerimizi başımıza çeker ve göğüslerimizde Muhammed’in düşmanlığını saklarsak, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bizi nereden bilecek?” dediler. Allah da ona içlerinde gizledikleri şeyi haber verdi. Bunu da Zeccâc zikretmiştir. Beşincisi: Bu, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e şiddetle düşmanlık eden bir topluluk hakkında indi. Ondan Kur’ân’ı işitikleri zaman sesini duymamak ve kulaklarına Kur’ân’dan bir şey girmemesi için göğüslerini kıvırır, başlarını eğer ve örtülerini üzerlerine çekerlerdi. Bunu da İbn Enbari zikretmiştir. "Yesnune sudurehum": Seneytüşşey’e denir ki, katlamak ve dürmektir. Kelâmın manasında da beş görüş vardır: Birincisi: Göğüslerinde Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e düşmanlık saklarlardı. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan demiştir. İkincisi: Göğüslerinde küfrü gizlerlerdi, bunu da Mücâhid, demiştir. Üçüncüsü: Allah’ın kitabını duymamak için göğüslerini kıvırırlar - dı, bunu da Katede, demiştir. Dördüncüsü: Birbirlerine Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellemle ilgili bir şeyler fısıldarlardı. Bunu da İbn Zeyd, demiştir. Beşincisi: Allah’tan utandıklarından göğüslerini kıvırırlardı. Bu da İbn Abbâs’tan naklettiğimiz şeye göredir. İbn Enbari şöyle demiştir: İbn Abbâs bunu "ela innehüm testevni suduruhum” şeklinde okur ve şöyle tefsir ederdi: Bazıları açık arazide abdest bozmaktan ve kadınla cimâ etmekten utanırlardı. Testesni: Tef’av’ilü veznindedir, manası göğsünü aşırı derecede kıvırmaktır. Nitekim Araplar: İhlevleşşey’ü derler ki: Bir şey çok tatlı olmaktır. Antere de şöyle demiştir: Allah eski yurt kalıntılarını kahretsin, Geçen yılları anmanı da kahretsin. Arzulayıp da eline geçmeyen Ve çok tatlanan şeyi de kahretsin. Buna göre bu, mü’minler hakkındadır. Diğer görüşlere göre ise münafıklar hakkındadır. Bu görüşlerden "göğüslerini katlarlar” kavlinin manasında iki görüş ortaya çıkmıştır: Birincisi: O gerçek göğüslerdir. İkincisi: Göğüslerdekini gizlemektir. "Liyestahfu minhü": "Minhü"nün hesi hakkında iki görüş vardır: Birincisi: O Allahü teâlâ’ya râcîdir. İkincisi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e râcîdir. "Ela yestağşune siyabehüm": Ebû Ubeyde şöyle demiştir: Araplar "ela” edatını tekit ve ikaz için getirirler. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: "Yestağşune siyabehüm": Elbiseye bürünmek ve içinde gizlenmektir. Katâde de şöyle demiştir: Âdemoğlunun en gizli hali belini eğip de elbisesine bürünüp düşüncesini içinde sakladığı pozisyondur. İbn Enbari şöyle demiştir: Allah ona onların açıkladıklarını bildiği gibi gizlediklerini de bildiğini de bildirmiştir. "Şüphesiz O, göğüslerin özünü pekiyi bilendir": Bunu da Al-i İmran: 119’da şerh etmiş bulunuyoruz. |
﴾ 5 ﴿