11"Ancak kim zulmeder, sonra da kötülükten sonra (onu) güzelliği değiştirirse, şüphesiz ben çok bağışlayıcı, çok merhamet ediciyim". "Ancak zulmeden hariç": Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: O, doğru (muttasıl) bir istisnadır, bunu da Hasen, Katâde ve Mukâtil, demişlerdir; Mana da şöyledir: Ancak onlardan zulmeden hariçtir ki, o, korkar. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Allah, Mûsa'nın içinde yumruk vurup öldürdüğü adamın korkusu olduğunu biliyordu, onun için: "Ancak kim zulmeder, sonra da onu güzelliğe çevirirse” dedi. Yani Tevbe eder ve pişman olursa, o korkar, ben de onu bağışlarım demek istiyor. İkincisi: Munkatı bir istisnadır, Mana da şöyledir: Ancak kim zulmederse o korkar. Bunu da İbn Saib ile Zeccâc, demişlerdir. Ferrâ’ da şöyle demiştir: "Men” söylenmeyen kimselerden istisna edilmiştir, sanki şöyle denilmiştir: Peygamberler huzurumda korkmazlar, ancak başkaları korkarlar, onlar da haksızlık edenlerdir. Bu durumda "men” istisna edilmiş olur. İbn Cerir de şöyle demiştir: Âyette hazf vardır, takdiri şöyledir: İlla men zalem, femen zaleme sümme beddele hüsnen. Üçüncüsü: "İlla” vav manasınadır, "li-ellâ yekune linnasi aleyküm hucceten illellezine zalemu minhüm” (Bakara: 150) kavli gibi. Bunu da Ferrâ’ bazı nahivcilerden nakletmiş, fakat beğenmemiştir. Übey b. Ka’b, Said b. Cübeyr, Dahhâk, Âsım el - Cahderi ve İbn Ya’mur, hemzenin fethi ve lâm da şeddesiz olarak "ela men zaleme” okumuşlardır. Müfessirlerin zulümden burada ne kastedidildiği hususunda iki görüşleri vardır: Birincisi: İsyanlardır. İkincisi: Şirktir. "Güzelliğin” manası da: Tevbe ve pişmanlıktır. İbn Mes’ûd, Dahhâk, Ebû Recâ’, A’meş, İbn Semeyfa’ ve Abdülvaris de Ebû Amr’dan rivayet ederek, hanın ve “sîn” in fethi ile "hasenen” okumuşlardır. "Kötülükten sonra": Kötü bir şey yaptıktan sonra demektir. Bununla şuna işaret edilmiştir ki, Mûsa her ne kadar Kıbtı’yı öldürmekle kendine haksızlık etmişse de, Allah onu bağışlayacaktır, çünkü buna pişman oldu ve Tevbe etti. |
﴾ 11 ﴿