13

Onu tahtaların ve mıh (çivi)ların sahibine (gemiye) yükledik.

"Onu yükledik” yani Nûh’u

"tahtaların ve mıhların sahibi üzerine": Yani tahta levhalardan yapılmış gemiye demektir.

Müfessirler şöyle demişlerdir: Levhaları gemiyi meydana getiren yassı tahtalardır.

Düşür üzerinde de dört görüş vardır:

Birincisi: Onlar mıhlardır, bunu da el - Valibi, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş; Katâde, Kurazi ve İbn Zeyd de böyle demişlerdir.

Zeccâc da şöyle demiştir: Düşür: Levhaları birbirine bağlayan çiviler ve çemberlerdir. Çivi vb. gibi şeyleri bir yere kuvvetle girdirmeye desr denir. Desertül mismare edsüruhu ve edsiruhu denir ki: Çivi çakmaktır. Tekili disar’dır, himar ve humur gibi.

İkincisi: O geminin göğsüdür, ona böyle denilmesi suyu itmesindendir. Bunu da el - Avfi, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş; Hasen ile İkrime de böyle demişlerdir. Anber (balina türü) hadisinde geçen "şey’ün deserehül bahrü” ifadesi de ondan gelir ki: Denizin attığı şey, demektir.

Üçüncüsü: Düşür: Geminin tahtalarıdır, bunu da Mücâhid, demiştir.

Dördüncüsü: Düşür: Geminin iki ucu ve gövdesidir, levhalar ise iki yanıdır. Bunu da Dahhâk, demiştir.

13 ﴿