11

Eğer eşlerinizden bir şey sizden kâfirlere kaçar da çarpışır ganimet elde ederseniz, eşleri gidenlere harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah’tan korkun.

"Eğer eşlerinizden bir şey sizden kâfirlere kaçar da çarpışır ganimet elde ederseniz":

Zeccâc şöyle demiştir: Eğer savaşta onları yenerek ganimet olarak elde ederseniz. İbn Mes’ûd, Ezheri ve Nehaî elifsiz olarak, aynın ve kafin fethi, şeddesiz ve elifsiz olarak "feakabtüm” okumuşlardır. İbn Abbâs, Hazret-i Âişe, Humeyd ve A’meş de bu şekilde, ancak kafi şeddeli okumuşlardır.

Zeccâc da: Şeddeli ile şeddesizin manası aynıdır, onları yenmekle sonuç sizin olursa, demiştir. Übey b. Ka’b, İkrime ve Mücâhid de, sakin ayn, meftuh ve şeddesiz kaf ile hemzeli olarak "fea’kabtüm” okumuşlardır. Muaz el-Kari ile Ebû İmranel - Cevni de, aynın fethi, kafin kesri, şeddesiz ve elifsiz olarak, "feakıbtüm” okumuşlardır.

"Eşleri gidenlere harcadıkları kadar verin": Yani kocalara ganimetten harcadıkları mehir miktarınca verin, demektir.

Bazı müfessirler de, bu âyetin İyaz b. Ganem hakkında indiğini söylemişlerdir, onun karısı müslüman idi, o da Ebû Süfyan’ın kızı Ümmülhakem’dir, dininden döndü, Mekke’ye kaçtı, Allah müslümanlara ganimetten ona verdiği mehir kadar vermelerini buyurdu. Sonra bu

"Beraetün minallahi...(beş âyet)” kavli ile neshedildi.

Kadı Ebû Ya’lâ da şöyle demiştir: Mehir alıp verme, kocaya ganimetten bedel ödeme veya ehl-i harbe ödenmesi gerek olarak bildirilen bütün bu hükümler, bir grup ilim adamlarına göre neshedilmiştir. İmam Ahmed bunu açıkça bildirmiştir. Ben de derim ki:

Mukâtil de: Bütün bu âyetler kılıç âyetiyle neshedilmiştir, demiştir.

11 ﴿