4Hani, Yûsuf, babasına: "Babacığım, şüphesiz ben on iki yıldızla güneşi ve ayı gördüm, onları bana secde ederlerken gördüm” demişti. "îz kale Yûsufu": "iz” edatı hakkında iki görüş vardır: Birincisi: Geçmiş bir fi'le bağlıdır, Mana da şöyledir: Nahnu nekussu aleyke iz kale Yûsufu. İkincisi: O gizli bir fi’le bağlıdır, takdiri şöyledir: Üzkür iz kale Yûsufu. Bu iki görüşü Zeccâc ile İbn Enbari zikretmişlerdir (manada fazla bir değişme yoktur. Mütercim). "Ya ebeti": Ebû Cafer ile İbn Âmir te’nin fethası ile (ya ebete) okumuşlar, he ile vakfetmişlerdir. İbn Kesir de vakıfta onlara katılmıştır. Diğerleri ise tenin kesresi ile okumuşlardır. Kim te'yi fethalerse, ya ebetâ demek istemiş; ye hazfedildiği gibi elifi de hazfetmiştir. Elifi göstermek üzere de fetha kalmıştır. Nitekim kesre de ye’yi gösterir. Kim de he ile vakfederse, vakıfta te’nin he’ye dönüşmesindendir. Ebû Cafer ikisinde de aynın sükunu ile ahade aşre ve tis’ate aşre okumuştur. Yûsuf’un gördüğü şeyler hakkında da iki görüş vardır: Birincisi: O, güneşi, ayı ve yıldızları gördü. Bu, çoğunluğun görüşüdür. Ferrâ’ şöyle demiştir: Akıllı cem’i gibi "raeytühüm” demesi, secdenin akıllı hareketinden olmasındandır. Meselâ: "Ya eyyühen nemlüdhulu mesakineküm” (Neml: 18) âyetinde olduğu gibi. Müfessirler şöyle demişlerdir: Yıldızlar tabirde kardeşleri, güneş annesi, ay da babası idi. Bunu Yakub’a anlatınca kardeşlerinin kıskançlığından korktu. Süddi de şöyle demiştir: Güneş annesi, ay da teyzesi idi. Çünkü annesi ölmüştü. İkincisi: O, ebeveynini ve kardeşlerini kendine secde ederlerken gördü; bunu da (hüm) zamiri ile ifade etti. Bu da İbn Abbâs ile Katâde’den rivayet edilmiştir. "Raeytühüm” kavlinin tekrar edilmesine gelince, Zeccâc: Cümle uzayınca tekit için tekrar etmiştir, demiştir. Yûsuf bu rüyayı kaç yaşında iken gördüğünde de üç görüş vardır: Birincisi: Yedi yaşında idi. İkincisi: On iki yaşında idi. Üçüncüsü: On yedi yaşında idi. |
﴾ 4 ﴿