4Kadınlarınızdan hayızdan kesilenlerin ve hayız görmeyenlerin iddeti üç aydır. Yüklü kadınların iddetleri de yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah’tan korkarsa, ona işinden bir kolaylık kılar / sağlar. "Hayızdan kesilenler": İniş sebebinde iki görüş vardır: Birincisi: Bakara suresinde (âyet: 227,232), boşanan ve kocası ölen kadının iddeti belirtilince, Übey b. Ka’b: "Ya Resûlallah, Medine kadınları "haklarında bir şey zikredilmeyen kadınlar kaldı” diyorlar, dedi. O da: "Nedir o?” dedi. Ka'b de: Küçükler, büyükler ve hamile kadınlar, dedi. Bunun üzerine bu âyet indi. Bunu da Amr b. Salim, demiştir. İkincisi: "Boşanan kadınlar kendi başlarını beklerler...” âyeti inince (Bakara: 228) Hallad b. Numan el - Ensari: "Ya Resûlallah, hayız görmeyen, henüz hayız olmayan ve gebe kadınların iddeti nedir?” dedi. Bunun üzerine bu âyet indi. Bunu da Mukâtil, demiştir. "Eğer şüphe ederseniz” kavlinin manası: Şüphe eder de iddetlerinin ne olduğunu bilmezseniz, demektir. "Onların ve hayız görmeyenlerin iddeti üç aydır” onların iddeti de bu şekilde üç aydır, dedi. Kadı Ebû Ya’lâ şöyle demiştir: Burada şüpheden maksat, muhatapların iddetten kesilen kadınla küçük kızların iddetlerinin ne kadar olduğundaki şüpheleridir, yoksa âyetin inişinde zikredildiği gibi hayızdan kesilen veya gebelikten ümidini kesen kadınların iddetlerindeki şüpheleri değildir. Çünkü eğer bundan kadınlar murat edilse idi, onlara hitap edilir ve: İnirtebtünne cvirtebtiinne, denilirdi. Çünkü hayız ancak onlar tarafından bilinir. Bir kadının arızadun olmamak üzere hayzı gecikirse, ne kadar oturacağı hakkında ihtilal edilmiştir: Arkadaşlarımızın mezhebi en uzun gebelik süresi kadar oturacağıdır ki, o da dokuz aydır, sonra da üç ay daha bekler. İddeti ise dokuzdan sonraki üç aydır. Eğer sene bitmeden önce hayız olursa, yeniden üç ay bekler, eğer hayızsız olarak sene tamam olursa, iddetten çıkar. Malik de böyle demiştir. Ebû Hanife, Şâfiî de yeni içtihadında: Haliminin temiz olduğu kesin olarak bilininceye kadar bekler, demişlerdir ki, o da kendi gibilerin hayız göremeyeceği yaş sınırıdır. Bundan sonra da üç ay iddet bekler. "Hayız görmeyenler için de öyledir". Yani onların iddeti de yine üç aydır, çünkü ini "vellai lem yehıdne” ifadesi, tam bir cümle değildir, bir zamir lazımdır, zamiri de yukarıda açıkça geçmiştir ki, o da ay ile iddet bekleyeceğidir. Bu, arkadaşlarımızın kavillerine göre hayız zamanı gelmeyen kadındır ki, o da üç ay iddet bekler. Ama hayız zamanı gelmiş de hayız olmamış ise, o bir sene iddet bekler. "Yüklü kadınların iddetleri de yüklerini bırakmalarıdır": Bu da boşanan ve kocası ölen kadınlar için geneldir. Bu da Hazret-i Ömer, İbn Ömer, İbn Mes’ûd el - Bedri, Ebû Hureyre ve merkez fakihlerinin görüşleridir. İbn Abbâs’tan; iki süreden sonuncusunu bekler dediği de rivayet edilmiştir. Bizim dediğimizi; âyetin genel oluşu ile "İbn Mes’ûd’un "yüklü kadınlar” âyetinin kocası ölen kadınlardan sonra indiğine lanetle yemin ederim sözü ile Ümmü Seleme’nin "Sübey’a, kocasının ölümünden birkaç gün sonra doğum yaptı, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem de ona, evlenebileceğini buyurdu, sözü de gösterir. "Kim Allah’tan korkarsa” yani kendine emredilen şeylerde "Allah ona işinden bir kolaylık sağlar” ona dünya ve ahiret işlerini kolaylaştırır. Bu da çoğunluğun görüşüdür. Dahhâk da: Kim sünnet talakı konusunda Allah’tan korkarsa, Allah ona dönüş için işinde kolaylık gösterir, demiştir. |
﴾ 4 ﴿