59"Muhakkak ki İsa'nın hâli de, Allah katında, Âdem'in hâli gibidir. Allah onu (Âdem'i) topraktan yarattı. Sonra ona "ol!" dedi, o da oluverir.." . Müfessirter, bu âyetin, Necrân heyeti Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında bulunuyorken nazil olduğunda ittifak etmişlerdir. Hristiyanların ileri sürmüş oldukları şüphelerden bir tanesi de, şöyle demeleriydi: "Ey Muhammed, sen Hazret-i İsa'nın beşerden bir babası olmadığını kabul ettin.. O zaman da, onun babasının Allah olması gerekir!" "Âdem'in, muhakkak ki ne babası, ne de annesi vardı... Bunun için de, onun Allah'ın oğlu olması gerekmemişti... Hazret-i İsa için söylenecek söz de bunun gibidir.." İşte, sözün neticesi budur. Yine, Allahü Teâlâ'nın Hazret-i Âdem'i topraktan yaratması caiz olunca, Hazret-i İsa'yı da Meryem (aleyhisselâm)'in kanından yaratmış olması niçin caiz olmasın? Bu, akla daha yakındır. Çünkü, ana rahminde birikmiş kan damlasından bir canlının doğması, onun kuru topraktan meydana gelmesinden akla daha yakın görünmektedir. İşte, sözün özü budur. Sonra, burada birkaç mesele vardır: Birinci Mesele (......) buyruğunun anlamı, "Onun durumu ve hâli, Âdem'in hâli gibidir" şeklindedir. Bunun bir benzeri de (......) âyetidir. Yani, "Müttakilere va'adolunan cennetin sıfatı..." (Ra'd, 35)demektir. İkinci Mesele "Allah onu (Âdem'i) topraktan yaratti" buyruğu (......) kelimesinin sılası ve sıfatı değildir. Fakat, "Hazret-i Âdem'in durumu" tefsir etmek üzere gelmiş, müste'nef bir haberdir. Zeccâc şöyle demiştir: Bu, senin, herhangi bir yönden ona benzediğini kastederek söylediğin"Senin durumun, Zeyd'in durumu gibidir" tabiri gibidir. Sonra da, Zeyd'in durumunu haber verip "şunu, şunu yaptı.." dersin. Üçüncü Mesele Bil ki akıl, insan için, bir ilk babanın bulunmasının gerekli olduğunu göstermektedir; aksi takdirde her çocuktan önce bir babanın bulunması, ama bu babaların kendisine râci' olacağı bir ilk babanın olması gerekirdi ki, bu imkânsızdır. Kur'ân-ı Kerim, bu ilk babanın, bu âyet-i kerimede olduğu gibi, Hazret-i Âdem olduğuna delâlet etmekte ve; "Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücûda getiren Rabb'inizden ittikâ ediniz" (Nisa. 1) ve 'Sizi bir tek nefisten yaratan ve bundan da eşini yaratan O'dur" (Araf, 189) buyurmaktadır. Hazret-i Âdem'in Topraktan Yaratılması ve Bunun Hikmetleri Sonra, Allahü Teâlâ Hazret-i Adem'in yaratılışının keyfiyyeti hususunda birçok vecih zikretmiştir: a) O, bu âyette de belirtildiği gibi, topraktan yaratılmıştır. b) O, sudan yaratılmıştır. Allahü Teâlâ, "O, sudan bir beşer yaratıp da, onu soy sop haline getirendir" (Furkan, 54) buyurmuştur. c) O, çamurdan yaratılmıştır. "Ki O, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya da çamurdan başlayandır. Sonra O, bunun zürriyetini hakîr bir sudan meydana gelen nutfeden yapmıştır" (Secde, 7-8). d) O, çamurdan elde edilmiş bir hülâsadan, özden yaratılmıştır. Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Andolsun, biz İnsanı çamurdan (süzülmüş) bir hülâsadan yarattık. Sonra onu, sarp ve sağlam bir karargâhta bir nutfe yaptık" (Mû'minun, 12-13). e) O, cıvık bir çamurdan yaratılmıştır. Allahü Teâlâ, "Andolsun ki biz onları, cıvık bir çamurdan yarattık" (Saffât, 11) buyurmuştur. f) O, salsâl'dan, kuru bir çamurdan yaratılmıştır. "Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, sûretlenmiş bir balçıktan yarattık" (Hicr, 26) buyrulmuştur. g) İnsan, "acele"den yaratılmıştır. "İnsanlar aceleden yaratılmıştır"(Enbiya, 37). ı) Allahü Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Andolsun ki biz insanı, bir meşakkat içinde yarattık" (Beled, 4). Hükemâ şöyle demiştir: Âdem'in topraktan yaratılması, birçok sebepten dolayıdır: 1- Mütevazi olsun diye. 2- Örtücü ve bağışlayıcı olsun diye... 3- Toprağa çok bağlı olsun diye.. Çünkü Hazret-i Âdem, yeryüzündekilere halife olmak için yaratılmıştır. Nitekim Cenâb-ı Hak, "Muhakkak ki, ben, yeryüzünde bir halîfe yaratacağım" (Bakara. 30) buyurmuştur. 4- Allahü Teâlâ kudretini izhâr etmek istedi ve bundan dolayı, cisimlerin en çok ışık saçanı olan ateşten şeytanları yaratarak, onları dalâletin karanlıklarına müptelâ kıldı; cisimlerin en latifi olan havadan melekleri yaratarak, onlara son derece büyük güç ve kuvvet verdi; cisimlerin en kesifi olan topraktan Adem (aleyhisselâm)'i yarattı, sonra ona muhabbet, marifet, nör ve hidâyet verdi; deniz sularının dalgalarından gökleri yaratıp, onu havaya asılı bıraktı.. İşte bütün bunları, bunların yaratılışı, Allahü Teâlâ'nın hiçbir şeye ihtiyacı olmaksızın müdebbir ve hiçbir şeye başvurmaksızın da hâlık olduğuna apaçık bir delil ve burhan olsun diye yaratmıştır. 5- İnsan, şehvet, gazab ve ihtiras ateşini söndürsün diye topraktan yaratılmıştır. Çünkü bu tür ateşler, ancak toprak ile söner. O'nun sudan yaratılışı ise, kendisinde, eşyanın şekilleri tecelli edebilecek bir saflık ve arılıkta olsun diyedir. Sonra, Allahü Teâlâ, yoğun olan latîf olanla karışıp da, çamur haline gelsin diye, suyla toprağı birbirine katmıştır. Bu, "Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratıcıyım" (Sad. 7) âyetinin ifâde ettiği husustur. Hak teâlâ dördüncü mertebede, "Andolsun, biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir sülâleden yarattık" (Mü'minun, 12) buyurmuştur. Buradaki sülâle kelimesi, ism-i mef'ul manasındadır. Çünkü "sülâle", çamurun cüzlerinin en latîf ve iyi kısmından süzülüp, alınmış olandır. Sonra Cenâb-ı Hak, altıncı mertebede, insan için şu üç nevî sıfatı zikretmiştir: a) O, salsâldandır. Salsâl: Hareket ettirildiği zaman içinden ses veren çömlek gibi, çın çın ses çıkaran kuru şey demektir. b) Hame'dendir. Hame, bir müddet su cinde kalıp, rengi siyahlaşan şey demektir. c) Kokusu değişmiş olandır. Nitekim Cenâb-ı Allah, "İşte yiyeceğine, içeceğine bak, henüz bozulmamıştır" (Bakara, 259) buyurmuştur. Hazret-i Âdem'in yaratılışıyla ilgili zikredilmiş olan âyetlerin arasını te'lîf etmek için söylenebilecek olan sözün hepsi budur. Âdem'in Yaratılması, Ona "Ol!" Emri Verilmesinden Önce Görünüyor? Âyette bir problem vardır ki, o