152"Öyle ise siz beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin ". Bil ki Cenâb-ı Allah, bu ayette biz kutlarını iki şeyle mükeltef tutmuştur: Birisi zikir, diğeri şükür. Zikir, bazan dit ile, bazar kalb ile, bazan da azalarla olur. İnsanların Allah'ı dilleriyle zikretmeleri (anmaları), hamd, tesbih, medh ve Kur'an'ı okumakla oluradıyallahü anhllah'ı kalb ile zikir ise üç türlüdür: a) O'nun zatına ve sıfatlarına delâlet eder deliller üzerinde ve bu delilleri cerh eden şüphelere cevap üzerinde tefekkür etmek. b) Hak teâlâ'nın insanlara verdiği mükellefiyetlerinin, ahkâm, emir ve yasaklarının, va'ad ve vafainin nasıl olduğunu gösteren deliller üzerinde düşünmek. İnsanlar, mükellefiyetlerin nasıl olduğunu bilip, onların yerine getirilmesi halinde olan va'ad-i İlahî ile yerine getirilmemesi halinde olan vaîd-i İlâhiyi (tehdidi) bildiklerinde, o mükellefiyetleri yerine getirmek onlar için kolaylaşır. c) Allah'ın mahlûkattnın sırları üzerinde düşünmek. Bu düşünce ile, mahlûkatın her zerresi kutsî âlemin karşısında bulunan cilalı bir ayna gibi olur. Kul, o aynaya baktığı zaman, kulun bakışının ışıkları o aynadan celâl âlemine yansır. İşte bu makam, sonsuz mertebeleri olan bir makamdır. İnsanların, Allah'ı uzuvları ile zikretmelerine gelince, bu, onların uzuvlarının emrolundukları işlerle iyice meşgul olması ve nehyolundukları amellerden tamamen uzak kalmalarıdır. İşte bu manada olmak üzere Allahü teâlâ, "Allah'ın zikrine koşun" (Cuma, 9) ifâdesi ile, namazı "zikir" diye adlandırmıştır. Bundan dolayı Cenâb-ı Allah'ın "Beni anm" ifâdesindeki, emr-i İlâhî bütün taat türlerini içine almaktadır. Bu sebepten dolayı, Sa'id b. Cübeyr'in şöyle dediği nakledilir: "Bu ayet "Beni, taatımı yerine getirerek anın" manasındadır. Allahü teâlâ, bütün taatlar bunun içine girsin diye, böyle mücmel bırakmıştır."Allahü teâlâ'nın, "Ben de sizi zikredeyim" buyruğunu mutlaka mevzuya en uygun bir manaya hamletmek gerekir. Bu uygun mana ise, Allah'ın mükâfaat vermesi, medh-u sena etmesi, rızasını bildirmesi, lûtufta bulunması ve bir makam vermesidir. Bütün bunlar Hak teâlâ'nın, sözünün manasına dahildirleradıyallahü anhlimler bu ayeti çeşitli ifâdelerle açmışlardır: a) Bana itaat ederek beni zikredin ki, ben de rahmetim tle sizi zikredeyim, (yani size rahmet edeyim). b) Davetime icabet etmek ve muhsin olmak suretiyle beni zikredin.Bu, tıpkı Allah'ın, "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim" (Mu'min, 60) ayeti gibidir. Bu, Ebu Müslim'in görüşüdür. O şöyle demiştir: "Allahü teâlâ, mahlûkatına, kendisini arzulayarak ve kendisinden korkarak, rahmetini umarak ve azabından çekinerek zikretmelerini; zikirlerini başkası değil sırf Allah için yapmalarını emretmiştir. Onlar, Allah'a ibâdet etmede ve onu Rab tanımada ihlâslı olarak zikrettikleri zaman, Allahü teâlâ da hem dünya hem ahirette onları ihsanı, rahmeti ve nimeti ile zikreder (yani bunları verir)". c) Beni, medh-ü sena edip itaat ederek zikredin ki, ben de sizi medh-ü sena edip nimet vererek zikredeyim. d) Siz beni dünyada anın (hatırlayın) ki, ben de ahirette sizi anayım. e) Siz beni, hiç kimsenin bulunmadığı yerlerde zikredin ki, ben de sizi kimsenin bulunmadığı (ıssız çöllerde) zikredeyim, yalnız bırakmayayım. f) Siz beni bolluk içinde iken zikredin ki, ben de sizi başınız belâda iken anayım (yardım edeyim). g) Bana itaat etmek suretiyle beni zikredin ki ben de yardımım ile sizi zikredeyim. h) Siz benim uğrumda cihâd ederek anın ki, ben de size hidayet ederek (yol göstererek), sizi anayım. i) Beni sıdk ve ihlâsınızla anın ki, ben de sizi kurtararak ve kendime daha fazla yaklaştırarak zikredeyim. k) Siz önce, benim Rab olduğumu hatırlayın ki, ben de sonunda, sızı rahmetim ve kulluğuma kabul etme ile hatırlayayım (mükâfaatlandırayım)." Sabır ve Namazla Yardım Talep Etmek |
﴾ 152 ﴿