76

"İman edenler Allah yolunda harbederlerr inkar edenler ise "tâgüt" yolunda savaşırlar. Öyleyse, o şeytanın dostlarıyla dövüşün. Şüphesiz ki, şeytanın hilekârlığı zayıftır".

Bil ki Allahü teâlâ, cihadın farz olduğunu beyan edince, nazar-ı dikkate alınacak olan şeyin, cihadın şekli değil, bilakis niyet ve maksat olduğunu bildirmiştir. İmdi müminler, Allah'ın dinini kuvvetlendirmek ve O'nun kelimesini yüceltmek maksadıyla savaşırlar. Kâfirler ise, "tâğut"un yolunda savaşırlar. İşte bu âyet, yaptığı her işte Allah'ın rızasını gözetmeyen herkesin, "tâğut"un yolunda olduğuna adeta delalet eder gibidir. Çünkü Allah, bu taksimatı zikredince -ki bu taksimata göre savaş ya Allah, veyahut da tâğutun yolunda olur- olur. Allah'dan başka her şeyin, "tağut" olması gerekir. Cenâb-ı Hak sonra, Allah yolunda savaşan kimselere, şeytanın dostlarıyla savaşmalarını emretmiş, şeytanın hilekârlığının çok zayıf olduğunu açıklamıştır. Çünkü Allah, kendi dostlarına; şeytan da kendi dostlarına yardım eder. Hiç şüphe yok ki, şeytanın kendi dostlarına yardımı, Allah'ın kendi dostlarına yardımından daha zayıftır. Baksana, hayır sahibi ve dindar kimselerin güzel adları, onlar bu dünyada son derece fakir ve düşkün olsalar bile, yıllar yılı devamlı bir biçimde anılmaya devam eder. Halbuki krallar ve zalim kimselerin adları ve şanları, onlar ölünce sona erer. Onların adları da, zulümleri de devam etmez. (......) kelimesi ise, hite ve düzenbazlıkla bir durumu, bir işi bozmaya çalışmak, gayret etmek demektir. Nitekim bir kimse bir kimseyi, düzenbazlık yaparak zarara sokmak istediğinde denilir. Hak teâlâ'nın, "Zayıftır..." ifadesine "nin getirilmesinin faydası, o şeytanın hile ve tuzağının zayıf olduğunu te'kîd etmek içindir. Yani, şeytanın hilesi böyle olunca, zayıflık ve zillet ile vasfedilmiş olur.

Kâfirlerle Savaşmaktan Allah'dan Çekinircesine Korkanlar

76 ﴿