20

Senden önce ancak gerçekten yemek yiyen ve sokaklarda gezen peygamberler gönderdik. Kiminizi kiminize fitne / imtihan kıldık; "(birbirinize) sabredecek misiniz?” diye. Rabbin hakkıyle görendir.

"Ancak onlar yemek yer ve sokaklarda gezerlerdi": Yani onlar da senin gibi idiler, artık sen onlardan nasıl farklı olabilirsin?

"Eğer:

"İnnehüm” burada niçin meksur okundu, hâlbuki Tevbe: 54'te

"en tukbele minhüm nefekatuhum illâ ennehüm” denilmişti?” denilirse, biz orada fethin illetini açıklamıştık. Bu kesreye gelince, İbn Enbari bunda iki mülahaza zikretmiştir:

Birincisi: Burada gizli hal vavının olmasıdır, ondan sonra cümle başı olduğu için

"inne” meksur okunur, takdir de şöyle olur: İlla ve innehüm leye’külunet taame. Bu durumda vav gizlenmiştir, tıpkı

"evhüm kailun” (A’raf: 4) kavlinde olduğu gibi ki, tevili: Ev vehüm kailun, demektir.

İkincisi: Ondan önce

"men” gizlendiği için meksur olmuştur, o zaman takdir şöyle olur: Vema erselna kableke minel mürseline illâ men innehüm leye’külune. Şair de şöyle demiştir:

Onlardan kiminin gözyaşı onu geçti,

Kimininki de ağır ağır akmaktadır.

Men dem’uhu, demek istemiştir.

"Ve cealna ba'daküm bibadın fitneh": Fitne deneme ve imtihan demektir.

Kelâmın manasında da üç görüş vardır:

Birincisi: O, fakirin zenginle imtihanıdır; beni zengin kılsaydı, der. A’manın görenle imtihanı, hastanın sağlarla imtihanı da böyledir. Bunu da Hasen, demiştir.

İkincisi: Eşraftan birinin sıradan biriyle, Arabın Arap olmayanla imtihanıdır. Şerefli kimse Müslüman olmak istediği zaman sıradan birinin kendini geçmiş olduğunu görür, bunu kabullenemez ve küfründe ısrar eder. Bunu da İbn Saib, demiştir.

Üçüncüsü: Kureyş’ten alaycılar fakir mü’minleri gördükleri zaman: Muhammed’e uyanlara bakın, hep bizim kölelerimiz ve ayak takımlarımızdır, derler. Bunu da Mukâtil, demiştir.

Birinciye göre

"sabredecek misiniz?” hitabı denenen kimselere olur. İkinciye göre reislere olur. O zaman da mana şöyle olur: Kölelerin ve size uyanların sizi geçmesine sabredecek misiniz? Üçüncüye göre fakirleredir;

Mana da şöyledir: Kâfirlerin eziyet ve alayına sabredecek misiniz?

Mana da şöyledir: Sabredenlere ne va’dedildiğini bilmiş durumdasınız. "Rabbiniz hakkıyle görendir": Sabredenle etmeyeni.

20 ﴿