60"Hak, Rabb'indendir. Öyleyse sen, şüphecilerden olma!" . Bu âyetle ilgili bazı meseleler vadır: Birinci Mesele Ferrâ ve Zeccâc şöyle demişlerdir: "Buradaki (......) kelimesi, mahzûf bir mübtedânın haberi olup, mânâsı da, "İsa'nın sana haber verdiğimiz kıssası"; veya "İsa'nın durumuyla ilgili bu haber, haktır" şeklindedir. Bu bilindiği için, mübtedâ hazfedil mistir. Ebû Ubeyde, "Bu, önceki sözün bitmesinden sonra gelen bir "müste'nef" (başlangıç) kelimedir. Haberi ise, (......) kelimesidir. Bu "Hak, Allah'tandır; bâtıl ise, şeytandandır" demen gibidir" demiştir. Diğer alimler İse (......) kelimesi, mahzûf bir fiilin faili makammdadır" demişlerdir. Yani"Sana hak geldi" demektir. Yine bu kelimenin, (mukadder) sıfat (ism-i fail) ile merfû olduğu da söylenmiştir. Bu durumda ifâdede bir takdim ve tehir bulunur. Bunun takdiri ise "Hak, senin Rabb'inden olduğu halde, sakın... olma" şeklindedir. İkinci Mesele Şüphe etmek demektir. İbnu'l-Enbarî, bu kelimenin, koyunu ve deveyi sağdığında, Arapların söylemiş olduğu "Deveyi ve koyunu sağdım" ifâdesinden alınmıştır. Buna göre şüphe eden kimse, şüphesi sebebiyle, sağılması sırasında sütün hızlanması gibi, bir mücadeleyi hızlandırıp cezbeder, mücadeleye sebebiyyet verir. Nitekim, bir kimse birisiyle mücadele edip çekiştiğinde denilir. Buna göre sanki o kişi, ötekinin "Şükr, daha fazla nimeti celbeder" denilmiş olması da bundandır. "Sakın Şüphe Etme" Demenin Mânası Âyette geçenkelimesi hakkında iki açıklama yapılmıştır: " a) Ebu Müslim şöyle demektedir: "Bundan murad, hristiyan ve yahudilerin dediği değil, Hazret-i İsa'nın sana indirmiş ve bildirmiş olduğum şu haberidir" şeklindedir. Çünkü hristiyanlar, "Hazret-i Meryem bir ilâh doğurdu" demişler; yahudiler de Hazret-i Meryem'e iftira edip, bu çocuğu, Hazret-i İsa'yı Marangoz Yusuf'a nisbet etmişlerdir. Bunun üzerine de Allahü teâlâ, Kur'ân'da, Hazret-i İsa ile ilgili olarak indirdiği o şeyin hak ve hakikat olduğunu beyan ederek, bu hususta şüphe etmeyi yasaklamıştır. Âyet-i kerimede geçen (......) kelimesi, şek ve şüphe manasında olan (......) kelimesinin, babından ism-i failidir, " b) Bu tabirden murad, "Bu meselenin izahı konusunda hak olan şey, bizim zikrettiğimiz darb-ı meseldir. Bu da, Hazret-i Âdem (aleyhisselâm)'in kıssasıdır. Çünkü bu meseleyi izah etmek için, bu hadiseye (yani Hazret-i Âdem kıssasına) sarılmaktan daha güçlü bir beyân ve burhan bulunmamaktadır. Dördüncü Mesele Cenâb-ı Hakk'ın, "Öyleyse sen, şüphecilerden olma!" buyruğu, âyet-i kerimenin zahirine göre, Hazret-i Peygamber'e yapılmış bir hitaptır. Bu da, âyet-i kerimenin zahirine göre, Hazret-i Muhammed'in kendisine indirilen şeyin doğruluğu hususunda şüpheye düşmüş olmasını gerektirir ki, bu caiz değildir. Âlimler bunun cevâbı konuşunda ihtilâfa düşmüşlerdir. Onlardan bazıları şöyle demişlerdir: Bu hitabın zahiri her ne kadar Hazret-i Muhammed'e yöneltilmiş ise de, mâna bakımından ümmetine yapılmıştır. Nitekim Cenâb-ı Hak bir başka âyet-i kerimede, "Ey peygamber, kadınlarınızı boşadığınız zaman..." (Talâk, 1) buyurmuştur. Bazıları da bunun sadece Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir hitâb olduğunu söylemişlerdir. Buna göre mâna, "Yakînî ve kat'î inancına ve önceden olduğu üzere şüphe etmeme halini sürdürmeye devam et!" şeklindedir. Hristiyanlara Mübahele Teklifi |
﴾ 60 ﴿