110

"Kim bir kötülük yapar, yahut nefsine zulmeder ve sonro Allah'tan mağfiret isterse o, Allah'ı gafur ve rahîm bulacaktır.".

Âyette geçen "kötülükten" murad, başkasını üzen birşeydir. Tu'me'nin zırhı çalıp, bu suçu yahudi üzerine atması gibi.. "Nefse zulmetmekken murad ise, yalan yere yemin etmek gibi, (zararı) insanın kendisine has olan şeylerdir. Allahü teâlâ, zaran başkasına dokunan günahı, "kötülük" kelimesi ile ifade etmiştir. Çünkü bu çoğu zaman, zararı başkasına bulaştırmak olur. "Zarar" da, peşin (hazır) olan kötülük demektir. Fakat insanın kendisini alâkadar eden günaha gelince, bu çoğu zaman peşin (hazır) bir zarar olmaz. Çünkü insan, kendisine zarar vermek istemez.

Bil ki bu âyet, şu iki hükmü göstermektedir:

a) Tevbe, ister küfür, ister kasten adam öldürme, isterse mal gasbetme nev'incien bir günahtan dolayı olsun, hertürlü günahtan ötürü yapılabilir. Çünkü Hak teâlâ'nın, "Kim bir kötülük yapar, yahud nefsine (kendisine) zulmederse.." ifadesi bütün günahları içine alır.

b) Âyetin zahiri, sadece istiğfarda bulunmanın yettiğini göstermektedir. Bazı alimler, bu mağfiret talebinin, tevbe etme şartına bağlı olduğunu, zira günahta ısrar edildiği halde, yapılan istiğfarın fayda vermeyeceğini söylemişlerdir.

Âyetteki, (......) buyruğunun manası, "O kimse Allah'ı, kendisi için mağfiret edici ve rahmet edici bulur" şeklindedir. Âyetten anlaşıldığından ötürü, "kendisi için" kısmı hazfedilmistir. Çünkü istiğfara teşvik, ancak bu mana ve kayıd murad edildiği zaman söz konusu olur.

Günah, Allah'a Zarar Vermez

Tevbeye ikinci çeşit teşvik şudur:

110 ﴿