16Biz de onların üzerlerine uğursuz günlerde dondurucu bir rüzgar gönderdik ki, onlara dünya hayatında rezillik azabını tattıralım diye. Elbette ahiret azabı daha rezil edicidir. Onlar yardımlanmazlar da. Dondurucu (sarsar) rüzgarında da dört görüş vardır: Birincisi: O soğuktur, bunu da İbn Abbâs, Katâde ve Dahhâk, demişlerdir. Ferrâ’ şöyle demiştir: O ateş gibi yakan soğuk rüzgardır. Zeccâc da böyle: O cidden soğuk rüzgardır, demiştir. Sarsar, soğuğu tekerrür eden demektir; meselâ akleltüşşey’e ve kalkaltuhu denir ki, akleltuhu kaldırdım manasınadır, kalkaltuhu da: Tekrar tekrar kaldırdım, demektir. İkincisi: O, çok sıcak rüzgardır, bunu da Mücâhid, demiştir. Üçüncüsü: Şiddetli ses çıkaran rüzgardır, bunu da Süddi, Ebû Ubeyde ve İbn Kuteybe, demişlerdir. Dördüncüsü: Çok soğuktur, bunu da Mukâtil, demiştir. "Fi eyyamin nehisatin": İbn Kesir, Nâfi' ve Ebû Amr, hanın sükunu ile "nahsatin” okumuşlar; kalanlar ise kesri ile okumuşlardır. Zeccâc da şöyle demiştir: Kim ha’yı kesre okursa, onun tekili "nahis "tir, kim de sakin okursa, tekili "nahs "dir, manası da: Uğursuz, demektir. Bu günlerin ilkinde de üç görüş vardır: Birincisi: Pazar sabahıdır, bunu da Süddi, demiştir. İkincisi: Cuma günüdür, bunu da Rebi’ b. Enes, demiştir. Üçüncüsü: Çarşamba günüdür, bunu da Yahya b. Selam, demiştir. Hizy ise: Aşağılıktır. |
﴾ 16 ﴿