102-TEKÂSÜR SÛRESİ

Mekkcde inmiştir. 8 ayettir.

İniş sebebinde iki görüş vardır:

Birincisi: Yahudiler: Biz, filanca oğullarından daha çoğuz, filanca oğulları da filanca oğullarından daha çokturlar, dediler; bu onları oyaladı; sonunda sapıklık içinde öldüler. Haklarında da bu sûre indi. Bunu da Katâde, demiştir.

İkincisi: Kureyş'ten iki kabile: Abdimenaf oğulları ile Sehm oğulları arasında husumet vardı. Berikiler: Bizim efendilerimiz daha çok, adamımız da daha kalabalıktır, dediler, ötekiler de: öyle dediler; hangilerinin kaliteli adamı çoktur diye saymaya kalktılar; Abdimenaf oğulları daha çok çıktılar. Sonra da: Ölülerimizi de sayalım, dediler; kabirleri ziyaret ettiler; ölülerini sayınca, Sehm oğulları kalabalık çıktı. Çünkü onlar cahiliye döneminde daha çok idiler. Bunun üzerine onların hakkında bu sûre indi. Bunu da İbn Saib ile Mukâtil, demişlerdir.

Bismillahirrahmanirrahim

1

Çoklukla övünme sizi oyaladı,

"El-hâküm": Ebû Bekr es - Sıddik, İbn Abbâs, Şa’bî, Ebû’l - Âliyye, Ebû İmran ve İbn Ebi Able, soru tarzında iki hemze ile

"eel-hâküm” okumuşlar; Muâviye ile Hazret-i Âişe de yine soru tarzında tek ve uzun hemze ile "âlhaküm” okumuşlardır. Elhaküm'ün manası da; Sizi Allah’a itâat ve ibadetten alıkoydu, demektir.

Çoklukla övünmeden ne murat edildiği hususunda da üç görüş vardır;

Birincisi: Mal ve evlat çokluğu ile övünmektir, bunu da Hasen, demiştir.

İkincisi: Kabile ve aşiretlerle övünmedir, bunu da Katâde, demiştir.

Üçüncüsü: Geçim ve ticaretle övünmedir, bunu da Dahhâk, demiştir.

2

Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.

"Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz":

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Size ölüm o hal üzere geldi, kabirleri ziyaret ettiniz; ondan da ziyaretçinin evine döndüğü gibi cennet veya cehennemdeki yerlerinize döneceksiniz.

İkincisi: Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz; oradaki ölülerinizi saydınız.

3

Hayır, ileride bileceksiniz.

4

Sonra yine hayır, ileride bileceksiniz.

"Kellâ” Zeccâc, bu azarlama ve uyarmadır, demiştir,

Mana da şöyledir: Yapmanız gereken şey çoklukla övünmek değildir.

"İleride bileceksiniz": Size ölüm geldiği zaman çoklukla övünmenizin ve kibirlenmenizin sonucunu bilecekseniz. Şöyle de denilmiştir: Birinci bilme: ölüm anında olur, ikinci bilme de: Kabre girildiği zaman olur.

5

Doğrusu, eğer kesin bilgi ile bilseydiniz (bununla meşgul olurdunuz).

"Doğrusu, eğer kesin bir bilgi ile bilseydiniz",

Mana şöyledir: Eğer durumu yakinen bilseydiniz, bildiğiniz şey sizi çoklukla övünmekten ve kibir yarışından alıkoyardı. "Lev"in cevabı atılmıştır, o da bizim dediğimiz şeydir. Sonra onları başka bir tehditle korkutup Allahü teâlâ şöyle dedi:

6

Yemin olsun, alevli ateşi mutlaka göreceksiniz.

"Leterevünnel cahim":

İbn Kesir, Nâfi, Âsım, Ebû Amr ve Hamze, le’nin fethi ile "leterevne", "sürame leterevneha” okumuşlar; Mücâhid, İkrime, Humeyd ve İbn Ebi Able, ikisinde de te’nin zammesi ile hemzesiz olarak, "lelürevne", "letürevneha” okumuşlardır.

7

Sonra yemin olsun, onu mutlaka yakin gözü ile göreceksiniz.

"Sonra yemin olsun, onu mutlaka yakin gözü ile göreceksiniz": Yani gözünüzle müşahede edeceksiniz. Sanki

"aynel yakin” kendisi demektir. Çünkü bir şeyin aynısı, kendisi demektir.

8

Sonra yemin olsun, o gün nimetlerden mutlaka sorulacaksınız.

"Sonra yemin olsun, o gün nimetlerden mutlaka sorulacaksınız": Âlimler, bu sorunun genel mi özel mi olduğunda ihtilaf etmiş ve iki görüş belirtmişlerdir:

Birincisi: O kâfirlere özeldir, bunu da Hasen, demiştir.

İkincisi: Geneldir, bunu da Katâde, demiştir.

Nimetlerden ne murat edildiği hususunda da on görüş vardır:

Birincisi: O güven ve sağlıktır, bunu da İbn Mes’ûd, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiştir. Bazen de mevkuf olarak rivayet etmiştir. Mücâhid ile Şa’bî de böyle demişlerdir.

İkincisi: O soğuk sudur, bunu da Ebû Hureyre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: O buğday ekmeği ile tatlı sudur.

Dördüncüsü: Yenen ve içilen lezzetli şeylerdir, bunu da Cabir b. Abdullah, demiştir.

Beşincisi: O beden, kulak ve göz sağlığıdır, bunu da İbn Abbâs, demiştir.

Katâde de: O afiyettir, demiştir.

Altıncısı: O sabah kahvaltısı ve akşam yemeğidir, bunu da Hasen, demiştir.

Yedincisi: Sıhhat ve boş vakittir, bunu da İkrime, demiştir.

Sekizincisi: Bütün dünya zevkleridir, bunu da Mücâhid, demiştir.

Dokuzuncusu: O Allah’ın Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’i halka göndermesidir. Bunu da el - Kurazi, demiştir.

Onuncusu: O çeşitli nimetlerdir. Bunu da Mukâtil, demiştir.

Doğrusu o her türlü nimettir, bütün halk için geneldir; kafire nimet verene şükretmediği ve birliğini kabul etmediği için azarlama mahiyetinde soracak; mü'mine de şükründen soracaktır. Hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Allahü teâlâ şöyle buyurdu: Kuluma üç şeyin şükrünü sormam, diğerlerini sorarım: Barınacağı evi, belini doğrultacağı yiyeceği ve avret yerini örteceği giyeceği.

0 ﴿