99-ZİLZAL SÛRESİ

Medine'de inmiştir. 8 ayettir.

Bunda iki görüş vardır:

Birincisi: O Medeni’dir, bunu da İbn Abbâs, Katâde, Mukâtil ve cumhûr, demiştir.

İkincisi: Mekki’dir, bunu da İbn Mes’ûd, Cabir ve Atâ’ demişlerdir.

Bismillahirrahmanirrahim

1

Yer sarsıntısı ile sarsıldığı zaman,

"Yer sarsıntısı ile sarsıldığı zaman": Yani şiddetle hareket ettirildiği zaman, bu da kıyamet koparken olacaktır.

Mukâtil şöyle demiştir: İsrafil’in sesinden öyle şiddetli sarsılır ki, sarsıntının şiddetinden üzerindeki her şey kırılır, bir türlü sakinleşmez; hatta üzerindeki dağları, binaları ve ağaçları bile atar. Sonra da hareket eder ve sendeler, içindeki şeyleri çıkarır.

Bu sarsıntının vaktinde de iki görüş vardır:

Birincisi: Dünyada olur, o da kıyamet alamctlerindendir. Bunu da çoğunluk, demiştir.

İkincisi: O kıyamet gününün zelzelesidir, bunu da Harice b. Zeyd ile diğerleri demişlerdir.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: Bana Muhammed b. Mervan anlattı, Kelbî’ye: Allahü teâlâ’nın:

"iza zülziletil ardu zilzaleha” kavli hakkında ne dersin?” dedim, o da şöyle dedi: O

"ve yuhricüküm ihamca” (Nûh: 18) kavli gibidir; mastar failine ınuzai olmuştur, meselâ sen: Leu’tıyenneke atıyyeteke (sana tahsisatını vereceğim) dersin, alıyyelen demek istersin (zamir atılabilir). Zilzal da kesr ile mastardır, feth ile (zelzal) isimdir. Ebû’l - Âliyye, Ebû İmran, Ebû Hayve ve el - Cahderi, ze’nin fethi ile "zelzaleha” okumuşlardır.

2

Yer ağırlıklarını çıkardığı zaman,

"Yer ağırlıklarını çıkardığı zaman":

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: İçindeki ölüleri, bunu da İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: Defineleri, bunu da Atıyye, demiştir. Ferrâ’ da iki görüşü birleştirmiş: İçindeki altın veya gümüş veyahut ölüleri dışarı attığı zaman, demiştir.

3

İnsan:

"Ona ne oluyor?” dediği zaman,

"İnsan:

"Ona ne oluyor?” dediği zaman":

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: İnsan cins ismidir, kafire de mü'minc de şamildir. Bu da bu sarsıntıyı kıyamet alâmeti sayanlara göredir. Çünkü başladığı zaman herkes onun kıyamet alâmetlerinden olduğunu bilmez; birbirlerine sorar ve iyice anlarlar.

İkincisi: O özellikle kâfirdir, bu da onu kıyamet zelzelesi sayanlara göredir. Çünkü mü'min onu bildiği için ondan sormaz; kâfir ise onu inkâr eder; zira yeniden dirilmeye iman etmez; o nedenle sorar.

4

İşte o gün haberlerini anlatır.

"Yevmeizin tuhaddisü ahbareha":

Zeccâc şöyle demiştir:

"Yevmeizin”

"iza zülzilet” ve

"ahrecet” kavli ile mensubtur; o günde haberlerini anlatır, yani üzerinde ne amel ettiğini haber verir. Ebû Hureyre hadisinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:

"Onun haberlerinin ne olduğunu biliyor musunuz?” Onlar da: Allah ve Resul’ü daha iyi bilir, dediler. O da şöyle dedi: Onun haberleri; her köle ve cariyeye karşı üzerinde yaptığı şeylere şahitlik etmesidir ki: Filan ve filanca gün şöyle şöyle yaptı, der.'

5

Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.

"Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir":

Ferrâ’ şöyle demiştir: Allah’ın vahyi ve izni ile haberlerini anlatır.

İbn Abbâs da şöyle demiştir: Evha leha, evla ileyha demektir ki: Ona üzerinde kâfirin ne yaptığını haber vermesine müsaade eder. Ebû Ubeyde de "leha”

"ileyha” manasınadır, demiştir. Şair Accac da şöyle demiştir:

Ve ha lehal karara festekarret

(Ona durmasını vahyetti; o da durdu).

6

O gün insanlar bölükler halinde dönerler ki, kendilerine amelleri gösterilsin, diye.

"Yevmeizin yesdurun nâsü": Yani insanlar hesap yerinden dönerler,

"bölükler halinde” dönerler ki, iman ehli kendi başlarına, küfür ehli de kendi başlarına döperler.

"Li-yurav a’mâlehüm": Ebû Bekr es - Sıddik, Hazret-i Âişe ve el - Cahderi, ye’nin fethi ile "liyerav” okumuşlardır.

İbn Abbâs da: Amellerinin karşılığını görmeleri için, demiştir.

Mana şöyledir: Onlar cennet veya cehennemdeki yerlerine konmak için mahşer yerinden bölük bölük dönerler. Şöyle de denilmiştir: Kelâmda takdim ve tehir vardır, takdiri şöyledir: Yer haberlerini anlatır, çünkü Rabbi ona vahyetmiştir; insanlar o gün amellerini görmek için gruplar halinde dönerler. Buna göre, hayır ve şer ne amel etmişlerse onu mahşer yerinde görürler, demek olur.

7

Artık kim zerre ağırlığınca hayır amel ederse, onu görür.

8

Kim zerre ağırlığınca şer amel ederse, onu görür.

"Kim zerre kadar amel ederse":

Müfessirler şöyle demişlerdir: Kim dünyada zerre kadar hayır veya şer işlerse onu görür. Eban, Âsım'dan rivayet ederek iki yerde de ye’nin zammesiyle

"yurah” okumuştur. Biz de zerrenin manasını Nisa suresi, âyet: 40'ta açıklamıştık.

Görmenin ne demek olduğunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Onu kitabında görür.

İkincisi: karşılığını görür.

Mukâtil şöyle demiştir: Medine’de iki adam vardı; biri dilenciye bir ekmek kırığı veya bir hurma vermeyi az görürdü, diğeri ise küçük günaha önem vermezdi; bunun üzerine aziz ve celil olan Allah birinciyi az da olsa hayra teşvik etmek, diğerini de küçük günahtan sakındırmak üzere bunu indirdi.

0 ﴿