108

"İnsanlardan gizlerler de, Allah'dan gizleyemezler. Halbuki onlar, O'nun razı olmayacağı sözü geceleyin konuşup düzdükleri zaman da O, onlarla beraberdi. Allah, yapacakları her şeyi kuşatıcıdır".

(......) kelimesi Arapça'da "gizlenmek" manasına gelir. Nitekim, "Ondan saklandım, gizlendim" manasına olmak üzere, denilir. Ve mesela Cenâb-ı Hak da, gece (karanlığında) gizlenen..." (Rad. 10) buyurmuştur. Yani (gizlenen...) demektir. Buna göre Cenâb-ı Hakk'ın, tabirinin manası, "insanlardan gizlenip saklanıyor, Allah'tan ise gizlenmiyorlar.." şeklinde olur. İbn Abbas ise bu âyete, "İnsanlardan haya ediyorlar; Allah'tan ise haya etmiyorlar.." şeklinde mana vermiştir. Vahidî, "Bu, bir mana olup, tefsir değildir" demiştir. "Zira, insanlardan haya etmek, onlardan saklanmayı ve gizlenmeyi icâb ettirir. Ama, haya etmenin, gizlenmenin bizzat kendisi olduğunu söylemeye gelince, bu böyle değildir." Cenâb-ı Hak, "O, onlarla beraberdi" buyurmuştur ki, bu ifadeyle, ilim, kudret ve görme bakımından onlarla beraber olduğu murad edilmiştir. İnsanları günahtan alıkoymak için, işte bu ifade yeter. O'nun, "O'nun razı olmayacağı sözü geceleyin konuşup düzdükleri zaman da.." buyruğuna gelince bu, "onlar bu sözü kalelerinde gizliyor ve zihinlerinde ölçüp biçiyor, takdir ediyorlardı.." anlamındadır. Biz, (......) kelimesinin ne demek olduğunu, O'nun ".. onlardan bir güruh geceleyin., kurarlar, düzerler.." (Nisa, 81) âyetinin tefsirinde zikretmiştik. Allah'ın hoşnut olmadığı söz ise, Tu'me'nin, "Yahudiye, "zırhı o çaldı diye iftira atar ve, benim çalmadığıma dair yemin ederim. Böylece de Peygamber, kendi dininde olduğum için benim yeminimi kabul eder, yahudinin yeminini kabul etmez" şeklindeki sözüdür.

İmdi eğer, "Cenâb-ı Hak, aslında kişinin kalbinde ve içinde bulunan bir mana olduğu halde, buradaki, "geceleyin akıldan geçirilen, içten kurulan" şeyi niçin "söz" olarak adlandırmıştır?" denilirse, biz deriz ki:

Bize göre hakîkî manada söz, kişinin içinde bulunan mana demektir.İşte bu görüşe göre, herhangi bir müşkil söz konusu olmaz. Ama, kelam-ı nefsî'yi kabul etmeyenlere gelince, onların bu müşkile şu şekilde cevap vermeleri mümkündür: Tu'me ve onun sülâlesi, geceleyin betki de bir araya gelmiş, nasıl bir tuzak ve çare bulacaklarını düşünüp- taşınıp, tertib etmişlerdi.. İşte bu sebepten dolayı da Cenâb-ı Hak, onların bu sözlerini, "razı olunmayan ve gezeleyin planlanmış bir söz" diye isimlendirmiştir.

Cenâb-ı Hakk'ın, "Allah, onların yapacakları her şeyi kuşatıcıdır" buyruğuna gelince, bundan maksad, "onlar bu tuzak ve hilenin keyfiyyetini, her ne kadar insanlardan gizleselerde bu durum, Allah'ın ilminde apaçık olması itibariyle, onun ilahî bir tehdit olmasıdır. Çünkü Allahü teâlâ, bütün malûmatı çepeçevre kuşatmıştır; o malumattan hiçbir şey O'na saklı ve gizli değildir.

Haksızların Kıyamette Avukatı Olabilir misiniz?

108 ﴿