53

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum. Şüphesiz nefis daima kötülüğü emreder, ancak Rabbimin merhamet ettiği hariç. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir".

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum": Bu sözü kimin söylediği hakkında üç görüş vardır: Bunlar da bir önceki âyette geçmiştir.

O, Yûsuf’tur diyenler, bunu deme sebebi üzerinde beş görüş beyan etmişlerdir:

Birincisi: O:

"Bilsin ki, ben ona gıyabında hiyanet etmedim” dediği zaman, Cebrâil ona göz kırptı:

"O işi aklından geçirdiğin zaman da mı?” dedi. O da:

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum” dedi. Bunu İkrime, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş, çoğunluk da böyle demiştir.

İkincisi: Yûsuf:

"Ben ona hiyanet etmedim” deyince, o işi aklından geçirdiğini düşündü ve:

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum” dedi. Bunu da el - Avfi, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: Bunu deyince kendini tezkiye etmiş olmaktan korktu ve:

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum” dedi. Bunu da Hasen, demiştir.

Dördüncüsü: Bunu dediği zaman, yanındaki melek: Aklından geçirdiğin şeyi hatırla, dedi. O da:

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum” dedi. Bunu da Katâde, demiştir.

Beşincisi: Bunu dediği zaman Aziz’in karısı: "Uçkurunu çözdüğün zaman da mı?” dedi. O da:

"Ben kendimi temize çıkarmıyorum” dedi. Bunu da Süddi, demiştir.

Bunu Aziz’in karısı dedi, diyenlere göre de

Mana şöyledir: Ben kendimi temize çıkarmıyorum; çünkü ben ondan murat almak istedim.

Bunu Aziz dedi, diyenlere göre ise

Mana şöyledir: Ben kendirpi Yûsuf’a sui zan da bulunmaktan temize çıkarmıyorum; çünkü bu aklıma gelmiştir, dedi.

"Leemmaretün bissui": İbn Âmir ile Küfe uleması - ancak Rüveys hariç - iki hemze ile "bissui illâ” okumuşlardır.

Ebû Amr ile İbn Şenbuz, İkinciyi yerinde bırakarak ve birinciyi hazfederek okumuşlardır. Nazif de Kunbul’dan birinciyi bırakarak ve ikinciyi ye’ye dönüştürerek okumuşlardır.

Ebû Cafer, Verş ve Rüveys de birinciyi yerinde bırakarak ve ikinciyi de şöyle böyle yumuşatarak:

"Bussui illâ (gizli bir ayın sesiyle) okumuşlardır. İbn Füleyh de ikinciyi yerinde bırakarak ve birinciyi vava dönüştürerek, vavı da vava idgam ederek okumuşlardır ki, o zaman

"illâ"nın hemzesinden önce meksur ve şeddeli bir vav meydana gelir.

"İlla ma rahime rabbi": İbn Enbari demiştir ki:

Müfessirler şöyle demiştir: Bu, istisnai munkatıdır,

Mana da şöyledir: Ancak Rabbimin rahmeti güvencedir.

Ebû Salih de, İbn Abbâs’tan, mana şöyledir dediğini rivayet etmiştir: Ancak Rabbimin rahmet ettiği müstesnadır.

"Ma"nın"men” manasına olduğu da söylenmiştir:

Maverdi şöyle demiştir: Kim: Bu, Aziz’in karısının sözüdür, derse,

Mana şöyledir: Ancak şehvetini yenmede ve onu çekip atmada Rabbimin merhamet ettiği müstesnadır. Kim de, o Aziz’in sözüdür, derse,

Mana şöyledir: Ancak Rabbimin sui zandan kurtardığı veya kendisine sebat verdiği hariçtir ki, o acele etmez.

İbn Enbari şöyle demiştir: Bu, Yûsuf'un sözüdür görüşü, iki bakımdan daha doğrudur:

Birincisi: Çünkü ulema o görüştedir.

İkincisi: Çünkü kadın putperest idi, âyetin içeriği de aziz ve celil olan Allah’ı bilmeyenden çok Yûsuf’un sözü olmasına uygundur.

Müfessirler şöyle demiştir: Kral Yûsuf’un mazur olduğunu görüp de onun güvenilir biri olduğunu anlayınca:

53 ﴿