177"İmana karşılık küfrü satın alanlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler. Onlar için elem veren bir azap vardır" Bil ki, eğer biz bundan önceki âyetin münafıklar ile yahudiler hakkında olduğunu söylersek, bu âyetin de mürtedler hakkında olduğunu söyleriz. Aynı şekilde birinci âyetin mürtedler hakkında, bu âyetin de yahudiler hakkında olduğunu söylemek de uzak bir ihtimal sayılmaz. Yahudilerin imana karşılık küfrü satın almalarının manası şudur: Onlar, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, henüz peygamber olarak gönderilmezden önce de biliyor, O'na inanıyor ve düşmanlarına karşı O'na yardım edeceklerini söylüyorlardı. Fakat bizzat peygamber olarak gönderilince, O'nu inkâr edip, önceki hallerini bıraktılar ve böylece sanki imanı verip, karşılığında küfrü satın alan kimseler gibi oldular. Bu, birşey satın alan kimsenin, ona karşılık satana bir bedel vermesi gibidir. Bu âyeti münafıklara hamletmek de uzak bir ihtimal değildir. Çünkü münafıklar, mü'minlerin yanında iken iman ettiklerini söylüyorlar, şeytan gibi olan reisleri ile başbaşa kaldıklarında, kâfir olup, imanı bırakıyorlardı. Böylece onlar sanki küfrü, imân mukabilinde satın almış oluyorlardı. Bil ki Cenâb-ı Hak birinci âyette, "O küfre koşuşanlar.. Allah'a hiçbir zarar veremezler"; bu âyette ise, ' İmana karşılık küfrü satın alanlar, Allah'a hiçbir zarar veremezler " buyurmuştur. Bu tekrarın şöyle birçok faydası vardır: a) İmana karşılık küfrü satın alanların, ilk önce kâfir olduklarında şüphe yoktur. Onlar sonra iman etmiş, daha sonra yine kâfir olmuşlardır. Bu durum, onların çok dönek, zayıf görüşlü ve az sebatlı olduklarını gösterir. Bu karakterdeki insanlardan korkulmaz, bunların bir heybeti yoktur ve bunlar kesinlikle kimseye zarar veremezler. b) Din işi, işlerin en önemli ve en büyüğüdür. Böyle bir şeyde, insan onu yapıp yapmamaya, ancak iyice düşünüp taşındıktan sonra yönelir. Halbuki bu insanlar, böyle mühim bir meselede, en zayıf sebepler ve en tutarsız gerekçelerle, yapmaya veya yapmamaya yöneliyorlar. Bu durum ise, onların kıt akıllı ve ahmak olduklarını gösterir. Bu gibilere, akıllılar iltifat edip değer vermezler. c) Onların pek çoğu din meselesinde, herhangi bir şüpheden dolayı değil, aksine hasedlerinden ve dünyevî makamlar hususunda mücâdelelerinden dolayı seninle çekişirler. Ufacık dünyevî bir menfaat karşılığında, büyük âhiret mutluluğunu verecek kadar, aklı (az) olan kimse, alabildiğine ahmak demektir. Bu gibi insanlar, başkasına zarar veremezler. Bu iki âyetin tekrarındaki fayda ve manalar, işte bunlardır. Ne murad ettiğini Allah daha iyi bilir. |
﴾ 177 ﴿