71"Ey Ehl-i Kitap, niçin hakkı bâtıl ile karıştırıyor, gerçeği gizliyorsunuz? Halbuki siz, bunu biliyorsunuz..." . Bil ki, yahudi âlimlerinin tutmuş olduğu iki yol bulunmaktaydı: a) Onlar, kalbleriyle Hazret-i Muhammed'in Allah katından görevlendirilmiş bir hak peygamber olduğunu bildikleri halde, O'nun peygamberliğini inkâr ediyorlardı. Allahü Teâlâ birinci âyette, onları bu davranış şeklinden nehyetmiştir. b) Onlar, şüpheler meydana getirmek, delil ve beyyinâtı da gizlemek hususunda çalışıp çabalıyorlardı. Allahü teâlâ bu ikinci âyette de, onları bu davranıştan nehyetmiştir. Buna göre birinci davranış şekli, azgınlık ve sapıklık makamıdır; ikinci makam ise, başkalarını azdırma ve saptırma makamıdır. Bu âyetle ilgili bazı meseleler bulunmaktadır: Birinci Mesele (......) kelimesi, şeddeli olarak şeklinde de okunmuştur. Yahya İbn Vessâb, bu kelimeyi, bâ harfinin fethasıyla (......) şeklinde okumuştur. Yani, "Niçin, hakka bâtılı giydiriyorsunuz?" şeklinde... Bu, Hazret-i Peygamber'in şu hadisi gibidir"... Yalanın iki elbisesini giyen kimse gibidir." Şair de şöyle demiştir "O, mecd ü şeref ile ridâlanıp, onu izârgibi kuşandığında..." İkinci Mesele Bil ki, hakkı gizlemeye gayret eden kimse için bu hususta şu iki yolun dışında başka bir yol yoktur, a) Ya, bâtıla götüren bir şüphe atmak, b) Veyahut da, hakka delâlet eden delili gizlemek.. Âyetteki, "Niçin hakkı bâtıl ile karıştırıyorsunuz?" kısmı birincisine; "ve gerçeği gizliyorsunuz" kısmı ise, ikincisine işarettir. Hakkı bâtıl ile karıştırma, burada birkaç mânaya gelmektedir: 1- Tevrat'ı tahrif etmek... Onlar, münezzel, vahyedilmiş âyetleri, muharref ve uydurma şeylerle karıştırıyorlardı. Bu görüş, Hasan el-Basrî ve İbn Zeyd'den rivayet edilmiştir. 2- Onlar, insanları şüphelendirmek için, günün başlangıcında müslüman olduklarını söyleyip, günün nihâyetinde de İslâm'dan rücû etmek hususunda aralarında anlaşmışlardı.. Bu görüş de, İbn Abbas ve Katâde'den rivayet edilmiştir. 3- Tevrat'da, hem Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in peygamberliğine delâlet eden müjde, sıfat ve vasıfların bulunması, hem de bunun zıddını vehmettiren şeylerin bulunmasıdır. Binâenaleyh bu, muhkem ve müteşabih gibi olmuştur.. Böylece onlar, tıpkı müşebbihe'den çoğunun yaptığı gibi, bu iki tür şeyden birisini diğerine karıştırmak suretiyle, zayıf inançlı olanlara meseleyi tersyüz göstermeye uğraşıyorlardı. Bu, Kadr'nin görüşüdür. Onlar, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, Hazret-i Musa'nın hak olduğunu itiraf ettiğini ve sonra "Tevrat'ın da Hazret-i Musa (aleyhisselâm)'nın şeriatının neshedilmediğine delâlet ettiğini söylüyorlardı. Bütün bunlar ortaya şüphe atmaktır. Hak teâlâ'nın, "Gerçeği gizliyorsunuz" ifâdesinden murad şudur: Tevrat'ta Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in peygamberliğine delâlet eden mevcut âyetlerle istidlalde bulunmak tefekkür ve teemmüle muhtaçtır. Zamanımızdaki bid'at ehlinin, muhakkik âlimlerin delillerinin, kendilerine tâbi olan avamdan kişilere ulaşmaması için ellerinden geleni yapmaları gibi, yahudi âlimleri de bu istidlalin tamamlanacağı o lafızları gizleme hususunda gayret sarf ediyorlardı. Hak teâlâ'nın "Halbuki siz, bunu biliyorsunuz" buyruğu ile ilgili şu izahlar yapılmıştır: a) Sizler, bunu inâd ve hasedinizden dolayı yaptığınızı biliyorsunuz. b) Cehalet ve hurafe erbabı değil, ilim ve marifet erbabı olan sizler bunu biliyorsunuz. c) Bu gibi işleri yapanlara verilecek cezanın büyük olduğunu biliyorsunuz. Üçüncü Mesele Kâdî, "Hak teâlâ'nın, "Niçin Hakkı bâtıl ile karıştırıyor, gerçeği gizliyorsunuz?" ve "Niçin inkâr ediyorsunuz?" sualleri, bu işlerin kullara âit fiiller olduğunu gösterir. Çünkü Allahü teâlâ'nın bu fiilleri kullarda yaratıp, sonra da "niçin yaptınız?" demesi caiz değildir" demiştir. Kâdî'nin bu görüşüne şu şekilde cevap veririz: Fiil bir sebebe dayanır. Binâenaleyh o sebebin eğer bir muhdis (meydana getiren) olmadan kendiliğinden meydana geldiğini kabul edecek olur isek hiçbir yaratıcı olmadığını söylemiş oluruz. Yok eğer o sebebi icâd edip meydana getirenin kulun kendisi olduğunu kabul edersek bu durumda kul diğer bir irâdeye muhtaç olmuş olur. Eğer o sebebin icâd edip yaratıcısının Allah olduğunu söylersek, aleyhimize söylediğiniz şey, sizin aleyhinize de söz konusu olur. Allah en iyi bilendir. Yahudi Taktiklerinden: Önce İnanıp Sonra İslâm'dan Caymak |
﴾ 71 ﴿