da şudur: Allahü Teâlâ, "Allah onu (Âdem'i) topraktan yarattı. Sonra ona "ol!" dedi, o da oluverir" buyurmuştur. Bu ifâde, Hazret-i Adem'in yaratılmasının, Allahü Teâlâ'nın ona söylemiş olduğuözünden önce olmasını gerektirir. Bu ise, caiz değildir. Âlimler buna birçok şekilde cevap vermişlerdir: 1- Ebû Müslim şöyle demiştir: "Biz, "halk" kelimesinin takdir ve tesviye mânasına geldiğini ve mânasının, Allah'ın onun meydana geleceği keyfiyeti bilmesi ve bunu, belli ve mahsûs bir biçimde meydana getirmeyi murad etmesi anlamına geldiğini beyân etmiştik.. Bütün bunlar, ezelden ebede kadar mevcut olan bir öncelik olarak, Hazret-i Âdem'in yaratılışından önce bulunurlar. Allahü Teâlâ'nın"ol!" sözü ise, O'nun Hazret-i Âdem'i varlık âlemine sokmasından ibarettir. Böylece Hazret-i Âdem'in yaratılışının sözünden önce olduğu sabit olmuş olur." 2- Bu, Kâdî'nin istinat etmiş olduğu cevaptır. Buna göre, Allahü Teâlâ, Hazret-i Adem'i çamurdan yaratmış, sonra da ona"ol!" demiş.yani ona can vermiştir. Nitekim Allahü Teâlâ, "Sonra onu başka bir yaratılışla İnşâ ettik" (Müminun, 14)buyurmuştur. Eğer, âyetteki sözünün mansûb zamirinin (......) kelimesine râci olduğu; Hazret-i Âdem'in de toprak halindeyken henüz mevcut olmadığı söylenirse, Kâdî buna şöyle diyerek cevap vermiştir: "Bilâkis, o sırada o mevcut idi. Ama, ona can verilmesi daha sonra idi. Canın kendisi ise, Adem'in kendisi değildir." Bu cevap zayıftır, çünkü Âdem (aleyhisselâm) sırf belli bir şekle göre şekillenmiş olan cisimlerden ibaret değildir. Bilâkis, o, hususî ve kendisine has olan başka bir kimlikten ibarettir. Bu da, dengeli bir mizaç veya nefstir... Söz, buradan "nefs" nedir konusuna geçer ki, şüphe yok ki bu da en gızli-kapalı mes'elelerden birisidir. Buradaki doğru cevap, şöyle denilmesidir: Hazret-i Âdem'in heykeli, yakın bir zamanda Hazret-i Âdem olacak bir durumda bulunduğu için, Allah onu, ileride meydana gelecek olan, olmuşcasına adlandırması kabilinden, "Âdem" diye isimlendirmiştir. 3- Âyet-i kerimedeki "ona "ol!" dedi o da oluverir" sözü, bu hadisenin, önceki hadiseden sonra olduğunu gösterir. Nitekim, "Sonra "(Sonra da, iman edenlerden olmaktır...)" (Beled, 17) âyetinde de böyledir. Mesela birisi, "Zeyd'e bu gün bin (dirhem, dinar) verdim, sonra, ona dün ikibin (dirhem, dinar) verdim.." derse, onun bundan maksadı, "Ona bu gün bin dirhem verdim; sonra ben size haber veriyorum ki, ben ona dün ikibin dirhem vermiştim.." demek olur. "Allah onu (Âdem'i) topraktan yarattı" buyruğu da böyledir. Bunun mânası şudur: "Allah onu, tam ve noksansız bir yaratılışla yarattı.. Sonra Allah size, "Ben onu, ona "ol!" demek suretiyle yarattım..." diye haber veriyor.." Beşinci Mesele Âyetteki diğer bir müşkil de şudur: Ayette "Sonra ona "ol!" dedi o da oluverdi" denilmesi gerektiği hâlde, Allahü Teâlâ niçin böyle demedi de, o da oluverir" buyurdu? Cevap: Bu sözün te'vili şudur: Buradaki, ifâdesi, mânâsındadır. Yani, "Ey Muhammed, bil ki, Rabb'inin kendisine "ol!" dediği şey, mutlaka olur, nitekim oldu da." |
﴾ 59 ﴿